Gestures translate Turkish
509 parallel translation
[Ivan] He's manipulating gravity with his gestures.
Yerçekimini değiştiriyor.
Of what use are all these melodramatic gestures?
Tüm bu duygusal hareketlerin ne faydası var?
You made a lot of weak, futile gestures, if that's what you mean by effort.
Beyhude jestlerle çok fazla zayıflık gösterdin, değerlendirdik dediğin buysa.
He and his fine gestures!
Jest yaptığını mı sanıyor!
- Oh, I'm not trying to make any noble gestures.
- Soylu davranışlar sergilemeye çalışmıyorum.
Except for the voice and gestures, it was perfect.
Sesinle tavırların haricinde mükemmeldin.
These are words and gestures taught me by my coach.
Bu kelimeleri ve mimikleri bana hocam öğretti.
You mustn't make such violent gestures.
Böyle sertçe hareketler yapmamalısın.
- With gestures, of course.
- Jestlerle elbette.
It irritates me the way he goes on like a boss - his voice, his gestures -
Buyurgan tavırları beni deli ediyor... Sesi... Hareketleri...
Maybe, but my friend said that sensitive children... are capable of anything, even of extreme gestures.
Belki de haklısındır. Ama arkadaşım dedi ki... hassas çocuklar her şeyi yapma kabiliyetine sahiptir... en uç davranışları bile sergileyebilirler.
Cut out the gestures and the talking.
El kol hareketleriniz ve palavralarınız size kalsın.
It seems you weren't making the right gestures.
Anlaşılan doğru hareketleri yapmamışsınız.
Well what gestures should I make?
Hangi hareketleri yapmalıydım?
Did Queeg rave or make insane gestures?
Tarif edebilir misiniz?
"You've watched people put over their gestures".
"İnsanları rol yaparken izledin."
With such gestures does the Tartar woman prove her love.
Bu hareketi yüzünden çoktan ölümü haketmişti. Görüyorsunuz.
Trying not so much to draw hands as gestures... not so much faces as the expressions of people.
El çizmek yerine jestleri çizmeye çalışıyorum surat yerine surat ifadelerini çizmeye çalışıyorum.
Yes, but this time you used certain little mannerisms... and gestures, inflections, that nearly fooled me, I tell you.
Evet, ama bu sefer tavırlarınız jestleriniz, ses tonunuz, gerçekten beni oldukça etkiledi.
Use of provoking words and gestures to an officer, disrespect towards same.
Bir amirine kışkırtıcı laflarda bulunmak ve saygısızlık etmekten.
I love his kisses, his gestures, his way of holding me.
Öpücüklerini, tavırlarını, beni sahiplenmesini seviyorum.
The more I regret lashing out at him, the more his words and gestures I remember from my childhood seem like signs of his love for me.
Ona kızıp bağırdığım için daha fazla pişman oluyorum, Çocukluğumdan onun sözlerini ve hareketlerini daha fazla hatırlıyorum. ve bana olan sevgisinin, işaretleriymiş gibi görüyorum.
gestures are recognized.
el kol hareketleri tanınır.
We were near some stone figures on a plinth... a man and a woman, in classical style... whose suspended gestures seemed to hold some significance.
Kaide üzerinde duran taş heykelin yanındaydık... klasik tarzda, bir adam ve bir kadın... yarım kalan hareketleri özel bir mânâ taşıyormuş gibi duran.
Don't make those gestures and don't raise your voice, or I'll throw you out!
El kol hareketi yapma ve sesini de yükseltme, yoksa seni dışarı atarım!
That's all you know, lewd gestures, threats.
Al sana! - İşinizi iyi biliyorsunuz!
Never have your eyes sparkled more, never have your gestures expressed so much happiness.
gözleriniz hiç bir zaman o kadar parlamamış, jesteriniz hiç bir zaman o kadar mutluluk göstermemiş.
All he did was a few gestures in the air with his hands.
Tek yaptığı havada eliyle bir kaç hareket oldu.
Yes, during the dueling... I observed Dr. Scarabus making furtive gestures... with his fingers.
Evet, düello esnasında Dr. Scarabus'un parmaklarıyla gizlice hareketler yaptığını gördüm.
I thank you from the bottom of my heart for these warm gestures of goodwill.
Bu sıcak jestiniz için tüm kalbimle teşekkür ederim.
They can make gestures?
Jest yapabiliyorlar mı?
Be careful,'cause he's capable of rash gestures.
Dikkatli olmak gerek. Bir anda kaptırabilir kendini.
His gestures, his facial expressions are rather peculiar.
Duruşu ve mimikleri oldukça enteresan.
Stop with those gestures, this time, it won't help in anything.
Kes şu el kol hareketlerini, bu kez sana faydası dokunmayacak.
He knew that despite her lovers... her gestures... her frantic goings and comings... she'd end by giving in to him
Âşıklarına olan nefretini, jestlerini, hummalı geliş gidişlerini biliyordu.
You don't strike me as the kind for empty gestures.
Faydasız güzel davranışlar sana göre değil gibi.
We'll take you back home. Mr. Gladstone must understand... that I am capable of gestures, too.
Bay Gladstone elimden gelenin en iyisini yaptığımı anlamalı.
Then you don't have to play roles, show any faces or make false gestures. You think...
Artık rol yapmaz, herhangi bir maske takmaz ve yalancı davranışlarda bulunmamış olursun.
In most cases, we have found that intelligence capable of a civilization is capable of understanding peaceful gestures.
Çoğu durumda, bir medeniyet kurabilen zeka, barışçıl jestleri anlama yeteneğine de sahiptir.
Those gestures, that nobleness, that temper!
O jestler, o asalet, o öfke!
With gestures full of political interest.
Siyasi çıkar kokan hareketlerle.
All an actress does is repeat a thousand times, by rote, the same gestures and the same words...
Bir aktris durmadan aynı şeyi ezbere binlerce kez tekrarlar. Aynı hareketleri ve aynı sözleri aynı hareketleri ve aynı sözleri...
If something infernal and truly diabolical exists in the world, it's the aesthetic lingering on forms rather than being like martyrs at the stake making frantic gestures.
Şeytani, gerçekten şeytani bir şey dünyada var olursa, İnsanların işkence çekerek öldürülmesindense bu estetik formların dünyamızda yaşaması bize çılgınca bir jestleri olur.
My husband was always capable of simpering little romantic gestures.
Kocamın her zaman romantik jestler yapma yeteneği olmuştur.
Therefore, Jews have unique faces, bodies, attitudes and gestures.
Bu sebeple Yahudilerin eşsiz yüzleri, vücutları, davranışları ve jestleri vardır.
Sometime even their gestures.
Hattâ bazen onlar gibi oluruz.
You never understood the meaning of my gestures and of my sacrifice.
Nelerimi bu iş uğruna feda ettiğimi hiç anlayamadın.
We'll have to invent the gestures and the words.
Jestler ve kelimeler icat etmemiz gerekecek.
A collaborator of Halder observed : The Führer moved the hands in wide gestures on the map.
Halder'in kurmaylarından biri Führer'in ellerini harita üzerinde sağ sola sallayarak hareket ettirdiğini gözlemlemişti :
You eat, you sleep, you walk, you are clothed, let these be actions or gestures, but not proofs, not some kind of symbolic currency.
Yemek yiyorsun uyuyorsun yürüyorsun giyiniksin bırak bunlar birer eylem ya da hareket olsun bir şeyin kanıtı ya da sembolik bir para birimi değil.
Now, your movements are simply acquired gestures.
Yaptıkların, öğrenilmiş hareketlerden ibaret artık.