Get her out of here translate Turkish
1,427 parallel translation
Get her out of here.
Çıkar onu buradan.
If you ever loved her you will help me get her out of here.
Eğer onu sevdiysen onu buradan kurtarmama yardım edersin.
We'll get her out of here and then get help. Ok?
Onu burdan götürüp, yardım edicez tamam mı?
Get her out of here!
Onu buradan götürün!
- Get her out of here.
Çıkar onu buradan.
Get her out of here, Cartwright, she's using up my oxygen.
Onu buradan çıkart, Cartwright, Oksijenimi kullanıyor.
Yeah, so we should get her out of here, right?
Evet. Onu evden göndermemiz gerekir, değil mi?
- Someone get her out of here.
- Birisi onu buradan çıkarsın.
But if I don't get her out of here, she's gonna die.
Ama onu buradan çıkarmazsam ölecek.
Let's get her out of here.
Onu buradan götürelim.
Come on, come on. Let's get her out of here.
Hadi çıkaralım onu buradan.
- I understand. I'll update her file now and see if we can get her out of here soon.
Dosyasını hemen güncelleyeceğim ve onu buradan en kısa sürede nasıl çıkaracağımıza bir bakalım.
Get her out of here.
Onu buradan çıkarın.
Get her out of here, I got it.
- Aldım onu, aldım onu! - Bebeğim!
And as much as that must frustrate you, that doesn't make it your choice. It makes it mine. And what I want is for you to get her out of here, right now.
Bu söyleyeceğim her ne kadar sizi üzecek de olsa, onun hakkındaki kararları siz değil ben veririm ve sizden onu buraya göndermenizi istiyorum.
It means we can test your hands now.Get her out of here,
Bunun ne demek olduğunu biliyor musun? Artık ellerini test edebiliriz demek.
Get her out of here.
Onu buradan götür.
Please give this lovely lady her shoes back, then get her out of here.
Lütfen bu hoş bayana ayakkabılarını iade edin ve buradan çıkartın.
- Get her out of here.
- Onu buradan götürün.
Get her out of here!
Kızı buradan götür!
Guys, we have got to get her out of here before she reveals my secret.
Sırrımı açıklamadan önce onu buradan çıkarmalıyız.
Let's get her out of here.
Çıkalım buradan.
- Sam, get her out of here. - Yeah.
- Sam, çıkar onu buradan.
Ziva, get her out of here.
Ziva, çıkar onu buradan.
Let's get her out of here. I'll call the OR.
Ben ameliyat odasını ararım.
JEFF, GET HER OUT OF HERE.
- Jeff, onu buradan dışarı çıkar.
Get off of me! Get her out of here.
- Götürün onu buradan.
We need to get her out of here.
Onu buradan çıkartmamız lazım.
Trying to get her out of here as quickly and as quietly as possible.
Onu buradan mümkün olduğunca çabuk ve sessiz bir şekilde çıkarmaya çalışıyorum.
Get her out of here!
Uzaklaştırın onu!
- Get her out of here, Norman!
Çıkart! Ne yapıyorsun?
SALVATORE : Whatever that medicine was, let's just get out of here.
Şu ilaç her neyse, haydi sadece buradan çıkalım.
As you had said no matter who get out of here this whole thing will be over
Her kim kazanırsa buradan gideceğini ve herşeyin sona ereceğini söyledin.
This one here, I used to get all new sheets and stuff out of it all the time.
Şuradakinde her zaman yepyeni çarşaflar, envai çeşit şey bulurdum.
There's nothing we can do about the pain until we get her out of here.
Buradan çıkarana dek acısıyla ilgili yapabileceğimiz birşey yok.
Anyway, Jason takes one look at this piece of paper and before we could stop him, he takes off runs up 25 flights of stairs to the directors office - / Get out of here! Barges in interrupting a meeting with the Attorney General himself.
Her neyse, Jason bu belgelere bir göz attı ve biz onu durduramadan 25'inci kattaki direktörün ofisine koşarak çıktı odaya dalıp, direktörün başsavcıyla yaptığı görüşmeyi böldü.
Whoever you are, you have to get out of here right now or I'll call security!
Her kimsen hemen çık git, yoksa güvenliği çağırırım!
Do you think you could maybe call her mother now so we can get out of here?
Annesini şimdi arayabilir misiniz, böylece gidebiliriz?
All right, now could you please just call her mother right now so we can get out of here? We'll be late.
Pekala, şimdi hemen annesini arar mısınız, buradan gidelim?
You know we're doing everything we can to get you out of here.
Seni buradan çıkarmak için her şeyi yaptığımızı biliyorsun.
All she has is what you tell her, so let's get out of here.
Çekip gidelim hadi buradan.
I'll tell you everything you want to know if you just get me out of here.
Beni buradan çıkarırsan bilmek istediğin her şeyi anlatacağım.
- Move it! Get them out of here!
Her şey o zaman başladı.
Look, don't worry, everything's going to be just fine, okay? We're going to get you out of here.
Hey endişelenmeyin her şey yolunda sizi dışarı çıkaracağız?
I wish I knew what happened to her, then I could get them the hell out of here.
Keşke ne olduğunu bilsem de onları buradan çıkarabilsem.
I'll do anything to get out of here, Earl.
Buradan çıkmak için her şeyi yaparım Earl.
Maybe we can get her help if we just get out of here.
Belki de buradan çıkarsak ona yardım getirebiliriz.
If she tells me how great everything's gonna be when... I finally get out of here one more time, I'm gonna lose it.
Eğer ben buradan kurtulduğumda her şeyin ne kadar harika olacağını bir kez daha söylerse kafayı yiyeceğim.
We're guessing the wife here heard the shots from the family room and was standing, attempting to get out of the tub when her attacker came to this doorway.
Küvetten çıkmak için doğrulmuşken o sırada saldırganlar kapı eşiğinde belirmişti bile.
You seem hell-bent on paying some kind of penance for whatever it is you think you've done. So instead of resigning, why don't you get up and walk out of here, meet me on the port hangar deck tomorrow evening for this ceremony, and let me pin a frakking medal to your chest?
Yaptığını sandığın günah her ne ise cezasını çekmeye çok isteklisin bu yüzden istifa etmek yerine, buradan çıkıp yarın akşam iskele tarafı hangar güvertesindeki törene gelmeye ve bu lanet madalyayı göğsüne takmama izin vermeye ne dersin?
If you get me out of here, I'll take you anywhere you want to go.
Eğer beni buradan çıkarırsan seni istediğin her yere götürürüm.