Giant translate Turkish
9,277 parallel translation
Again, it's Blake with a B, the purchaser of the giant hand.
Yeniden belirteyim, adım Blake, B ile yazılıyor, dev eli alacak kişi.
What am I gonna do with the giant watch?
- Dev kol saatiyle ne mi yapacağım? Bilmiyorum.
It's not about a giant hand, or a giant watch.
Konu dev bir el veya dev bir kol saati değil.
Who disappeared and it's all my fault, because I gave him a giant kite!
Kayboldu ve benim suçum çünkü ona dev bir uçurtma verdim!
Why do you continue to buy giant size versions of everyday objects, when they are the reason our son is
Neden günlük eşyaların kocaman versiyonlarını almaya devam ediyorsun? - Ki en başta bu yüzden oğlumuz...
The giant in the castle.
Kaledeki dev.
You knew I would hear of the strange tale of the possessed giant and come for you.
İçine şeytan girmiş bir dev hikâyesini duyduğumda peşine düşeceğimi biliyordun.
I don't want to raise a bunch of giant, fluffy dogs.
Bir avuç kocaman, tüylü köpek yetiştirmek istemiyorum.
And what's with all these giant, fluffy dogs?
Bütün bu kocaman, tüylü köpekler de ne alaka?
No, I'm gonna live in South Dakota like a bunch of stupid giant president heads.
Yok, bir avuç kocaman, salak başkan kafası gibi Güney Dakota'da yaşayacağım.
I think giant ax blades might be next.
Galiba bir sonrakinde dev baltalar olacak.
What the hell's going on with that giant hole outside Norma Bates's house? You can't build a pool without a hole.
- Delik olmadan havuz olmaz.
We do, yeah, but come on, you can get a job with any tech giant in the world.
Evet alıyoruz ama sen istediğin herhangi bir teknoloji devinde iş bulabilirsin.
Yeah, but no tech giant is gonna help me wipe that smirk off of Kellogg's face.
Evet ama hiçbir teknoloji devi, Kellog'un suratındaki o pis sırıtışı silmeme yardım edemez.
- Are you okay? I got a giant Indian to throw a sink through a window and jumped to freedom.
- Koca Hindistanlı arkadaşım camı lavaboyla kırdı ben de pencereden kaçtım.
"At the foot of the giant."
"Devin ayaklarında."
The foot of the giant.
Devin ayaklarında.
At the foot of the giant.
Devin ayaklarında.
The queen is located at the foot of the giant.
Kraliçe devin ayaklarında.
God, such a giant fuck-up.
Tanrım! Amma çuvalladım ya.
Spill one drop, and, well, Storybrooke will have a giant squid in its harbor.
Bir damla damlat ve Storybrooke Limanı'nda dev bir kalamar olsun.
He was a giant.
Çok büyük bir insandı.
I think I would have noticed a giant dragon wrapped around the Earth, but I do have a theory I've been working out with some paleogeneticists.
Dünya'nın etrafını saran dev bir ejderhanın varlığından haberdar olurdum. Fakat bu konuda bazı paleontologlarla yürüttüğümüz bir teori mevcut.
Most people think the world's gonna end in a ball of fire... or a blinding flash in a giant mushroom cloud.
Çoğu insan Dünya'nın yanarak kül olacağını ya da bombalardan biriyle sonumuzun geleceğini düşünür.
She changed the young man into a giant cactus, and she took the spirit of the young woman and put it into the plant.
Genç adamı devasa bir kaktüse dönüştürmüş ve genç kızın ruhunu alıp o bitkinin içine koymuş.
A single giant eye.
Tek bir devasa göz.
Yeah, of you and of the tragedy of the tickets to Greece and of Hector's father's giant roast lamb and even of the dreaded slap.
Evet. Senin, Yunanistan bileti trajedisinin Hector'un babasının devasa kuzu rostosunun hatta o korkunç tokadın bile.
I like seeing you against these walls, these giant colors.
Ne var? Duvarın, bu dev renklerin karşısında sana bakmak hoşuma gidiyor.
The whole town thinks you're a giant asshole For moving to new york city.
Tüm kasaba New York şehrine taşındığın için koca bir pislik olduğunu düşünüyor.
She can't just walk all over the people of the city like the Jolly Green Giant.
Şehirdeki herkesin üzerine Jolly Green Giant'mış gibi gidemez.
Jolly Green Giant...
Jolly Green Giant...
But, um, he's still my friend and the bad guys are still bad and I just wish I could put him in a giant envelope and just... just mail him away from all the bad guys...
Aama o hâlâ benim arkadaşım ve kötü adamlar hâlâ kötü ve keşke onu devasa bir zarfın içine koyabilsem ve kötü adamlardan... -... uzağa postalayabilsem.
Giant black guy jumps out at me, gun to my face.
Devasa siyahi bir adam üstüme atlayıp silah doğrulttu.
Not to mention a little film starring Leonardo DiCaprio and a giant boat? Okay.
Başrollerinde Leonardo DiCaprio ve dev bir geminin oynadığı o küçük film de cabası.
But then he got bored around chapter, uh, 13 - when the giant ice squids...
Sonra 13. bölüm, deniz kalamarları civarlarında sıkıldı.
I mean, I thought it was just a goof when we were finishing the Giant Pro.
Dev Pro'yu bitirmeye çalışırken yaptığın bir hata olduğunu sanıyordum.
Giant hands keep reaching and grabbing for your tasty Jell-O chunks.
Kocaman eller nefis jölelerinize ulaşıp onları ele geçirmeye çalışıyor.
One small murder for man, one giant mystery for mankind.
Benim küçük bir cinayet, insanlık için büyük bir gizem.
He's not sitting there waiting for her and trying to think of things to not come, like giant garbage bags with no food in them or whatever.
Daha uzun dayanıp boşalmamak için aklına kötü düşünceler getirmeyecek. İçinde yemek olmayan devasa çöp poşetleri falan.
What you call sanity, it's just a prison in your minds that stops you from seeing that you're just little tiny cogs in a giant absurd machine.
AkıI sağIığı dediğiniz şey, büyük bir soğurma makinesinde piyon olduğunuzu görmenizi engelleyen bir hapishane.
Jupiter is a gas giant.
Jüpiter bir gaz devidir.
She told me you called me a gas giant.
Bana gaz devi demişsin öyle dedi.
That deadbeat giant can fend for himself.
O beleşçi kendini korusun.
Have you heard of the Giant Jews?
- Sen dev Yahudileri duydun mu?
Before making mankind, God created the Giant Jews.
Tanrı insanoğlunu yaratmadan önce dev Yahudileri yaratmıştı.
The Giant Jews multiplied, but grew ever smaller.
Dev Yahudiler çoğaldı ama boyları küçüldü.
Uh, yeah, which ended in me calling him a giant liar and throwing a drink in his face.
Doğru da, sonunda ona yalancı diyerek suratına içecek dökmüştüm.
The Omec came in giant space vessels and spirited away thousands upon thousands of our ancestors.
Omec devasa uzay gemileriyle gelirler atalarımızdan binlercesini yanlarına alarak kaybolurlar.
But I don't want to live in a post-apocalyptic wasteland with giant mutant cockroaches.
İyi de ben kıyamet sonrası çorak topraklarda hamam böcekleriyle yaşamak istemiyorum.
And then it plummets down into the basement, And we boing into that giant spring At the bottom of the elevator shaft,
Sonra asansör bodrum kata düşsün ve asansör şaftı dibindeki o kocaman yayın üstünde zıplayalım ve sonra güvendeyiz.
That seems like two giant escalations.
İki dev ilerlemeye benziyor.