Give it back to me translate Turkish
539 parallel translation
But you must give it back to me.
Fakat onu bana geri vermelisin.
Now, give it back to me.
Şimdi onu bana geri ver.
You rush and give it to him, who'll give it back to me.
Hemen git ona ver, o da bana verecek.
Just give it back to me, Algy.
Onu bana ver.
Listen, you can take the bag and give it back to me tomorrow at the cafeteria.
Dinle, çantayı al, yarın kafeteryada geri verirsin.
Please give it back to me!
Lütfen onu bana geri verin!
Please, you got to give it back to me.
- Lütfen onu bana geri verin.
- Give it back to me!
- Paramı verin ama!
Give it back to me!
Ver şunu bana!
Give it back to me.
O bana ait.
Give it back to me!
Onları geri ver!
The watch, she won't give it back to me!
Saati geri vermiyor!
Give it back to me at once!
Geri ver bana hemen! - Olmaz!
Give it back to me!
Onu bana geri ver!
- Give it back to me.
- Onu bana geri ver.
Give it back to me.
Bana ver onu.
You stole the sword, give it back to me
Hırsız sensin gerçekten, onu bana ver!
- Give it back to me! - You heard it.
- Duydun işte!
Give it back to me!
- Şunu geri ver!
Come on, give it back to me.
Geri ver bana.
Give it back to me, please.
Geri ver bana lütfen.
Give it back to me
ver onu bana!
Give it back to me!
Geri ver onu bana!
- Come on, give it back to me.
- Yapma, ver onu bana.
He'd give it back to me.
Bana verecekti.
If you don't want it, you can give it back to me tomorrow.
İstemiyorsanız, yarın gitmeden önce bana iade edersiniz.
So you can give it back to me.
O zaman bana geri verebilirsin.
The rifle is mine, give it back to me!
- Silah benimdir, bana geri ver!
You'll give it back to me?
Geri ödeyecek misin?
Give it back to me!
Bana geri ver!
Unless you give me, the easier will it be for me to pay you back, I suppose. But this is only 1.
Ne kadar az verirseniz, sanırım geri ödemesi de benim için o kadar kolay olur.
That doesn't give me time to get back to my men, does it?
Adamlarımın yanına dönecek zamanım yok değil mi?
... you give it right back to me.
- Evet? Siz de bana karşılık vereceksiniz.
All right, come on, dice! Give it to me, a six. Right back.
Çok yazık.
She didn't like it, and when we got back she tried to make me give up tennis and play husband instead.
Bundan pek hoşlanmıyordu, döndüğümüzde tenisi bırakıp ona kocalık etmemi istedi.
Jesus Christ, if it is possible, then give her leave to come back to life, give me the Word,
İsa eğer mümkünse, hayata geri dönmesini sağla ve bana,
You'd better give me the money you won, I'll see that it gets back to the right people.
Kazandığın parayı da bana ver, doğru insanlara ulaşmasını sağlayacağım.
It just occurred to me, as the young folks are going back to Spain to live with you, - I should give the whole amount.
Şimdi düşünüyorum da, genç çiftimiz sizinle birlikte yaşamak üzere İspanya'ya gidecekler.
Someone's found it... and won't give it back just to make me suffer.
Birisi onu bulmuştur... ve geri vermez sırf acı çekmem için.
You give me the money, I give it to Irma, Irma gives it back to me and I give it back to you.
Irma tekrar bana verecek..... ve ben de sana vereceğim. Çok basit.
- Give it back to me.
- Geri ver.
So, I shall take up the miter again and the golden cope and the great silver cross and I shall go back and fight with the weapons it has pleased you to give me.
Yani... yeniden tacımı giyeceğim, ve kutsal kase üzerine, ve büyük gümüş haç üzerine yemin ederim ki geri döneceğim.
I'll get Stanley to give me his soul back, then return it for the right reasons.
Stanley'nin ruhunu vermesini sağlar, sonra doğru sebepten geri veririm.
I'll give it back once you tell me who it belongs to?
Onu sana veririm ancak bana bunu kime ait olduğunu söyleyeceksin?
Ask him if he wants me to give it back.
İstiyorsa, geri verebilirim.
I know the Reverend was going to kill me with the dynamite, but I figured to give it back to him.
Reverend beni dinamitle öldürecekti.Bunu biliyorum. Ama ben onu ona geri verecektim.
If you tell me I'll give it back to you.
Eğer bana anlatırsan, anahtarı geri veririm.
Now, if you just give it to me, I can go back to the mine.
Haydi, ver de madene geri dönebileyim.
Give it back to me.
- Bana geri ver.
My daughter asked me to give it back to you.
Kızım sana bunu geri vermemi istedi.
It never occurred to me to give it back.
Geri vermek hiç aklıma gelmedi.