Give me some of that translate Turkish
229 parallel translation
- Come on. Give me some of that.
- Biraz da bana ver.
Give me some of that cotton and bottle.
Bana şu şişeyi ver, biraz da pamuk.
Give me some of that horse water.
Biraz atları sulamak için ver.
Will you give me some of that holy oil?
Bana o kutsal sıvıdan biraz verir misin?
But before you start sawing, you give me some of that chloroform stuff.
Ama kesmeye başlamadan önce bana şu kloroform denen şeyden ver.
Well, all right. Give me some of that stuff.
Pekâlâ, ver şu şeyden biraz!
Hey, give me some of that, will you, pal?
Bana şundan ver biraz, olur mu dostum?
Maxine, when are you going to stop trying to find me a husband? As soon as you give me some of that...
Maxine, bana koca aramaktan ne zaman vazgeçeceksin?
Wolf, give me some of that owl meat.
Wolf bana biraz baykuş eti veriver.
- Give me some of that wine!
- O şaraptan biraz versene!
Hey, man, come on, give me some of that.
Bana da ver biraz.
- Give me some of that.
- Biraz da bana ver.
Give me some of that.
Banada bir parça ver.
Give me some of that.
Birazını bana ver.
Give me some of that.
Anlat sebeplerini.
Give me some of that stuff.
Bana biraz toz ver.
Come on, TV. Give me some of that sweet, sweet pap.
Haydi TV, bana güzel bir program göster!
Give me some of that ketchup, would you?
Şu ketcabı uzatır mısın? Haydi.
Give me some of that over there!
Şuradakilerden ver bana!
Give me some of that.
Şimdi bunu söyle.
This itches, give me some of that calamine lotion, Cartman.
Kaşınıyor! Şu kalamin losyonundan ver, Cartman!
Give me some of that pussy, baby.
Bana balkutundan ver tatlım.
Give me some of that cortisone shit.
Bana şu kortizondan ver.
Come on, give me some of that homemade sunshine.
Haydi. Sarıl bakalım bana biraz.
Why don't you give me some of that sweet pussy I been hearing about?
Neden bana o duyduğum güzel amından vermiyorsun?
[Gags] Hey, give me some of that!
Hey, biraz da bana ver!
So give me some of that nose candy.
Öyleyse bana o burun şekerinden verin.
- Give me some of that special sauce.
- Bana biraz özel sostan ver.
- Hey, give me some of that shit.
- Hey, bana şu boktan biraz ver. - Al adamım.
I thought maybe you could give me a line on some of the guys that you spoke to.
Konuştuğunuz adamlardan bazıları hakkında beni yanıltabileceğinizi düşündüm.
Ay, and that tongue of his that bade the Romans mark him and write his speeches in their books, alas, it cried, "Give me some drink, Titinius," as a sick girl.
Romalılara buyruk veren, sözlerini kitaplara yazdıran o ağız "Bir yudum su Titinius, bir yudum su." diye bağırıyordu hasta bir kız gibi.
And give me some more of that gauze wrapped up there.
Bana şuradaki paketten gazlı bez ver.
I may be able to send some help. - Well, that's mighty big of you buster.... Give me a horse and supplies I'll go myself...
- daha iyisi olabilir, lanet şey kendim giderim, bana bir at verin
Give me some of that stuff!
Şunlardan biraz ver.
Now, why don't you give me some more of your excuses as to why you don't have that lease for Kamp Kikakee?
Şimdi, neden başka özürlerini sıralamıyorsun Kikakee kampını kiralayamamışken? !
Give me some of that!
Çak bir beşlik!
Well, I Have Some Unfinished Business, You Know, And I Was Hoping That You'd Maybe Give Me Some Of Your Advice.
Yarım kalan işlerim var ve senin bana bazı tavsiyelerde bulunacağını umuyordum.
Give me a hand with some of that lumber.
Tahtaları taşımak için yardım et.
Just give me some leads that don't come out of a phone book.
Sadece bana telefon rehberinden olmayan müşteriler ver.
I said, " please, God, give me a sign some way of making sure... this woman does not get into that cab and disappear from my life forever
Tanrıdan şunu diledim : Hayatımdan sonsuza dek gitmesine izin verme.
What I'm hoping is that you might be able to give me some kind of road map here.
Yardımcı olacağını umuyorum.
I could do that. Give me some of this.
Ben bunu yapabilirim.
And in so far as possible, the next time you decide to pull a stunt... like the one you're currently pulling... I would appreciate it if you could give me some sort of... advance notice... so that I could either be mentally prepared... or physically absent.
Ama mümkünse, bir dahaki sefer şu an sergilediğin gibi bir gösteri... sergilemeye karar verirken... beni önceden uyarırsan hoşuma gider... ki böylece ruhen kendimi hazırlarım... ya da bedenen orada bulunmam.
I just thought that the two of you might be able to give me some advice on how to break through Kathy's icy exterior.
Sadece, Kathryn'in kabuğunu nasıl kırabileceğim konusunda sizden biraz tavsiye alabileceğimi düşünmüştüm.
Give me some of that!
Bana biraz şundan verin!
- Give me some of that cheese.
- Bana biraz bilgi ver.
If they were stupid enough to give me money... to use some kind of influence over you that I never possessed, so be it.
Ama senin üstünde hiç olmayan etkimi kullanmam için bana para verdiler.
Just give me that. Give me some of those Sweet'N Lows.
Şurdan biraz Sweet'N Low ( * ) ver.
Some temporary connections that... can be made that will give me back rudimentary control of Moya's systems.
Bazı geçici bağlantılar... Moya'nın sistemlerinin ana kontrollerini bana geri verebilir.
Is that supposed to give me some sort of closure?
Bir şekilde beni rahatlatacak mı?
I may be stuck here in this militaristic loony bin... but at least some part of me can stay connected... to the things that give me my humanity.
Bu askeri akıl hastanesine düşmüş olabilirim ama..... en azından hala bir parçam.. bana insanlığımı veren şeylere bağlı.