English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Giveaway

Giveaway translate Turkish

235 parallel translation
He name is Kang Gil Ja, and she won a spa giveaway contest.
Bayan Kang Gil Ja, kral dairesi hediye kuponunu kazanmıştı.
That was a dead giveaway, you know, darling, wanting us to die together like that.
Birlikte o şekilde ölmemizi isterken gerçek yüzünü meydana çıkarmış oldun.
And it's a dead giveaway that it's still in your mind and I had something to do with it.
Ağzından ölümü kaçırman bir şeyler yapmak zorunda olduğumu gösteriyor.
Besides, you're a dead giveaway.
Ayrıca, kendini ele veren birisin.
It's a dead giveaway.
Bu çok bariz bir ipucu olur.
It's a dead giveaway.
- Tabii. Her şey ortada.
Giveaway to charity? - Shh.
- Seni duyacak!
A series of heavy-bomber raids of sufficient concentration would be a dead giveaway, even if they did knock out your gun.
Yeterli yoğunlukta bir dizi bombardıman işi belli eder. Sizin topu indirseler bile.
- Dead giveaway.
- Kesin anlarsın.
Oh, what a giveaway.
Eyvah, ağzımdan kaçtı.
AS THE OLD HELMET AND BOOTS WERE A BIT OF A GIVEAWAY.
Çünkü şapka ve çizmeler ele veriyor.
As an admiral who came up through the ranks More times than you've had hot dinners I wish to join my husband admiral o.w.a. giveaway
Tayfalıktan amiralliğe yükselmiş biri olarak kocam Amiral O. W.A. Giveaway'e katılarak donanmamızın böyle kötü ve yanlış temsil edilmesini kınıyorum.
You ought to watch that little laugh, it's a dead giveaway.
O gülüşüne dikkat etmelisin. İnsanı itiyor.
Sam Beauregarde, Square Deal Sam to you with great giveaway bargains.
Sam Beauregarde, Square Deal Sam size en iyi anlaşmaları sunar.
Giveaway?
Ödül mü?
You really didn't enter my name in a giveaway?
Gerçekten senin haberin yok mu?
- What a giveaway! Did you hear that?
- Herşey ortada, duydunuz mu bunu?
A real giveaway.
Bu gerçek bir eşantiyon.
Alright, just one hundred taels of silver, this is a giveaway.
Peki, hadi 100 gümüş olsun, en son bu kadar olur
This is our giveaway week.
Bu hafta hediyeler dağıtıyoruz.
The immortal classic, followed by the big giveaway at 9 : 00, brought to you by...
Ölümsüz klasik, Saat 9'daki büyük hediye'den hemen sonra, ve size onlardan armağan..
Time for the big giveaway.
Büyük hediye zamanı.
And during the big giveaway at nine.
Ve tabii ki saat 9'daki büyük hediye'yi.
All those lucky kids with Silver Shamrock masks, hurry home for the big giveaway.
Bütün Silver Shamrock maskeli şanslı çocuklar, büyük hediye için çabuk evlerinize.
And don't forget to watch the big giveaway afterwards.
Ve arkasından büyük hediye'yi de izlemeyi unutmayın.
Don't forget to tell them to watch the big giveaway at 9 : 00.
Saat 9'daki büyük hediye'yi de izlemelerini söylemeyi unutmayın.
But we know that in your Army and Navy, there is serious opposition to this lend-lease giveaway.
Biliyoruz ki ordu ve donanmada bu ödünç verme ve kiralama konusunda görüş farklılıkları var.
Look, this is as far as I go, because I'm a dead giveaway, see?
Bak, benden buraya kadar, çünkü ben ölüm hediyesiyim, anlıyor musun?
Dead giveaway, you know?
Açık bir işaret, değil mi?
That's a dead giveaway...
Sipariş çok açıktı...
Dead giveaway.
Tamamıyla açığa vuruyor.
You've won the K-DlRT million-dollar giveaway.
K-DIRT milyon dolarını sen kazandın.
Especially the tacky radio giveaway part.
Özellikle de üçüncü sınıf radyoların kazandırdıkları kısmına.
It was such a giveaway.
Gülmesine ne diyeceksin?
- The leggings are a dead giveaway.
- Tozluklar açıkça belli ediyor.
- Except that the code is a dead giveaway.
- Ama şu var ki, şifre çok belli.
U.S. unopposed in most events.'How does this affect our giveaway?
"Amerika birçok yarışmada rakipsiz kaldı" " Bu bizim hediye durumunu nasıl etkiler?
That suit's a dead giveaway.
Bu takim elbise oluye bile yakisir.
He won a radio giveaway and when he went to the station they wouldn't let him in.
Radyodan hediye kazanmıştı ve radyo binasına gittiğinde onu içeri almamışlardı.
That fruit suit's a dead giveaway he's a rich kid.
O uçuk giysiler zengin çocuk olduğunu hemen belli ediyor.
That's your second giveaway.
Belli ediyorsun.
It's a dead giveaway.
Tahminim kesinlikle doğru.
Hmm, always a dead giveaway.
Her zaman ölümcül bir işaret vardır.
That means it's time for our big SeaHawks tickets giveaway.
Bu da demek ki SeaHawks maç biletleri çekilişini başlatıyoruz.
To most people, the lobes are a dead giveaway.
Çoğu kişiye göre, kulak kepçeleri yeter de artar bile.
I think that's a dead giveaway, but if I got the shanks, we'II be found out soon.
Amatörce bir şey olur, ama yine krizim tutarsa yakında işimiz biter zaten.
Listen, Ona didn't come because it's a dead giveaway.
Kendimizi gereksiz yere ifşa etmeyelim diye Ona gelmedi.
Dead giveaway.
Foyamızı ortaya çıkarırlar.
A ball-game - giveaway MetLife Windbreaker.
Maçta dağıtılmış bir rüzgarlık.
[Kent Brockman] Coming up next, an hilarious boat giveaway scam... nets Springfield's dumbest criminals.
Tekne ödüllü piyango tuzağı, Springfield'ın en aptal suçlularının yakalanmasını sağladı.
Ladies and gentlemen a winner has been chosen for today's giveaway.
Baylar ve bayanlar. Seçilmiş kazanan bugün açıklanıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]