English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Givers

Givers translate Turkish

38 parallel translation
For, to the noble mind, rich gifts wax poor when givers prove unkind.
En zengin hediyeleri değersiz bulur soylu yürekler, veren sevmez olunca.
My generation is the givers, your generation, the takers.
Benim kuşağım hep veriyor, sizinki hep alıyor.
- Givers of pain.
- Acı vericiler.
The primitive creature we encountered above warned us about the givers of pain and delight and the frightening consequences of being captured by them.
Yukarıdaki ilkel yaratıklar acı ve zevk vericilerle ilgili uyarmışlardı, ve yakalanınca bunun korkunç sonuçları hakkında da.
- It's not takers we need, it's givers.
Bizim ihtiyacımız olan alıcı değil, müşteri.
For to the noble mind rich gifts wax poor when givers prove unkind.
En zengin hediyeleri değersiz bulur soylu yürekler, veren sevmez olunca.
They're known as gift-givers.
Hediye vermeyi sevmeleriyle tanınırlar.
Ah, you mean the birth-givers.
Doğuranları diyorsunuz.
The birth-givers! Your birthgivers.
Doğuranlar, sizi doğuranlar.
- I was cast from my village cut off from my life-givers, forced to make it on my own.
- Köyümden atıldım bana hayat verenlerden koparıldım, kendi kendime yolumu çizmeye zorlandım.
" When I think of the love that these two givers and receivers share...
" Ne zaman bu iki verici ve kabul edicinin paylaştığı aşkı düşünsem..
They know from Verbum we're big givers.
Büyük bağışçı olduğumuzu Verbum'dan biliyorlar.
Men need to be givers.
Erkekler verici olmak zorunda.
If, as you say, Chad and Gary and the other givers of gifts don't mean anything, then you should have no reason to keep that stuff, so let's just toss it out.
Eğer dediğin gibi Chad, Gary ve diğerleri bir şey ifade etmiyorsa onları elinde tutman için bir neden yok, atalım gitsin.
You take hard-working citizens, add some care-givers, maybe a few nuts! All sprinkled with the love and support of our good families.
Çalışkan yurttaşlar topluluğuna birkaç duyarlı insan biraz fındık fıstık ekler son olarak ailelerimizin sevgi ve desteğini katarız.
It's a parish of givers, Stan.
- Bağışçıların yeri, Stan.
The United Wish Givers Foundation is happy to make this fine young man's wish a reality.
Birleşik Dilek Gerçekleştirme Vakfı, bu iyi genç adamın dileğini gerçekleştirmekten büyük bir mutluluk duyuyor.
Make fun of the United Wish Givers, you deserve to...
Vakıfla dalga geçiyorsun. Sen ölmeyi hak ediyorsun.
The United Wish Givers Foundation got quite a surprise today from 16 year old Dylan Jamieson of Marcus Hook, Pennsylvania.
Birleşik Dilek Gerçekleştirenler Vakfı bugün Marcus Hook Pennsylvania'dan gelen 16 yaşındaki Dylan Jamieson'ın bir sürpriziyle karşılaştı.
The givers huddled over me like a football team.
Bağışlayıcılar pek çok şey bahşettiler.
Real... givers... to make up for their shortcomings.
Gerçekçi... İçten... Buda onların eksikliklerini tamamlıyor.
You know, we don't know if you're givers or receivers, very difficult to tell just from looking at you.
Sizin verici mi yoksa alıcı mı olduğunuzu bilemiyoruz. Sadece size bakarak bunu söyleyebilmek çok zor.
Fucking indian givers.
Mızıkçı şerefsizler.
They're proven givers. Nice.
- Onların cömertliği kanıtlanmıştır.
Moses is just a law giver in a long line of law givers in mythological history.
Musa mitolojik tarihteki sayısız "Kanun Koyucu" lardan sadece biridir.
Their perfume lost, take these again, for to the noble mind rich gifts wax poor when givers prove unkind.
Şimdi kokuları uçtu artık, geri alın. En zengin hediyeleri değersiz bulur böyle yürekler. Onları veren sevmez olunca artık.
Lorenzo, you have a lot to offer the world, and God is a giver and he wants us to be givers too.
Lorenzo, dünyada yapacak çok şeyin var, Tanrı cömerttir, Ve bizim de öyle olmamızı ister.
In this world, there are givers and there are getters.
Dünyada verenler ve alanlar vardır.
And we're like, " you guys are Indian givers!
Biz de " Siz var ya, tam oyun bozansınız!
Indian givers.
Satılan mal, geri alınmaz.
The givers aren't giving.
Bağışçılar vermiyor.
They are the givers and takers of life.
Onlar yaşamın yaratıcıları ve yok edicileridir.
We are such givers.
İkimiz de melek gibi insanlarız.
'Thank you for calling the Department of Partially Deceased 'Affairs Helpline for PDS Primary Care Givers.
YÖS Toplumuyla İlgilenme Ofisi Yardım Hattı'nı aradığınız için teşekkürler.
A small dinner for the school's big givers.
Okula çok şey verenler için ufak bir akşam yemeği.
You're all givers.
Siz hep verdiniz.
The undead, they're not exactly givers.
İşte senin sorunun da bu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]