English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Glacier

Glacier translate Turkish

550 parallel translation
The torrent, swollen by the melting glacier, plunges into a tremendous abyss in which the spray rose up like the smoke from a burning house.
Eriyen buzuldan gelen su dökülürken kabararak, sanki yanan bir evden çıkan duman gibi görünüyor ve bu muazzam derin uçurumdan aşağı dökülüyor.
We might wind up there too, chasing Fry over a glacier!
Belki oraya da sürükleniriz, Fry'ı da bir buzulun üstünde yakalarız!
You know, if you were anybody but Constance Petersen, the human glacier and the custodian of truth, I'd say...
Eğer Constance Petersen, buzdan yapılmış insan ve gerçeğin ateşli... -... savunucusu olmasaydın derdim ki...
Picked him up just below Glacier Pass.
- Buzul Geçidi'nin az aşağısında buldum.
We'll go as far as the glacier. The actual climb will start in the morning.
Buzula ulaşana kadar ilerleyeceğiz, Asıl tırmanma yarın sabah başlayacak.
We're up beyond the - -, above the glacier.
Buzul geçidine varmıştık.
They get you on top of some glacier point out the sunset, and suddenly, like an avalanche....
İşte gün batımı ve aniden bir kartal gibi...
Dark canopies of clouds obscured the Schwarzhorn, but I could make out the broad, icy spread of the nearby glacier.
Bulutların koyu gölgeleri Schwarzhorn'u görülmez hele getiriyordu, fakat yakınındaki buzulun alabildiğine uzandığını fark edebiliyordum.
Now, 40 years later, I know the glacier for something else.
Şimdi, 40 yıl sonra, buzulu bir başka nedenle anımsıyorum.
The question here was, how far and how fast does the glacier move each year?
Buradaki soru şu idi : buzul her yıl ne ölçüde ve ne hızla hareket eder?
Well, the rate of flow differs from year to year, depending on the balance between the melting line and the accumulation area at the upper end of the glacier.
Akış oranı yıldan yıla değişiklik gösterir, bu değişiklik erime hattıyla buzulun üst ucunda yer alan birikme alanı arasındaki dengeye dayanır.
Now, the flow of the glacier actually starts within the ice itself at least 200 feet beneath the surface.
Bu durumda, buzulun akışı aslında yüzeyin en az 6 metre altındaki buzun kendi içinde başlar
On the 21st of July, Mrs. Ballister, in the year 1947, more likely in the morning, rather than in the afternoon, I should say, your husband will come out of the ice at the foot of the glacier.
1947 yılında, Temmuz ayının 21'inde Bayan Ballister, bence öğleden sonra olmaktan ziyade muhtemelen sabahleyin, kocanız buzul tabakasının altında buzdan dışarı çıkacaktır.
And again I saw the broad, icy spread of the glacier.
Ve buzulun geniş buzumsu yayılışını bir kez daha görmüştüm. Artık onun ne olduğunu biliyordum.
I shall return for a final word in a moment. First, we have come to one of those treacherous crevices that riddle the glacier of television.
Önce, televizyon buzulunu çözen şu hain aralıklardan birine gelmiş bulunuyoruz.
I've known women from one end of this frozen glacier to the other.
Bu donmuş buzuldan başka malum kadınlar olduğunuda biliyorum.
He must have fallen into the glacier.
Buzulun içine düşmüş olmalı.
Now, the approach to Kilimanjaro - is, quite simply, over the foothills. And then we go on after that - up to set a base camp Somewhere in the region of the bottom of the glacier, when after the glacier we'll find...
Kilimanjaro'ya eteklerinden yaklaşacağız ve ardından bir kamp kuracağız buzulun alt kısmında bir yerlerde.
Arcadia, Blue Ridge, Glacier, Mojave report final jettisons.
... Mohave son yüklerinin de atıldığını rapor ediyor.
You have a fire in you, girl, that could melt a glacier.
Alev alev yanıyorsun, koca bir buzulu ateşinle eritebilirsin.
SWEETIE, THERE'S NOT GOING TO BE AN EARTHQUAKE. OR A TIDAL WAVE, OR--OR A GLACIER, OR SOMETHING.
Her şey dağılacak, patlayacak ya da bir deprem olacak.
This power enabled them to preserve their valley against the glacier and to change or transform the nature of matter.
Bu güç, vadilerini buzullara karşı korumalarını... ve maddenin doğasını dönüştürmelerini sağlamış.
Let's get them off this glacier.
Hadi onları buzullardan çıkaralım.
They send me a picture of the sea, and he falls into a glacier.
Bana bir deniz resmi gönderiyorlar ve o da suda boğuluyor.
It's all Luchi's fault, she's so mean and self-centered, and as frigid as a glacier.
Suçlu olan Luchi. Cimri, bencil, ve buz dağı kadar soğuk.
Into a 10,000 foot crevice right at the base of this glacier!
Gidip 3.000 metrelik bir çatlaktan aşağı o buzulun dibine düşüyor.
Slartibartfast's signature on the glacier.
Buzullarda Slartibarfast'ın imzası.
Slowly, inexorably... like a glacier on the move.
Tıpkı bir buzul gibi ağır ağır ve ısrarla devam edecekleri kesindi.
Soya entered the glacier carrying - the second observation team.
1957 Aralık'ının sonunda ikinci kış araştırma ekibini taşıyan SOUYA buzula girdi.
Soya was stuck inside the solid glacier - and couldn't get close to the base.
SOUYA buz kütlesinde sıkışıp kaldı ve üsse yanaşamadı.
Once the weather gets better we will return to the glacier.
Hava düzelince buzula geri döneceğiz.
Soya, which went to the open sea in order to evade the storm, - is now back at the glacier, - trying hard to bring the second Observation team - to the base.
Fırtınadan kurtulabilmek için denize açılan SOUYA buzula geri dönmüş durumda. İkinci kış araştırma ekibini üsse getirmek için uğraşıyor.
Soya will withdraw its mission regarding the glacier. And it will head back.
Bugün öğle vaktinde SOUYA buzul görevini iptal edecek ve geri dönecek.
The chasm of the glacier - are all over the place on the ice field.
Yarıklar buzulun üstünde her yerdeydiler.
Jake left his friends, - he stood alone on the huge glacier.
Jake sürüsünden ayrıldı ve koca buzulun üstünde tek başına durdu.
The dogs were back from the inland and heading towards the glacier.
Köpekler içteki buzdan ayrılıp. buzula doğru gidiyorlardı.
Six dogs disappeared in the glacier
ALTI KÖPEK BUZULDA KAYBOLDU :
He's the only person in Greendale... that's ever skied the K-12 from the glacier and lived.
Greendale'den K-12 buzullarında yarışıp hayatta kalan... tek kişi o.
Hey, shut your mouth and keep your eyes on the glacier.
Kapa çeneni de Gözlerini buzullardan ayırma
Thousands of years ago, a giant glacier was trapped under a lava flow.
Binlerce yıl önce, büyük bir buzul lavların altında kalmış.
One day, I still remember... the glacier melted and the icebergs drifted to the north.
Bir gün, hala hatırlıyorum... buzullar eridi ve buzdağları kuzeye doğru sürüklendi.
This must be one of them once-in-a-lifetime things, like a glacier's melting.
Bu hayatta bir kere olan bir şey olmalı, bir buz dağının erimesi gibi.
You don't have to act like a Klingon glacier.
Bir Klingon buzulu gibi davranman gerekmez.
It's a glacier.
Bu bir buzul.
We were on a glacier. I take a hike.
Bir buzuldaydık.Ben bir yürüyüşe çıkmıştım.
- The one that sacked out on the glacier.
- Hayır. - Buzulda sıkışıp kalan.
Last thing I remember, I was down on one knee waiting on an overflowing glacier of a woman.
Hatırladığım son şey bir dizim yerde buzdağını andıran bir kadının çökmesini bekliyordum.
This is the Hubbard Glacier in Alaska.
Bu Alaska'daki Hubbard Buzulu.
The glacier had used Michael Ballister tenderly.
Buzul Michael Ballister'e müşfik davranmıştı. Yıllar ondan hiçbir şey alıp götürmemişti.
- On the glacier.
- Buzda mı?
On the glacier?
Pşşşt!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]