English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Glastonbury

Glastonbury translate Turkish

46 parallel translation
Good evening... and surrender.
"Glastonbury'li Guy" İyi akşamlar ve teslim ol.
I think the Welsh knew at the Glastonbury Festival.
Glastonbury Festivali'nde tanıştığım Galler'li sanırım.
Glastonbury Grove.
Glastonbury ağaçlığı.
Glastonbury.
Glastonbury.
Okay, this is Glastonbury.
Pekala, burası Glastonbury.
They're in Glastonbury.
Onlar Glastonbury'de.
Morgaine when Arthur is crowned, I'm going to go to Glastonbury.
Morgaine Arthur taç giydiğinde, ben Glastonbury'ye gideceğim.
I need forgiveness for what I did to your father and I'll only find that in Glastonbury.
Babana yaptıklarım için bağışlanmaya ihtiyacım var. Bunu da ancak Glastonbury'de yapabilirim.
I dreamt of you in Glastonbury.
Glastonbury'deyken seni rüyamda gördüm.
The bell of Glastonbury.
Glastonbury'nin çanları.
Avalon faded from the world of men and only Glastonbury marked where its wonders had been.
Avalon, insanların dünyasından kayboldu artık onun mucizelerinin olduğu yeri sadece Glastonbury gösteriyordu.
George... I heard there was a unicorn just near GIastonbury.
George? Glastonbury civarında tek boynuzlu atlar olduğunu duydum.
It's very Glastonbury, circa 1980s.
1980'deki Glastonbury çemberi gibi.
I'm not familiar with Glastonbury.
Glastonbury'yi duymadım.
What? In 1191, the monks at Glastonbury Abbey, claimed to have found the grave of King Arthur.
- 1191'de Glastonbury Manastırı'ndaki keşişler Kral Arthur'un mezarını bulduklarını iddia etti.
Now Glastonbury, a small town about 125 miles from the West of London, has been a pilgrimage for believers since.
Şimdi, Londra'nın 200 km batısındaki küçük Glastonbury kasabası inananların ziyaret ettiği bir yer oldu.
Certain Celtic legend say's that Glastonbury Tor, the hill overlooking the town, is actually hollow and that contained within it is the entrance to the underworld, Avalon.
Bazı Kelt efsanelerine göre, Glastonbury Kayalığı'nın, şehrin üzerindeki tepe, içinin oyuk ve yeraltı şehri, Avalon'un girişine sahip olduğu söylenir.
But on the bright side, according to the text we found in the Glastonbury cavern, the Ancient device we discovered may be capable of intergalactic communication.
Ancak işin iyi tarafı, Glastonbury mağarasında bulduğumuz bu metine göre, bulduğumuz Eskiler cihazının, galaksilerarası iletişim sağlayabilme ihtimali var.
- Wictred of Glastonbury.
Glastonbury Wictred.
Lord Wictred of Glastonbury will fight Sir Hall.
Glastonbury'li Lord Wictred Pollock'la dövüşecek.
CRIER : Wictred... Lord of Glastonbury.
Wictred Glastonbury lordu.
You sounded like you were being invited to Glastonbury.
Sesin sanki Nişantaşı'na davet edilmişsin gibiydi.
This device was recovered from the cave under Glastonbury.
Bu cihaz Glastonbury'nin altındaki mağarada bulundu.
It's hooked up to that device that you picked up in Glastonbury.
Glastonbury'den getirdiğiniz cihaza bağlı.
Been going over texts from the cave in Glastonbury.
Glastonbury'deki mağaradan alınan metinlere bakıyordum.
No, I've only used the tent twice for Glastonbury.
Hayır, Glastonbury festivalinde iki çadır kullanmıştım.
It was among the artifacts we found in the cave at Glastonbury, just like she said it was, and remarkably it has been in storage ever since, because we did not know what it was.
Glastonbridge diye adlandırdığımız mağarada eskilerin yaptıklarının arasındaydı tıpkı onun bize söylediği gibi, Ve uzun zamandan beri orada duruyordu, çünkü onun ne olduğunu bilmiyorduk.
Glastonbury, 1992.
Glastonbury, 1992.
A bit like something I once heard in Glastonbury, in a chill-out tent.
Vaktiyle Glastonbury'de, dinlendirici müzik çadırında... öyle bir şey duymuştum.
Glastonbury?
- Glastonbury mi?
Turns out, a few years ago, SG-1 encountered a similar device in the Glastonbury cavern.
Bir kaç yıl önce SG-1'nın Glastonbury mağaralarında benzer bir cihazla karşılaştıkları ortaya çıktı.
But I've come all the way from Glastonbury.
Fakat Glastonbury'den onca yolu geldim.
I believe that Last time we had the pleasure of your company was in a wigwam in Glastonbury.
Sizin şirkete son gidişimizde Glastonbury'de bir çadırındaydınız, değil mi?
I had the same experience at Glastonbury.
Glastonbury'de aynı tecrübeyi ben de yaşamıştım.
She was so impressed with the UK's Glastonbury Festival.
İngiltere'deki Glastonbury Festival'inden çok etkilenmişti.
Might try and get a shipment in for Glastonbury.
Glastonbury'e götürmeye çalışmak lazım bunu.
Glastonbury. 1994.
Glastonbury. 1994.
The water is supposed to be brought in from a natural source, not pumped in from a hose and chlorinated once a week by an ex-con from Glastonbury, but the idea is the same.
Suyun doğal bir kaynaktan çıkıyor olması lazım. Böyle bir hortumla doldurulup Glastonbury'li eski bir suçlu tarafından haftada bir klorlanmaması lazım ama fikir aynı.
Headlining Glastonbury!
Glastonbury'nin tavan döşemesi!
- It's more like Glastonbury.
- Daha çok Glastonbury gibiydi.
Girls, we're not at Glastonbury.
Kızlar, Glastonbury'de değiliz.
Oh, my God, chapter 12. I could have Simon jump up on the speakers at the Oasis set at Glastonbury.
Aman Tanrım, on ikinci bölümde Simon'ı Glastonbury'deki Oasis konserindeki hoparlörlerin üstüne zıplatabilirim.
It's like Glastonbury Festival.
Tıpkı Glastonbury Festivali gibi.
And he built a church in Glastonbury.
- Ve kiliseyi inşa etmiş.
He was in Glastonbury, at the? S? Culo I.
- Birinci yüzyılda değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]