English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Glaze

Glaze translate Turkish

191 parallel translation
The blue glaze gleamed like crystal.
Mavi sırdan işlemeler kristaller gibi parlıyordu.
But it takes many years'experience to handle the clay and apply the glaze.
Ama kile şeklini vermek ve sırları işlemek yıllar süren bir deneyim istiyor.
I saw her lips turn blue and her eyes glaze over.
Dudaklarının morardığını, gözlerinin ışığının söndüğünü gördüm.
What color do you plan to make the glaze?
Perdahı ne renk yapmayı planlıyorsun?
It's a copper glaze.
Bakır perdah.
I sprinkle a little of something they call Limoges Green into the glaze before I fire it. And then...
Perdaha yakmadan önce Limoj yeşil dedikleri bir şeyden biraz serptim.
One indication of a female alone and it's caution to the wind, the eyes glaze, the glands swell, and the brain freezes.
Tek başına bir dişi görmeyesin. Kendinden geçiyorsun gözler parlamaya, hormonlar çalışmaya beynin de durmaya başlıyor.
Shall I glaze the ham now?
Domuzu servise hazırlayayım mı?
Below me the women's eyes glaze over with lust, the men grind their teeth with envy.
Altımdaki kadınların gözleri şehvetle kararmış bir haldeyken erkekler ise imrenerek dişlerini gıcırdatırken.
She carefully detailed it with paint and glaze.
Boya ve cila ile tencereye ince desenler çizmiş.
It's eggs florentine, Brushed with a mandarin orange glaze.
Fırçalanmış... mandalina jöleli omlet.
There's a glaze on it and everything.
Şekerlemesi falan üzerinde.
The time you put car wax on a roast duck'cause you ran out of glaze?
Bela istemiyorum. Sırlarını kimseye vermedin.
You know, Mr. Duran, uh, that stuff I said about the roast duck and the glaze with car wax, that was - -
Biliyor musunuz Bay Duran, uh, size daha önce söylediklerim varya,
The poop will boil through the glaze.
Bu pislik bu şeyin içinde kaynayacak.
Mr. Plunkett, what is this whiting in a glaze?
Bay Plunkett, mezgitin içindeki bu tebeşir tozu ne?
- Mr. Horne, Mr. Horne - You seal the edges with a - a sugar glaze.
Ve parlak şekerle kenarları tutturuluyor.
- Put a glaze of cheese on top.
- Üzerine bir parça peynir koyarsın.
There's no glaze You don't know how to glaze
Donukluk yok. Donuklaştırmayı bilmiyorsun.
A time for our fangs to come down, and our eyes to glaze over, so that the beast in us can sing with unmitigated joy : "Oh, yes, ecstasy, I welcome thee!"
Sivri dişlerimiz çıksın gözlerimiz parlasın ki içimizdeki yaratık büyük neşeyle "hoş geldin coşku" diye çığırsın.
It's actually more of a honey glaze.
Bana bal gibi tatlı geldi.
Actually, the bait is spread over our city at night, like a glaze.
Aslında, yem, geceleri şehrimizin üzerine, cila gibi püskürtülüyor.
- Hey, my favorite- - raspberry swirl with a double glaze!
En sevdiğim şeydir. Çifte şekerli ahududu reçeli!
Double glaze.
Çifte şeker.
Make sure the glaze is not all broke.
- Üstü çatlak olmasın, taze olsun.
Glaze is almost perfect.
- Neredeyse mükemmel oldu.
Just examine the colour of the glaze ;
Cilasının rengine bir bak ;
O.K. Number twenty-four... You know what, you're starting to glaze.
Donuklaşmaya başladın İstersen yarın devam ederiz.
That will give me time to add another coat of glaze to the ham.
Bu bana jambona ek parlak katman koymam için zaman verir.
I have learned to glaze.
Camı keserek takmayı öğrendim.
These grant applications are making my eyes glaze over.
Bu bağış başvuruları gözlerimi yaşartıyor.
The one with that fancy tomato-soup glaze on top.
Üstünde domates sosu olanlardan.
Their eyes just glaze over when the subject comes up.
Bu konu açılınca gözleri donuklaşıyor.
You're starting to glaze over. I see it.
Sıkılmaya başlıyorsun, görüyorum.
Now we glaze our LM-4 leghorn.
Şimdi de LM-4'ümüze bir bakalım.
The magic lies in the glaze.
Bütün büyüsü verniğinde.
Well glaze my nipples and call me Rita!
Vay be, memelerimi parlatıp bana da "Rita" deyin!
But after a while, their eyes glaze over and you can tell their soul has died.
Bir saniye sonra, gözleri donuklaşır böylece ruhlarının öldüğünü anlayabilirsin.
As soon as it's ready, I'm going to glaze it onto a plate and put it next to the urn.
Tamamlar tamamlamaz, şiiri bir tabağa yazdırıp vazonun yanına yerleştireceğim.
I mean... she had this glaze in her eyes. Just made me tingle all over.
Gözlerinin içi öyle bir parlardı ki tüylerim diken diken olurdu.
- Where's my glaze?
- Cam kabım nerede?
The guy all the other guys cross the street to avoid... and we glaze this tough guy... give him the beating of his life... way past the worst he's ever given.
Diğerlerinin karşılaşmamak için karşı kaldırıma geçtikleri adamı. Sonra o adamı iyice bir cilalayacağız. Ona hayatında yediği en kötü dayaktan daha kötü bir dayak atacağız.
I need the recipe for the glaze.
Kaplama tarifi lazım. { \ cH00FFFF }
I swear, I meant to be on time. I was prepping the raspberry glaze for tonight's dessert, and it struck me :
Vaktinde gelmeye çalıştım, ama tatlı spesiyali için, ahududulu jöle yapacaktım.
I made a blueberry glaze for the soufflé I made last Tuesday, and this is Tuesday.
Ama geçen salı da yaban mersinli jöle yapmıştım. Bugün salı.
It's squab stuffed with foie gras and black truffles with a pinot noir glaze.
Bu doldurulmuş güvercin.
I think the um, the pint noir glaze is getting me a little dry.
Sanırım, yemek beni biraz susattı.
You know, I used a little marmalade the glaze.
bilirsin, üstünde marmelat sürerim.
I'm gonna put my man-glaze all over your fuckin tits.
Bakışlarım senin f * * * * * * inde olacak
But after a while, their eyes glaze over and you can tell their soul has died.
Bir süre sonra gözleri donuklaşır ve ruhlarının öldüğünü anlarsın.
The glaze must be coloured before dipping.
Macunu boyamak işe yaramaz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]