English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Gliding

Gliding translate Turkish

215 parallel translation
We're just gliding along.
Ama sanki kendiliğinden süzülüyoruz.
Some have boasted they killed him... but always he comes gliding back... huge and white and secret-like.
Bazıları onu öldürdüğü için böbürlendi ama o her seferinde dev gibi beyaz ve gizemli bir şekilde geri geldi.
And so I served my first watch in the masthead... held in a great, gliding rhythm.
Ve sonra direk başında ilk gözcülük nöbetimi yaptım bir kuş gibi süzülerek.
His hand is gliding over her white skin.
R'nin eli kadının beyaz teni üzerinde geziniyor.
We're gliding through the landscape and it seems as if this tragic mission of strange beauty, yet otherwise hell, will never end.
Bu düzende kayarak kayboluyoruz. Sanki bu tuhaf güzelliğin trajik görevi hiç son bulmayacak gibi. Başka bir deyişle, Cehennem.
There was a... a baby gull gliding down.
Aşağıya süzülen bir yavru martı vardı.
It suggested that when occurred one has attacked surprise the escort had to act as a whole and of gliding form, accurately at the same time, to be able to cover the biggest area possible around of the naval convoy.
Önceden tespit edilmeksizin bir saldırı gerçekleştiğinde tüm eskort gemileri aynı şeyi yapacak planlı bir hatta tamamiyle aynı anda hareket edecekti. Böylelikle denizde konvoyun etrafında maksimum etkinlik sağlanacaktı.
I seen a gliding hogfish once.
Süzülen domuzbalığı gördüm.
- Stop! - Hang gliding.
Yamaç paraşütü.
Hang gliding - but I tried it.
Yamaç paraşütü. Yapmayı denedim.
It must be wonderful, gliding through the sky
Gökyüzünde böyle süzülmek harika olmalı.
I'm going to take up hang-gliding.
Ben de yamaç paraşütüne başlayacağım.
Okay, now you've got to be gliding.
Tamam, kaymalısın dostum.
In a magical garden, they sing how they follow the stream to its source gliding over the water.
Sihirli bir bahçede, suyun üstünden sekip nehrin kaynağına gidişlerinin şarkısını söylüyorlar.
When you're hang gliding, you feel like you're part of the sky.
Yamaç paraşütü yaparken gökyüzünün bir parçasıymış gibi hissedersiniz kendinizi.
- We could go hang-gliding.
- Uçuş yapmaya gidebiliriz.
- I've never been hang-gliding.
- Daha önce hiç uçmadım.
just gliding.
İçeride durumlar nasıl gidiyor?
"A public service message from the National... " Hang Gliding Club President's Memorial Foundation.
" Ulusal Yelken Kanat Kulüp Başkanlığı Anma Vakfı'ndan halk hizmeti iletisi...
" Hang gliding is a fun sport...
" Yelken Kanat eğlenceli bir spordur...
" The National Hang Gliding Club President's...
" Ulusal Yelken Kanat Kulüp Başkanlığı...
Anyway, what I like is gliding where the wind takes me to
"Anyway, what I like is gliding where the wind takes me to"
We'll be gliding again Stepping, striding as fine as you please
Yeniden kayacağız Adımlar atacağız, dilediğimiz kadar ortalıkta dolaşacağız...
It is the master's hand gliding over the page, but it is the prince's spirit guiding his hand.
Sayfanın üstünde kayan şeyhinin eli, fakat onun elini yönlendiren Emir'in ruhu.
And watch the way it controls the shape of the wing in gliding.
Süzülürken kanadının şeklini nasıl kontrol ettiğine bakın.
Controlled gliding has, in fact, evolved many times over.
Kontrollü süzülme yeteneği, aslında birçok kez üst üste evrim geçirmiştir.
In a kingdom by the sea, along clear gulfs, and plump waves to stop the waves, and flying fish, gliding like gulls, and plankton to your heart's content, and red salmon leaping from the heavens, the sour jellyfish and purple seaweed, and the winter's kelp..
Deniz kenarındaki bir krallıktayım boylu boyunca açık körfezlerin olduğu ve dalgaları durduran tıknaz dalgaların olduğu ve süzülen martılar gibi uçan balıkların ve kalbini dolduran planktonların ve kıpkızıl somon balıkların, cennetten fırlayan ; deniz anaları ve mor deniz yosunları ve de kışın kayaların yosun tuttuğu.
You know, haven't you ever watched a bird gliding on the wind - and wished you could do it?
Hiç kuşları izleyip onlar gibi olmak istediğin olmadı mı?
This is the woman that was gliding with Petra the other day.
Bu geçen gün Petra ile uçuş yapan kadın.
Hang gliding.
Haydi ama!
~ Gliding'cross thewestern sky ~
¢ İ Batıya doğru gökyüzünde süzülüyor ¢ İ
"WE DANCED LIKE SPARROWS AROUND THE FLAME OF EACH OTHER, " FLUTTERING AND GLIDING ON THE CURRENTS OF OUR EMOTIONS.
Karşılıklı duygularımızın ateş çemberinde serçeler gibi dans ettik.
They are... in mid-air on what appears to be a crude gliding apparatus.
Onlar... biraz yukardalar. derme çatma bir aygıtla süzülüyor gibi görünüyorlar.
You've been gliding from conversation to conversation with complete confidence and ease this time.
Pacey, bu kız bir bakıcı. Ve korktuğun için iyi vicdanım sayesinde bunu mahvetmene izin veremem.
There it is, Noble Mistress gliding at the bottom of the river.
İşte orda soylu hanımım, suyun dibinden yüzüyor.
I've gone hand gliding, I've gone skydiving, I like a little bit of risk...
Yamaç paraşütü yaptım, serbest düşüş, Biraz risk hoşuma gider...
Pelicans also save some 20 % of their energy by mixing flapping with gliding.
Pelikanlar aynı zamanda toplu olarak kanat çırptıklarında % 20 enerji tasarruf ederler.
Think about gliding.
Süzüldüğünü düşün.
I don't know why hang-gliding is even considered a sport.
Delta-kanat ile uçmanın neden yasal bir spor olduğunu anlamıyorum.
Beneath its glassy surface a world of gliding monsters.
Bu cam gibi denizin aşağısı canavarlarla dolu bir dünya.
Gay kid joins losing high-school football team overcomes adversity, battles antiquated stereotypes and becomes the star. lf you mess with that story, you're gliding the lily.
Eş cinsel çocuk, sürekli kaybeden lise futbol takımına katılır zorlukların üstesinden gelir, demode klişelerle savaşır ve sonunda, yıldız olur. Eğer bu hikayeyi batırırsan, olayı allayıp pullamış olacaksın Dawson.
Gliding in from the coast, a magnificent pterosaur, Quetzalcoatlus, is hunting for food.
Kıyıda süzülmekte olan, güçlü bir pterosaur, Quetzalcoatlus, avlanmakta.
To reach the other side, he'll need all his gliding skills to exploit air currents that form over waves.
Diğer tarafa ulaşmak için, tüm süzülme yeteneğine ihtiyacı olacak dalgaların üzerinde oluşan hava akımlarını sömürmek için.
Gliding.
Süzülüyorum.
Keep gliding- -
Süzülmeye devam...
I'm gliding here!
Burada süzülüyorum!
And I was a sad thing to see it in the house... gliding around like a clumsy, laughable old ghost.
Ve ben evde görülecek üzücü bir şeydim... Etrafta komik, beceriksiz yaşlı bir hayalet gibi süzülüyordum.
Couple of years ago, some buddies and I went hang gliding off these cliffs in New Zealand.
Birkaç yıl önce birkaç kişiyle Yeni Zelanda kayalıklarında... yamaç paraşütü yapmaya gitmiştim.
His solar boat is gliding down the celestial river and reaches the netherworld at evening. It moves through the portal... to the kingdom of shadow.
Kayığının içinde, ilahi bir ırmak üstünde süzülüyor ve Yeraltı Dünyası'na, yani Gölgeler Kırallığı'na ulaşıyor.
the practice of sports such as tennis football running cycling swimming flying floating riding gliding conating camogie skating tennis of all kinds dying flying sports of all sorts autumn summer winter winter tennis of all kinds hockey of all sorts penicillin and succedanea in a word I resume
teniste futbolda bisiklette yüzmede havacılıkta yürüyüşte binicilikte düşüncede hokeyde buz pateninde asfalt pateninde teniste havacılıkta sporlarda ilkbahar yaz kış kış sporlarında tüm hokey türlerinde penisilin ve muadillerinde yani toparlayacak olursak aynı zamanda buna koşut olarak bilinmeyen nedenlerle insanoğlu küçülmektedir tenise rağmen
♪ Sliding down and gliding down ♪
Evet, belli ki sondalamış.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]