Gloom translate Turkish
312 parallel translation
~ Two in the gloom ~
# İki yarin #
- One does feel the gloom, sir.
- Herkese öyle geliyor efendim.
Lead, kindly light Amid the encircling gloom
Sarsın aydınlık Bu karanlığın etrafını
I thought you said "gloom."
"Kasvetli" demiştiniz.
Nothing will stop me this time, neither snow nor rain nor heat nor gloom of night.
Bu sefer hiçbir şey beni durduramaz. Ne kar, ne yağmur, ne sıcak, ne de kasvetli bir gece!
"And see only distress and darkness and fearful gloom... and they will be thrust into utter darkness."
"Ne var ki büyük ızdıraplar ve korkunç elemle zifiri karanlıklara gömülmüş olacaklar."
Through the warm summer gloom, they grope in darkness toward the light of you.
Çünkü bu karanlıkta sizi el yordamıyla buluyorlar.
It is my voice, mine, my own that makes you tremble there in the green gloom, above me, for you do tremble as a blossom among the leaves, you tremble, and I can feel all the way down along this jasmine branch
Titredin! Sebebi bu sözler mi? Bir yaprak gibi, yaprakların arasındaki bir çiçek gibi titriyorsun,..
Arched over me a dismal gloom
Beni kasvetle sardı
" awful is the gloom beneath her like the pathway down to hell.
"... içindeki keder ise korkunç, cehenneme giden bir yol gibi.
Lord, I almost trod on them in the gloom
Rabbim, karanlıkta neredeyse Onların üzerine basıyordum
A vague shadow approached slowly through the gloom.
Belirsiz bir gölge yaklaşıyordu yavaşça alacakaranlıkta.
There was Xerxes sitting upon a throne, his face in gloom, listening to the cries of burning men.
Xerxes bir tahtta oturuyordu, suratında hüzünlü bir ifade vardı ve yanan adamlarının çığlıklarını dinliyordu.
" And conquered her scruples and gloom
" Ve yendim çekingenliğini, sildim sıkıntılarını
In this darkest hour, in the gloom of night... ... we must not despair.
Bu karanlık anda, gecenin zifiri karanlığında umutsuzluğa kapılmamalıyız.
I'd be a kilometer across. I'd be living most of my days in the gloom beyond Saturn, orbiting the sun.
Bir kilometre genişliğinde olur günlerimin çoğunu, Satürn'ün ötesindeki karanlıkta Güneş'in çevresindeki yörüngemde geçiriyor olurdum.
- You know my partner, Joe Gloom?
- Ortağım Joe Gloom'u tanıyor musun?
Night in her gloom with the owl.
Yanı başında bir baykuşla hüzünlü "Gece".
" A spirit of nostalgia prevails, yet we see none of the ugliness or sadness, none of the gloom or cruelty of this crushed childhood.
" Eserlerinde nostaljik bir hava baskın olmasına rağmen çocukluğunda yaşadığı üzüntü ve çirkinliklere ya da kasvete ve kötülüklere yer vermez.
A joke a day keeps the gloom away!
Günde bir şaka, dağıtır sıkıntıyı!
Stop spreading gloom.
Kasvet yaymayı kes!
And a way to shed some light on the gloom, Mr. Spock.
Bu kasvete biraz ışık gerek, Mr. Spock.
- Honey, don't be so Miss Doom and Gloom.
- Tatlım, bu kadar karamsar olmasana!
Now, we have just passed through the month of November, usually a month of fogs and gloom, but, on the whole, a month I've liked a good deal better than some other months we've seen during the course of this present unpleasantness.
Daha yeni Kasım'ı atlatmıştık, normalde kasvet ve sis dolu bir ay, ama bütün olarak baktığımızda, bizim için, geçirdiğimiz bir çok aydan daha iyi sonuçlanmıştı, hele ki süregelen umutsuz durumu göz önünde bulundurursak...
When I could tell them that we were even more confident than we had been the previous night that the fine, or improved, quieter interlude would indeed come along, the joy on the faces of the supreme commander and his commanders after the deep gloom of the preceding days, was a marvel to behold.
Onlara, bir önceki geceye göre bu fasılanın daha belirgin ve iyileşmiş bir vaziyet aldığını söyleyebileceğimize artık daha çok emin olduğumuzu ifade ettiğimde o kasvetli günlerin ardından başkomutanın ve diğerlerinin yüzlerindeki sevinç görülmeye değerdi.
- Your gloom is magnificent.
- Karamsarlığın muhteşem.
And the sun will chase the gloom, The night's dark will be broken...
Ve güneş karanlığı takip edecek, gecenin karanlığı kırılacak.
When I think of them In that sad little room lt chases away My workaday gloom
Onları hatırlayınca Bu kasvetli odada Ne bir dert kalıyor Ne de ufak bir tasa
When I think of them In that sad little room lt chases away My workaday gloom
Onları düşününce Bu kederli yerde Ne bir derdim kalıyor Ne de ufak bir tasa
. Why the gloom?
Neden böyle üzgünsün?
And nothing shall after me remain... save that song, save the shimmering shadow on the wall... a passing dream... save a wooden coffin... awash in the gloom of dusk.
Benden sonra hiçbir şey kalmayacak geriye bu şarkıyı muhafaza et, duvardaki yanardöner gölgeyi muhafaza et geçici bir hayal... tahta bir tabutu muhafaza et alaca karanlığın kasvetinde salınan.
Then the gloom started to come down.
Sonra ortalık kasvetlendi.
- Gloom?
- Kasvet?
- Well, no not gloom.
- Şey, hayır, kasvet değil.
But Kepler's ecstasy of discovery soon crumbled into gloom.
Fakat Kepler'in keşif sevinci, yerini derin bir hayalkırıklığına bıraktı.
Lots of candles... to chase away... the gloom from the church... and light it up.
Bir sürü şamdan... kiliseden karanlığı kovmak...
"Neither snow, nor rain, nor heat, nor gloom of night..."
"Ne kar, ne yağmur, ne sıcak, nede gecenin karanlığı..."
[Michael] In other words, neither rain, nor snow, nor gloom of night... will stay you from your appointed rounds.
Diğer bir deyişle, ne yağmur ne de kar, ne de gecenin kör karanlığı, seni yolundan alıkoyamaz.
Well, that's cast rather a gloom over the evening, hasn't it?
Birden üstümüze bir karanlık çöktü, değil mi?
There is enough doom and gloom in the air already.
Havada yeterince ölüm ve kasvet var.
If you want to reach your goal, you must heal yourself - of sickness, poverty, misery and gloom.
Amacına ulaşmak istiyorsan kendini yoksulluk, sefalet ve kasvetli hastalıklarından arındırmalısın.
This doom and gloom and...
Bu keder, kasvet.
* For nastiness and gloom *
Pislik ve kasvet için de.
" Poor Seymour pushed a broom Nothing in his news but gloom and doom
" Zavallı Seymour düğmeye bastı Onun için karanlık ve yıkım başladı
What a well of gloom is the night!
Ne çok kasvetlidir gece
There are the lights, of course... that lift us out of winter's cold and gloom.
Bizi kışın soğuğundan ve kasvetinden kurtarmak için her yere ışıklar yerleştirilecek.
" A spirit of nostalgia prevails, yet we see none of the ugliness or sadness, none of the gloom or cruelty of this crushed childhood.
" Eserlerinde nostaljik bir hava baskın olmasına rağmen, çocukluğunda yaşadığı üzüntü ve çirkinliklere ya da kasvete ve kötülüklere yer vermez.
No cares, no worries there no troubles and no gloom
Kaygı yok orada, endişe yok, dert yok, tasa yok.
No more doom and gloom
"No more doom and gloom"
Why all the gloom?
Neden böyle loş?
The gloom was hiding my foes.
İskele karanlıkta kaldı.