Go ahead and do it translate Turkish
183 parallel translation
- I know I have. Well, why don't you go ahead and do it?
O zaman neden gidip yapmıyorsun?
If there's anything special you want to do, you can feel free to go ahead and do it...
İstediğin özel bir şey varsa, gidip yapmak için kendini özgür hisset ve onu yap...
- Why didn't you go ahead and do it?
- Neden devam edip olmadın?
You just go ahead and do it.
Haydi yap.
- Go ahead and do it.
- Durma yap.
Well, if you're really gonna go ahead and do it, do you think you could leave me your record player?
Bunu gerçekten yapacaksan, pikabını bana bırakır mısın?
You told me to go ahead and do it, so I did it.
Devam et yap dedin, ben de yaptım.
Go ahead and do it.
Devam et, yap şunu.
Go ahead and do it.
Devam et ve yap şunu.
Go ahead and do it.
Devam et bakalım.
- Why not? Go ahead and do it.
- Hadi söyle.
Go ahead and do it, Franz.
Devam et Franz.
Why not just go ahead and do it?
Neden gidip yapmıyorsun?
Go ahead and do it.
Aklindan bile geçirme.
No, go ahead and do it. I deserve to die!
Hayır devam et ve ateş et. Ölmeyi hakediyorum..
Go ahead and do it, Marlboro.
Hadi öldür, Marlboro.
If this were a life-threatening condition that required surgical intervention, I'd go ahead and do it.
Ameliyat gerektiren hayati bir durum olsa yaparım.
But just go ahead and do it, and hurry up because I'm freezing.
Peki. Ama sadece devam et ve yap şunu, ve acele et çünkü donuyorum.
So go ahead and do it.
Devam et, öldür.
Well, go ahead and do it.
Hadi, durma! Yap bakalım.
Is there anyone you hate enough to want dead, and if somebody said they'd kill that person... and the crime wouldn't be discovered, would you let them go ahead and do it?
Ölmesini isteyecek kadar nefret ettiğin biri var mı? Birinin onu öldüreceğini ve yakalanmayacağını bilsen bunu yapmasına göz yumar mıydın?
Just go ahead and do it.
Durmasana vur beni.
Go ahead and do it like you always do.
Bunu neden şimdi yapmıyorsun, her zaman yaptığın gibi?
Go ahead and do it.
Yap şunu.
You should go ahead and do it.
Devam edip, yapmalısın.
Well, I'm gonna draw against you, Chick, so you better just go ahead and do it.
Ben sana karşı deneyeceğim, Chick. Yap şunu.
So I said, go ahead and do it.
Bence hiç durma, bitir şu işi.
I told you I didn't want to be setup, but you had to go ahead and do it anyway, huh?
Bir buluşma istemiyorum demiştim ama sen yine de bildiğini okumak zorundasın değil mi?
Go ahead and do it.
Durma, yap şunu.
Go ahead and do it. developed and manufactured...
Zeiss tarafından NASA icin tasarlanmıs...
Go ahead and do it, cowards.
Devam et ve yap şunu. Korkaklar.
Yeah, so go ahead and do it.
Hiç durma aç.
I think you should go ahead and do it.
Bence gidip yapmalısın.
If that's all you care about, then just go ahead and do it with someone else.
Eğer tek istediğin oysa, gidip başka birisiyle yap.
Go ahead and see what good it'll do ya.
İşe yarayacak mı, deneyin de görün.
You wanna hang me for that, General, you go right ahead...'cause I'd do it all over again... and I'd be glad.
Onun için beni asmak istiyorsan General, haklısın... çünkü ben onu herzaman yapardım... ve memnun olurdum.
"Wexler. you go ahead and kill anybody you want to. it's a free country. If you do it with hate in your heart you'll end up with nothing but an upset stomach."
"Wexler, istediğin herkesi öldürmeye devam et, burası özgür bir ülke Bunu kalbindeki nefret ile yapıyorsan Midenin bozulması dışında hiçbirşey seni durduramaz."
If you think you can do it, go ahead and try.
Öldürebileceğini düşünüyorsan, öldür.
You go right ahead and do it.
Bence kesinlikle öyle yapın.
That's different. Go ahead and take property. If you like and you know it, you'll do a better job.
Tamam, sen mülkiyet'i al... eğer seviyorsan ve biliyorsan iyi iş çıkarırsın... ben başka bir şeyi özetleyebilirim.
So I hold him in my arms and say, "Go ahead and cry. It'll do you good."
Sonra O'na dedim ki " Devam et ağla.
Go ahead, do it and then I'll give you the buck.
Haydi, yap şunu, sonra sana bir dolar vereceğim.
You wouldn't let go, and it got you shit.! Go ahead, Katie... try to save him like you couldn't do before.
İşin peşini bırakmadınız, ispat etmeyi denemekten vazgeçmediniz!
Why don't you go ahead and do whatever it is that you do...
Neden kafana göre takılıp istediğini yapmıyorsun?
So he decided to wear this business suit... and I discussed it with him, and I said, "You know, Glenn... I'm not sure the public will understand what you're trying to convey... but if you want to do it, go ahead," which he did.
İş elbisesini giymeye karar verdiğinde ona "Glen, halkın aksettirmeye çalıştığın şeyi anlatacağını sanmıyorum ama madem öyle istiyorsun, giy" dedim.
Y'all wanna subpoena me then you go right ahead and do it.
Beni mahkemeye mi çağırıyorsunuz? Hadi, istediğiniz kadar çağırın.
Okay £ ¬ you go ahead and try to do it all.
Tamam sen hepsini yapmaya çalışmaya devam et.
Go ahead and do your best job you can here, Doctor, as long as it doesn't conflict with our rules. Hey! Come over here!
- Hey!
It's just we're putting new cover sheets... on all the T.P.S. Reports before they go out now... so if you could go ahead and try to remember... to do that from now on, that'd be great.
Sadece unutma ki gönderilmeden evvel tüm T.P.S. Raporlarının... üst kısmına yeni sayfalardan koyuyoruz... yani şu andan itibaren buna dikkat edersen... bu harika olur.
So whatever you gonna do, you might as well go ahead and make it quick.
Ne yapacaksan, hızlıca yap bitsin.
And what? Go ahead, do it.
Devam et, yap hadi.