English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Gobbling

Gobbling translate Turkish

94 parallel translation
Gobbling away like an old pig.
Domuz gibi tıkınıyordu.
Gobbling up sashimi with that big painted mouth... I was shocked.
O kocaman makyajlı ağzıyla saşimiyi silip süpürdüğünü görünce hayretler içerisinde kaldım.
Accumulating wealth and gobbling up the little fellow, like this morning when you snatched the Acme Lumber Company from some poor little Joe who spent his lifetime building it up.
Varlığını arttırmak ve küçük balıkları yutmak. Bu sabah Acme Kereste Şirketi'ni orayı kurmak için hayatını veren zavallı bir adamdan alman gibi.
The bluecoats ain't satisfied... with gobbling up all the land east of Mississippi.
Mavi üniformalilara... Mississippi'nin dogusunu yiyip bitirdikleri yetmemiº.
They made gobbling noises with their mouths stuffing their fists into their mouths and making gobbling noises with frightful grins.
Yumruklarını ağızlarına sokup gürültülü sesler çıkartıyorlar korkunç sırıtışlarla gürültü yapıyorlardı.
As if they had torn or cut parts of him away with their hands or with knives or those jagged tin cans they made music with as if they'd torn bits of him away and stuffed them in their own gobbling mouths!
Sanki onu koparmış, kesmiş elleriyle parçalara ayırmışlar bıçaklarıyla ya da müzik çaldıkları çentikli teneke kutularıyla sanki onu parçalara ayırmış ve o parçaları gürültücü ağızlarına doldurmuşlardı!
This is where they spread germs, disease, and infection... gobbling obscene fruits and vegetables... all in the name of health.
Burası onların mikropları, hastalıkları ve enfeksiyonları dağıttıkları yer... açık seçik meyveleri ve sebzeleri sağlık adı altında... yedikleri yer.
It won't be worse than the bile I'm gobbling since this morning!
Evet ama benim sabah ki yuttuğumdan daha kötü olabilirmi sence.
With Dolman gobbling up your silver as fast as you can mine it the McGowan empire won't last too long.
Dolman senin gümüşünü bu kadar hızlı tüketirken McGowan imparatorluğu, daha fazla devam edemez.
In two days after I die they'll start gobbling up someone else.
Ben öldükten iki gün sonra başka birini midelerine indirmeye başlayacaklar.
You know, Frank, those men are gobbling up the whole state.
Biliyorsun Frank o adamlar tüm eyaleti silip süpürmek istiyor.
That's what comes of gobbling.
Hızlı yemenin sonucu.
You're just gobbling it down tonight, aren't you, Setsuko?
Bu gece çabuk yiyip bitireceksin, değil mi Setsuko?
The alien persona is getting stronger and gobbling up what is left of the weaker ego, the Data we know.
Yabancı kişilik gittikçe güçlenerek... daha zayıf olanı, yani bizim tanıdığımız Data'yı yiyip bitiriyor.
What I do not want, and absolutely will not have, is some chauffeur sitting in my kitchen, gobbling up my food, using my phone.
Benim istemediğim ve kesinlikle kabul etmeyeceğim şey bir şoförün mutfağımda oturması, yemeğimi yemesi ve telefonumu kullanması.
Someone's really gobbling up the juice, sir.
Birileri gerçekten enerjiyi emiyor, efendim.
Something's gobbling'up the T... cells.
Hızla T hücrelerini yutan... bir şey.
- Something's gobbling'up those T... cells.
- T hücrelerini hızla yutan bir şey...
We monorail conductors are a crazy breed... half in love with death, gobbling up danger like ordinary men eat peanuts.
Biz kondüktörler çılgın tipleriz ölüme yarı aşık, sıradan erkeklerin fıstığı yediği gibi tehlikeyi yalayıp yutan tipleriz.
But he was Saturn, gobbling up his children.
Ama o Satürn'dü ve çocuklarını yutuyordu.
The gobbling of reluctant turkeys?
İsteksiz hindilerin çıkardığı sesleri?
Cheap meat! Ooh, this one's open. [Gobbling]
Bu açıkmış.
It's gobbling up all the satellites in the galaxy.
Galaksideki tüm iletişim uydularını yutuyor.
[Turkeys Gobbling ] [ Sighs] Okay. Cut the fence.
Çiti kes.
- Oh! - [Gobbling]
- Oh!
Gobbling like a turkey hen.
Dişi hindi gibi ciyaklıyor.
Gobbling.
- Glu glu glu.
Hey, you two quit gobbling, you hear me? Or you will never see ice cream again for the rest of your life!
Glu glu yapmayın, yoksa hayatınızın sonuna dek dondurma göremezsiniz!
Someone as broke as you wouldn't be gobbling that bread if you had a few million U.S. dollars somewhere.
Senin gibi bir züğürdün 1 milyon doları olsa, o ekmeğe öyle saldırmaz.
My little strawberry how could he possibly resist gobbling you up?
Benim küçük çileğim seni iştahla yemeye nasıl karşı koyabilir?
Gobbling our guests food like pigs!
Misafirlerimizin yemeklerini domuzlar gibi yediler.
I was gobbling it down, letting it run all over my chin because I was hungry.
Şuursuzca yalıyordum onu aç olduğum için çeneme falan bulaşmıştı.
I'm enjoying the fact that I really know how to advise you... and the miracle that you are so deeply disoriented... that you are gobbling up everything I say.
Sana ne öğüt vereceğimi gerçekten biliyor olmamdan... ve mucizevi bir şekilde senin dediğim her şeyi kabul edecek kadar... ne yapacağını şaşırmış olmandan keyif alıyorum.
She's got my Joe gobbling heart pills.
Benim Joe onun yüzünden kalp ilacı alıyor.
Your husband's gobbling heart pills because he's had a 50-year love affair with ham.
Kocan kalp ilacı alıyor çünkü domuz pastırmasıyla 50 yıllık bir aşk ilişkisi var.
But toot was gobbling it up like a calnack beast
Ama toot sanki bir koca bir canavar gibi hepsini yutuyordu.
- Those kids are just gobbling up my crispy bars.
- Ufaklıklar çörekleri kapışıyorlar.
Gobbling up all the naughty guys.
Diğerleri gibi gulu gulu yapıyorsun.
Look at me, gobbling as usual, and you eating like a bird as always! GIDE0N :
Ben yine yemekleri götürüyorum sense kuş kadar yiyorsun.
Right now, they're gobbling up territory, taking home every scientist they can steal.
Şu anda, topraklarını genişletiyorlar, çalabildikleri bütün bilim adamlarını ülkelerine yığıyorlar.
After gobbling 3 bowls of rice for breakfast
Kahvaltıda üç kase pirinci mideye indirdikten sonra. Aramanı istedi.
Sagi, Azul... ( AZUL GOBBLING )
Sagi, Azul...
The newspapers paint the workers as Bolshevik rapists, which galvanizes the girls'worrisome fathers into a frenzy of paranoia and sets the nuns, those ever-opiating nuns, foolish as the turkeys they raise, puffing up into a gobbling panic.
Gazeteler işçileri tecavüzcü Bolşevikler olarak resmettiler bu da kızların endişeli babalarında paranoyaya neden oldu ve sürekli afyon çeken, yetiştirdikleri hindiler kadar budala olan rahibeler panikten hindiler gibi koşuşturdular.
You have the power to turn any hot chick out there any hot chick, into a knob-gobbling, lance-waxing flesh monger and you're out there plowing the back 40 with Reba.
İstediğin her seksi kızı, herhangi bir seksi kızı alıp yatakta diş bileyen bir erkek canavarına dönüştürebilirsin ama sen gidip Reba ile tepiniyorsun.
Oh Kyle, you are gobbling those balls, aren't you?
Oh, Kyle. Taşaklarımı yalayıp yuttun.
Gobbling gizzards makes muscles.
Taşlık yemek kas yapar.
You're just gobbling it down tonight, aren't you, Setsuko?
Bu gece cabuk yiyip bitireceksin, degil mi Setsuko?
Local fan favorite Speed Racer is gobbling up this track.
Halkın sevgilisi Speed Racer pisti silip süpürüyor.
Can't be off gobbling'!
Bu kadar kolay mı be?
[All Gobbling, Gulping] - Pass the chutney.
- Acılı Hint turşusunu yemeyin.
They're gobbling.
- Hindi gibi ses çıkarıyorlar.
gobble 102

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]