English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / God willing

God willing translate Turkish

608 parallel translation
God willing, we'll be back in two hours.
Umarım, iki saat içinde döneriz.
I have a boat and I'll take you to England, God willing.
Teknem var ve seni İngiltere'ye götürürüm. Tanrı'nın izniyle.
God willing.
Tanrı'nın izniyle.
And god willing we'll live to see that day, Watson.
Ve Tanrı istiyor o günü görmek için yaşayacağız, Watson.
God willing.
Umarım olur.
God willing, we'll sell them all.
Tanrı izin verir de hepsini satarız.
God willing, as soon as I can,
Tanrı'nın iyi niyeti olarak, en kısa zamanda paranı ben vereceğim ki ;
God willing, we'll still be able to enjoy a few joyous days.
Tanrı'nın izniyle, bir kaç neşeli günün tadını çıkarıyor olacağız.
And what so poor a man as Hamlet is may do to express his love and friending to you, God willing, shall not lack.
Buna karşılık ben, zavallı bir insan olan Hamlet, Tanrı'nın da rızasıyla, bütün sevgimi, bütün dostluğumu eksik etmeyeceğim sizden.
If we continue on, we should each the port of Nantes, God willing.
eğer nehir kıyısından devam edersek tanrının izniyle nantes limanına varırız.
Maybe he will now, God willing.
Belki birazdan kırar. Tanrı isterse tabii.
God willing, that desire will be fulfilled this morning.
Tanrı izin verirse bu sabah bu istek yerine getirilecek.
We'll meet again, God willing, in a week's time in the Poor House in the name of Jesus.
Tanrı isterse bir haftaya kadar tekrar buluşacağız Fakirlerin evinde İsa adına.
And God willing, you all are going to be... little uncles and aunts in the springtime! - Hurray!
İnşallah baharda, hepiniz birer küçük dayı ve teyze olacaksınız.!
But one day, in a week, a month, a year on that day when, God willing, we all return to our homes again you're going to feel very proud of what you've achieved here in the face of great adversity.
Ama bir gün ; bir hafta, bir ay, bir yıl sonra olsun o gün geldiğinde, inşallah, hepimiz evlerimize döneceğiz işte o zaman, burada büyük zorluklarla başardığınız bu işten hepiniz gurur duyacaksınız.
Some day, God willing, you may wanna be president.
Bir gün, Tanrı bilir, başkan bile olabilirsin.
God willing!
Umarım!
- God willing.
- Keşke.
- God willing.
- Tanrı isterse.
God willing.
Tanrı'nın rızasıyla...
God willing!
Tanrı'nın rızasıyla mı?
God willing.
Tanrı kısmet ederse.
God willing, my Geinrikht also
Umarım, benim Geinrikht'im de.
Now, God willing, we can bring an end to this so-called war.
İnşallah, sözde bu savaşa bir son verebiliriz.
God willing, we'll get both feet in the door by then.
Tanri isterse o zamana kadar kapidan geçmis oluruz.
God willing.
Allah'ın izniyle.
God willing, midday.
Allah'ın izniyle öğleyin.
well, God willing, we'II do what we came here to do.
Tanrı izin verirse, görevimizi yerine getireceğiz.
He will live, God willing.
Tanrı'nın izniyle o yaşayacak.
God willing, I shall be in Paradise.
Tanrının izniyle cennette olacağım.
God willing and the Holy Virgin too!
Tanrı ve Meryem Ana'mızın rızasıyla!
God willing.
Tanrının yardımıyla.
God willing we'll drive the sheep back in the autumn
Umarım... Sonbaharda koyunları geri getiririz.
By tomorrow, God willing, the señora will be safe.
Yarından itibaren, Tanrı'nın izniyle, hanımefendi güvende olacak.
God willing, there'd be more.
İnşallah daha da sürecek.
God willing, and the river don't rise.
İnşallah, ve nehir yükselmezse.
God willing.
İnşallah.
God willing, we will hold out, Minister.
Tanrı'nın izniyle, dayanacağız, Bakanım.
If we pass this way again, God willing, I will sell her back to you.
Tanrı'nın izniyle yolumuz yine buraya düşerse, onu size satarım.
He was as strange a thing as ever I saw or ever I hope to see, God willing.
Görüp görebileceğim en tuhaf bir şeydi.
- God willing, Sire.
- Tanrı isterse, majeste.
God willing, the squire will find the murderer soon.
Tanrı'nın izniyle Beyim yakında katili bulur.
- On the 21st, God willing.
- 21'inde. Bir aksilik çıkmazsa.
God willing, sometime in this life or afterwards... I may yet stand in your light and declare myself.
Kısmetse, bu hayatta bir ara veya bilahare ışığının karşısında durup kendimi ifade edebilirim.
And if she's beautiful, God willing, I bet she meets him at the prison gate.
Ve eğer kız bir de güzelse bahse girerim, onu hapishane kapısında bekleyecektir.
We shall see the better side of this, God willing.
Tanrının izniyle buradan kurtulacağız.
If God is willing
- Tanrı izin verirse.
I hereby solemnly swear that I am duly sworn in as a deputy in the case of the murder of Larry Kinkaid and am willing to abide by the decisions of the majority, so help me God.
Larry Kinkaid'in öldürülmesi olayında bana verilen yetkileri layıkıyla kullanacağıma ve çoğunluğun kararına uyacağıma, tanrının huzurunda yemin ederim.
When I leave this island, God willing,
Tanrının izniyle buradan bir gün gidersem, tek bir istikamete dönmeye yemin ettim.
He's cured many rich people, but at God's willing money worth nothing....... rich people also die, rich people also die.
* Tanrı'nın da izniyle, tedavi eder zengin insanları. * * Bazen para bir işe yaramaz. * * Zenginler de bir gün daha göremez. *
- And yet I'm willing to bet... - God, I've drunk so much!
- Tanrım, çok içtim!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]