English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Gofer

Gofer translate Turkish

55 parallel translation
I'm a gofer.
Ayak işi yapıyorum.
Make thee an ark of gopher wood.
Kendine gofer ağacından bir gemi yap.
I was what they call a gofer.
Getir götür işine bakanlarla meslektaştım.
- What is "gofer"?
Getir götür nedir?
This gofer is starving.
Zavallı Henry açlıktan ölüyor.
Can't the chintzy OWI afford a gofer?
Cimri SİD, odacı tutmuyor.
You're the gofer.
Sen de onun adamısın.
I've played gofer for 7 capital murder cases I've witnessed 2 executions.
Yedi tane taammüden cinayet davasında ayak işlerine baktım... iki infaz gördüm. Amerikan Sivil Hakları Birliği'ne raporlar yazdım.
Hey, I'm notyour gofer.
Hey, ben postacın değilim.
Could you keep the gofer quiet?
Şu kemirgeni susturur muşun lütfen?
I'm gonna place your little gofer under arrest.
Küçük çırağını tutukluyorum.
You know, a gofer.
Ayak işleri işte.
Tell me, is Aoki your gofer?
Söylesene, Aoki senin ayakçın mı?
That's why you'll always be a gofer
Bu yüzden hep ayak işi yapacaksın.
You chicken shit... - You're Kujo's gofer, right?
Seni ezik şey... Sen Kujo'nun ayakçısı değil misin?
- lt designates you as my gofer.
- Seni sincabım olarak atıyorum.
We'll send a gofer until he gets back.
O dönene kadar bir odacı göndeririz.
I'm a gofer at Sotheby's.
Sothebys'de çalışıyorum.
His exact words were, "No fucking way, I'm not your fucking gofer any more."
Sanırım tam olarak şöyle dedi : "İmkanı yok. Artık hizmetliniz değilim."
Your gofer? !
Ayakçın mı?
I get treated like a glorified gofer.
Ama sıradan bir yardımcı gibiyim.
I got a 20-year-old gofer at Liaison Messenger Service practically has your number on his speed-dial.
Numaranı hızlı aramasına kaydeden bir ulak tanıyorum.
Stu, you're a gofer.
Stu, sen alt düzey çalışansın.
- Just a gofer, is you?
- Ayak işlerini mi yaptırıyorlar?
The kid- - he's like a gofer for the quartet.
Çocuk bizim için hizmetçi gibi.
It's just a lame gofer job like I used to do for you.
Sıkıcı fotoğrafçılık işi. Senin için yaptığım gibi.
I was a gofer, man.
Ben getir götür işlerine bakardım.
Now, I took that lousy job in that, that real estate office, I was practically a fucking gofer, and I'm pulling down six figures now. I'm smart.
Şu, şu emlak bürosundaki berbat işe girdim, bütün ayak işlerini ben yapıyordum ama şimdi yılda 100,000 $ civarında kazanıyorum.
I guess "personal gofer" falls under the umbrella of maid of honor.
Sanırım baş nedimelik, kişisel kuryeliğin gölgesi altında kaldı.
Chin up, little gofer.
Gülümse biraz, minik hizmetçi.
According to Christina Dodd, Mario Vega was more than just a gofer for the hotel guests.
Christina Dodd'a göre, Mario Vega otel misafirliği için sadece ayak işlerine bakan biri değilmiş.
Jimmy the Gofer, la cortina.
Kapıcı Jimmy, perde.
And finally, Sean Kennedy, glorified gofer.
Son olarak, Sean Kennedy, ayak işlerini yapar.
You're dealing with a grown man who thinks like a gofer.
Sen tarla sincabı gibi düşünen yetişkin bir adamla uğaşıyorsun.
I would rather not get shot because someone spotted you as an embassy gofer.
Biri elçilik hizmetlisi olduğunu anladığı için vurulmamayı tercih ederim.
Oh, he's just my gofer.
O benim ayakçım.
Hey gofer, cat get your tongue?
Hey çırak, dilini mi yuttun?
So, it's a gofer, really.
Aslında ayak işlerini yapıyorum.
After all, I'm a Peking University graduate. I didn't expect to end up as his gofer.
Pekin Üniversitesi mezunuyum ayak işlerini yapmak için okumadım.
Probably just a company gofer.
Eminim ki getir götür işlerini yapan bir ameledir. Evet, aşağılık.
To be a gofer on a film.
Bir film setinde getir götür işlerine bakarım.
I do not just think of you as just a gofer, but right now, I need you to get me a triple espresso with eight sugars.
Senin sadece bizim ayakçımız olduğunu düşünmüyorum ; ancak tam şu anda bana 8 şekerli 3 kat yoğunluğunda espresso getirmene ihtiyacım var.
Guy's got a freakin'MBA, and he's still a gofer?
Adamın iş ortaklığı doktoraları var ama hâlâ ofis boy mu?
I'm not a gofer.
Getir götür işleri yapan biri değilim.
I think he's a glorified gofer.
Bence ayak işlerine bakıyor.
You wanna be the copy repair guy, office gofer?
Fotokopi makinesi tamircisi ya da ayak işi yapacaksın?
Now I am everyone's gofer.
Şimdi ise herkesin ayak işlerine bakıyorum.
Hey, gofer boy!
Evlat! Gel otur bakalım.
In the end, I would be made into a gofer,
Sonunda onların ayak işlerini yapmak zorunda kaldım.
Okay, the P.A., A.K.A. gofer, said that J-me blew up on the set, stormed off with one of his drivers in a black S.U.V.
Peki, PA yani ayakçı J-me'nin tepesinin attığını ve seti şoförün kullandığı siyah bir ciple terk ettiğini söyledi.
- Gofer?
- Getir götür mü?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]