Goop translate Turkish
106 parallel translation
What do you think I am, a goop?
Neyim ben, aptal mı?
But I look ridiculous with all this goop on my eyes.
Gözümdeki yapışkanla maskaraya döndüm.
And there's some brown goop leaking out the side.
Ve yan tarafta, sızmakta olan kahverengi yoğun bir sıvı var.
Oh, I bet you're using that nasty metal goop out there, right?
Bahse girerim o iğrenç metal temizleyiciden kullanıyorsundur değil mi?
Some damn fool went around telling everyone I love that slimy goop.
Birkaç lanet şapşal bu yapış yapış şeyi sevdiğimi uydurmuş.
How did you get the goop out of the top of the dishwashing liquid?
Bulaşık deterjanı şişesinin tepesini nasıl temizledin?
Lifeless images rendered in colorful goop.
Renkli yağlarla icra edilmiş cansız görüntüler.
You better get out of our way or he'll crush your skull like a bird egg and make all the goop run out.
Yolumuzdan çekilsen iyi edersin. Yoksa kafanı yumurta gibi kırar ve kuş beyninin pekmezini akıtır.
If she doesn't get his goop in 10 minutes, I'm gonna go in there and get it myself.
On dakika içinde alamaza gider ben alırım.
She's really dull, and she gets this gross mascara-goop thing in the corner of her eye!
Gerçekten sıkıcı, ve gözünün kenarında iğrenç maskara delisi şeyi var!
I have issues with commitment, intimacy mascara goop.
Bağlanmayla ilgili sorunlarım var, korku maskara deliliği.
Reindeer salad and hot reindeer soup, all sorts of delicious reindeer goop.
Ren geyiği salatası ve sıcak Ren geyiği çorbası, her çeşit lezzetli Ren geyiği yemekleri. bacaya gider ve tuğlalardan aşağıya bakar... bu yol sadece köylüler içindir. "
My boyfriend, Eddie, scares the goop out of me.
Bazen erkek arkadaşım ödümü patlatır.
I'm tired of this war tired of fighting. I'm tired of this ship of being cold, of eating the same goddamn goop every day.
Bu savaştan yoruldum savaşmaktan, bu gemiden üşümekten ve her gün aynı şeyi yemekten.
It'll make him so young. I'll turn him back into Goop.
Onu Buddy'ye içireceğim, o kadar genç olacak ki, bulamaç haline gelecek.
Well, just, you know, all that goop over there.
Sadece şuradaki yapışkan şeyi diyorum.
And then he made me go to this restaurant while he ate this goop... with weird things in it ; you know ;
Ve restorantta iğrenç şeyler yerken kaçmaya fırsat oldu...
Those crystals are dried-up bug goop.
Bu kristaller böcek salgısıyla kurumuş.
Come on, let's stroll out over to the goop zone.
Hadi bakalım, atölyeye buyurun.
If it didn't bother you, you wouldn't smear that goop all over your scalp 10 billion times a day.
- Öylesin. O yüzden günde 1 0 milyar kez kafana yapışkan şeyler sürüyorsun.
When I re-Solidify, I'm gonna put you in a world of goop.
Hele bir tekrar katılaşayım, doğduğunuza pişman edeceğim sizi.
Magic goop.
Sihirli zamk.
I can't do anything with goop!
- Hayır! Hiçbir şey yapamıyorum!
Hey, what's this goop?
- Bu yapışkan şey de ne?
He's already got a bunch of cellulite. Look at all that goop. It's about affinity.
- Merhaba ahbap.
Got goop.
Yakıldı.
Goop.
Sperm..
This seems like an appropriate moment to discuss human goop.
Kaba olmaktan bahsetmek için çok uygun bir an gibi görünüyor.
Well, I mean is that goop or is that just dirty?
Yani havadan mı yapış yapış, yoksa kirden mi?
It's lost a lot of goop, though.
Garip kanından çok kaybetti gerçi.
This goop coming out of my arm, it's from my power cell.
Kolumdan çıkan bu kıvılcımlar... güç kaynağımdan geliyor.
Oh, wow, so that nasty yellow goop is...?
Oh, vay, yani şu pis yapışkan şey...
I tested the goop. I found traces of cocaine... consistent with the leakage from the gold watch.
Yapışkan maddeyi test ettim ve altın saatin sızıntısını içeren kokain izleri buldum.
If there's bird soup goop on them, we'll know he's our killer.
Kuş yuvası çorbası varsa, katilimiz olduğunu anlayacağız.
They rolled around through the bird's nest soup goop.
Kuş yuvası çorbasının yapışkan maddesinde yuvarlandılar.
What is this red goop?
Şu kırmızı şey ne?
the analysis of the goop you took from the cops frontal lobes?
Polislerin beyin ön lobundan aldığın yapışkan maddenin analizi mi?
The analysis of the goop you took from the cops'frontal lobes?
Polislerin beyin ön lobundan aldığın yapışkan maddenin analizi mi?
The analysis of the goop you took from the cops'frontal lobes?
Polislerin beyin ön lobundan aldığın yapışkan maddenin analizi mi? Tamamdır.
What is that goop on your face?
Yüzündeki o şey de ne?
I secrete sticky goop from my hands. Need some sticky goop?
Ellerimden yapışkan çıkartabilirim, yapışkan bir şeye ihtiyacın olur muydu?
Listen, you're completely covered in grape goop, so that might kind of, uh, tie you to the scene there.
Gırtlağına kadar çamura batmış haldesin, böyle davranman durumu daha da kötüleştirebilir.
If it was stuck in his stomach, that'd explain the green goop that Ducky found in his gut.
Midesinde kaldıysa bağırsaklarındaki yeşilliğin sebebi odur.
- I've got more goop than you.
- Bende daha fazla kabak içi var.
Turns out goop is good for something.
- Tutkal bir işe yarıyormuş.
♫ Bones 5x10 ♫ The Goop on the Girl Original Air Date on December 10, 2009
Çeviren :
The resulting goop gained consciousness, and became an indestructible gelatinous mass.
Bilinç kazanmış yapışkan bir madde ve yok edilemez bir pelte yığını.
- Yeah. The Cylon goop, you said.
- Cylon yapışkanı demiştin.
If this goop sues- - Better yet, sells- - then that's why we Exist, isn't it, to make profits?
Eğer bu hödükler dava açarsa, ya da daha iyisi satarsa bu zaten bizim varoluş sebebimiz, yani kâr etmek demek, değil mi?
We just mix up a batch of goop,
Yapacağımız sadece, yapışkan olan herhangi bir şeyi karıştırmak,
So, what's the goop?
O yapışkan madde ne?