Gps translate Turkish
3,045 parallel translation
Most people don't realize it was created by the department of defense during the Cold War as a weapon.
Çoğu insan, GPS'in bir silah olarak soğuk savaş dönemindeyken savunma bakanlığı tarafından yaratıldığının farkında değil.
It allowed our subs to get an accurate fix on their target before firing off a missile.
GPS, denizaltılarımızın füzelerini ateşlemeden önce hedeflerini kesin olarak tespit etmeye olanak sağlıyordu.
But when the government opened it up to civilian use, they cheaped out.
Ancak devlet, GPS'i sivillerin hizmetine açtığında,... ucuza kaçtılar.
See, they didn't want to spend the cash to encrypt civilian GPS like they did military.
Gördüğünüz gibi, orduda yaptıkları gibi sivil GPS'i şifrelemek için para harcamak istemediler.
Which means that everything gets its data from civilian GPS is vulnerable to be hacked.
Bu da verilerini sivil GPS'ten alan herşeyin savunmasız bir şekilde hacklenebileceği anlamına geliyor.
Ian's tricked the plane's GPS into thinking that they're on course when they're not.
Ian, uçağın GPS'ini aldatarak, doğru rotada olmamalarına rağmen düzgün rotada olduklarını düşünmelerini sağlamış.
Morning in question. GPS in Sergeant Dawson's car has him going from his house to the suit store, and that's him on the way.
Astsubay Dawson'ın arabasındaki GPS evinden elbise mağazasına gittiğini gösteriyor, ve işte kendisi oraya giderken.
GPS.
GPS?
The victim's Mercedes convertible is completely off the grid, and so is his cellphone.
GPS şebekesi kapalı, bu yüzden cep telefonu da.
It turned out the GPS link to "Where's My Pet"
GPS linki haline geldi "Evcil Hayvanım Nerede"
A GPS beacon's accurate to ten feet.
GPS izleme sinyali 3 metre yakınınızda olduğunu gösteriyor.
GPS beacon's down.
GPS izleme sinyali kayboldu.
Copy that, Sam. We've locked your GPS position.
GPS'den sizi takip ediyoruz.
That includes GPS coordinates that the drone acquires from several satellites.
Buna insansız hava aracının bir çok uydudan aldığı GPS koordinatları da dahil.
If a hacker has the encryption code, he gets into the brain of the drone and sends a false GPS signal back to the ground.
Eğer bir hackerın elinde şifreleme kodu varsa insansız hava aracının beynine girerek yerdekilere yanlış GPS sinyalleri gönderebilir.
Or it's a forensic countermeasure so they can't be tracked with the GPS.
Ya da bu adli bir önlem böylece GPS tarafından izlenemeyeceklerdi.
Your boss'truck- - does it have a LoJack?
Patronunun kamyoneti.. GPS'î var mı?
No GPS.
GPS yok.
Her assistant tracked the GPS on her car.
Asistanı arabanın GPS'inin izini takip etmiş.
What about the GPS data?
Peki GPS verileri?
we got haimes'number... and the last coordinates from its gps.
Haimes'in numarasını ve telefonundaki GPS'ten en son koordinatlarını aldık.
There's a GPS tracking app on Malcolm's cell phone.
Malcolm'ın cep telefonunda GPS izleme uygulaması var.
Most limo companies use G.P.S. services to track their vehicles.
Çoğu araç kiralama şirketi araç takibi için GPS kullanır.
Okay, so we pulled G.P.S. information from the past six nights that Cameron was at work, and nothing out of the ordinary.
Cameron'ın işte olduğu son 6 gecenin GPS kayıtlarını aldık. Olağandışı bir şey yok.
Fine, thanks follow the GPS to Brooklyn and put Dion on
Teşekkür ederim. GPS'te Brooklyn'i bul ve Dion'u işaretle.
You might want to invest in one of those GPS things.
Şu GPS şeylerinden birine yatırım yapmak isteyebilirsin.
Wilson. Get a GPS trace up on the phone Carlisle was using to communicate with Logan.
Duncan'ın Logan'la iletişime geçtiği telefonun GPS sinyallerine ulaş.
The department's still beta testing, but theoretically, it should make my whole body into an undetectable GPS locator.
Bu ilaç birimde hala beta seviyesinde ama teorik olarak, bütün bedenimi izi sürülemez bir GPS bulucu haline getirmesi gerek.
We lost Rudy's GPS signal.
- Rudy'nin GPS sinyalini kaybettik.
The GPS solvent Rudy took so we could track him... this is the counteragent. That's impossible.
Rudy'nin onu izleyebilmemiz için içtiği GPS sıvısı vardı ya bu da onun zıt etkenli maddesi.
They gave Rudy the GPS counteragent.
Adamlarda Rudy'nin içtiği GPS sıvısının zıt etkenli maddesi vardı.
It's not like you're a GPS satellite or anything.
Sonuçta GPS falan değilsin.
I triangulated the phone nearest to your last GPS signal. Where are you?
En son bulunduğunuz yere en yakın telefonun yerini budum.
The GPS on my cell phone.
Cep telefonumdaki GPS ile.
Truck's GPS is on his tail. Right?
Tırın GPS'i arkada, değil mi.
Just tuck that in somewhere, I'll be able to hear you and I'll get GPS as well.
Bunu yanına al, ben de seni hem dinlerim, hem de GPS'ten yerini bulurum.
Can I have that GPS?
Şu GPS'i alabilir miyim?
This GPS is broken!
Bu GPS bozulmuş!
My bond with Rose is practically a psychic GPS.
Rose'la aramızdaki bağ psişik bir GPS gibi çalışıyor.
You'll use GPS to guide you to the airfield... where our contact, Mamed Zade... provides you with 3 SU-27, painted in Iranian color... fully fueled and ready to go.
Hava alanına ulaşmak için GPS kullanacaksınız. Oradaki bağlantımız Mamed Zade sizi İran renklerine boyanmış depoları dolu ve uçuşa hazır 3 SU-27 verecek.
- GPS?
- GPS?
- Give those GPS coordinates to the SEALs.
- GPS koordinatlarını Donanmaya verin.
It's got a Spanish-language GPS in it. You're gonna be... that's just you, you're gonna have it.
içinde güzel bir ispanyolca GPS'i var sadece senin için, senin olacak
Send that to my GPS.
GPS'ime yollarsın.
GPS does not lie.
- GPS yalan söylemez.
I have a phone and the phone has GPS. I'm gonna plant it on their car.
Telefonumda GPS var, arabalarına yerleştireceğim.
It's a GPS tracker.
Bir izleyici.
I need it for the GPS.
GPS için lazım.
Where's the GPS?
GPS nerede? - Hey!
Linking scanners with our GPS coordinates.
Tarayıcıları GPS koordinatları ile birleştiriyorum.
My GPS was...
GPS'im...