Grain translate Turkish
1,826 parallel translation
It's mostly rock. We don't have room to raise the grain.
Tahılı ekecek yeterli alanımız yok.
You're going to have more grain than you'll know what to do with, and bread will be coming right out of your ears, ma'am.
Nereye koyacağınızı bilemeyeceğiniz kadar çok tahılınız olacak ve o başaklardan ekmek fışkıracak, hanımefendi.
"a grain of dust."
Ve sen, toz tanecikleri gibisindir.
THE SECRET OF THE GRAIN
BALIKLI KUSKUS
May I have some more grain?
Biraz daha alabilir miyim?
The sauce, vegetables, fish, and the grain.
Sos, sebzeler, balık ve bulgur.
And the grain?
Ya bulgur?
I mean it's grain.
Bulguru diyorum.
I'm waiting for the grain.
Bulguru bekliyorum.
He drove off with the grain.
Bulgurla birlikte gitmiş.
He left the grain in the car.
Bulgur arabada kalmış.
But the grain is in the car!
Ama bulgur arabada.
You sure that grain was loaded in the car?
Bulguru arabaya koyduğunuzdan emin misiniz?
- Are you sure you got the grain?
- Bulguru aldığınızdan emin misin?
How long to make more grain?
Yeniden bulgur pişirmek ne kadar sürer?
He'll see the grain is in the trunk.
Bagajda bulguru görecektir.
- The grain's in the trunk.
- Bulgur bagajda kaldı.
He left with the grain.
Bulgurla birlikte arabayı alıp gitmiş.
I worked at a grain elevator for this guy named Wayne.
Bir ambarda çalıştım.
White, brown, grand grain?
Beyaz, kahverengi, arpa?
It's important to take the future with a grain of salt.
Bazen geleceğe şüpheyle bakmak daha iyidir.
Where are the grain provisioning figures?
Tahıl ikmal rakamları nerede?
It used to be, people would come to the collegia for help, for justice, for money, for a marriage or a funeral when they needed it, extra grain when the dole was short.
Eskiden insanlar kurullara yardım adalet, para ihtiyaçları olduğunda evlilik ya da cenaze yetmediğinde fazladan tahıl için gelirlerdi.
Ocean wave, sunshine, grain of sand, come tell the fortune!
Okyanus dalgaları, güneş ışığı, kum taneleri, gelin ve geleceği söyleyin!
Grain monitor?
Tahıl Denetçisi mi?
Why on Gaia's earth would I want to be grain monitor?
Neden lanet bir Tahıl Denetçisi olmak isteyeyim ki?
Okay, so when you're combing, you're gonna go right along the grain just like this, but not on the legs or the face.
Pekala, tararken, tüylerin yönünde yap işte böyle, bacaklarına ve yüzüne sürme.
I've been feeding her grain, just like you told me.
Bana söylediğin gibi sadece arpa verdim.
- Isn't corn a grain?
- Mısır arpa değil midir?
How much grain can it hold?
Ne kadar tahıl depolanabiliyor acaba?
Rather, I was thinking of getting deeper into the grain trade.
Aslında tahıl ticaretine daha derin dalmayı düşünüyorum.
The grain trade will be ours.
Tahıl nakliyesi bizim olur.
- We're grain merchants.
- İyi ki söyledin.
- Grain merchants.
- Tahıl tüccarı? - Evet.
We now have grain ships in excess of 10,000 amphorae.
Şu anda fazladan 10,000 amfora taşıyan tahıl gemilerimiz var.
I'll allow you to use our berths, but we'll take 5 % of the grain and the ships will be unloaded by my own men.
Bizim palamar yerlerimizi kullanmanıza izin vereceğim, ama tahılın % 5'ini alırız, ve gemiler de kendi adamlarım tarafından boşaltılır.
The east is where the money is, the grain supply, most of the tax revenue.
Doğu ise, esas paranın olduğu yer, en çok vergi hasılatını getiren, tahıl taşımacılığı oluyor.
The new grain-ship business.
Önümüzdeki aya kadar Ostia'da olacak.
Well, run along and ask her to send a grain ship.
O zaman ona koşup, bize bir tahıl gemisi yollamasını söyle.
That would supply the city with enough grain for a month.
O zaman elimizdekiler şehre neredeyse bir ay yeter.
- I'll be hearing about the grain, then, will I?
Tahılla ilgili haberler alacağım değil mi? Agrippa onunla ilgilenecek.
You are aware of the grain shortage, I suppose?
Sanırım çektiğimiz tahıl kıtlığının farkındasındır.
Your husband has plenty of grain in Egypt.
Kocanın Mısır'da epey bir tahılı var.
And we need no grain.
Ve hiç de tahıl ihtiyacımız yok.
You'll have your grain.
Tahılını alacaksın.
No skimming from the grain ration, no stealing of women, nor any extortion, robbery, or arson... unless under direct license by Mascius.
Tahıl dağıtımında cimrilik yapmak yok. Kadınlardan çalmak yok, hiçbir şekilde gasp yapmak yok, hırsızlık, ya da kundakçılık. Mascius aksi bir emir vermedikçe bunlar asla yapılmayacak.
- Her majesty will guarantee 10 grain shipments a month at the standard rate, from which revenues the Consul will accept as a personal gift
- Majesteleri, standart fiyata ayda on tahıl sevkıyatını garanti edecek. Bu gelirlerden, Konsül ayda 48,000 denariyi kişisel armağan olarak kabul ediyor.
Whoever controls the Aventine controls the docks and the grain supply...
Aventine'i kim kontrol ederse rıhtımları ve tahıl kaynaklarını da...
In cash or grain?
Parayla mı tahılla mı?
Three grain ships from Alex in.
İskenderiye'den tahıl yüklü üç gemi geldi.
Regarding the grain supply...
- Bir kez daha.