Granted translate Turkish
4,104 parallel translation
I've been taking you for granted, when the thing is, knowing you're there for me makes all the difference.
Senin yanımda olmandan hoşlandığımı söylemiyordum. Ama ne olursa olsun benim yanımda olman her şeyi değiştiriyor.
And my hope is that the day will come when it's simply taken for granted that everybody doesn't believe in Yahweh any more than they believe in Thor and Jupiter.
Umut ediyorum ki herkesin Yahve'ye inanmamayı, en az Thor'a ve Jüpiter'e inanmamak kadar doğal gördüğü bir gün gelecektir.
I don't take anything for granted, frankly, and so each time that I do a presentation or lead a group, I think,
Açıkcası, hiçbir şeye kesin gözüyle bakmam. Böylece bir sunum yaptığım ya da bir gruba liderlik ettiğim her zaman,
Now, granted, he is currently standing trial for counterfeiting Euros, but the trial's gonna be over quick.
Gerçi hala sahte euro basmaktan yargılanıyor ama duruşma çabuk bitecek.
They granted her parole.
Şartlı tahliyesine karar verildi..
Little things that we take for granted.
Hafife aldığımız küçük şeyler.
Excellent point, which you have made before, granted.
Harika. Daha önce yapmıştık.
Granted to a holding company called American Way.
Bütün izinleri yerli yerinde mi? Evet.
Now granted, I can't expect her to exactly hurl herself back into my arms.
Şimdi, şurası kesin ki, onun kendini kollarıma atmasını bekleyemem.
You're taking women for granted.
Kadınları çantada keklik görüyorsun.
Okay, Bart, maybe you blew it by taking Mary for granted.
Pekala Bart, Mary'i çantada keklik görerek belki de işi batırdın.
If my request is granted, I will be gone forever.
İsteğimi yerine getirirseniz sonsuza dek yok olacağım buradan.
When he came to the States, he applied for and was granted asylum.
Amerika'ya geldiğinde başvurdu ve sığınmaya kabul edildi.
Five years later, he was granted U.S. citizenship.
Beş yıl sonra, Birleşik Devletler vatandaşlığına kabul edildi.
Although granted I've never seen one.
Gerçi hiç görmediğim kesin.
But- - Okay, granted, that was super shitty.
Tamam, bu elbette son derece boktandı.
You're taking Mandy for granted.
Mandy'i her koşulda seninmiş gibi görüyorsun.
If I were granted authorization to utilize the Photon Converger Matrix,
Kaleido Yıldız Sistemi'ni kullanmama izin verin lütfen.
Use of the Photon Converger Matrix is granted.
Kaleido Yıldız Sistemi'nin kullanımına izin verilmiştir.
But Earth as we knew it, doesn't exist anymore. We have to start over. It's why I was granted this haunted ship and this accursed immortal flesh.
Dünya, bana lanetli bir gemi ve ölümsüz bir vücut vererek başlangıca dönmemizi söylüyor.
I'm very happy to announce that Isabelle Nassar has been granted a work visa as a result of a job offer from the New York Philharmonic.
Isabelle Nassar'ın, New York Filarmoni Orkestrası'ndan bir iş teklifi almasından dolayı kendisine çalışma vizesi verildiğini duyurmaktan memnuniyet duyuyorum.
Then this village elder named Yusef Khan granted me what's called Lokhay.
Sonra köyün yaşlılarından Yusuf Han bana "Lokhay" dedikleri şeyi verdi.
That which is known as access is granted to Kraang.
Kraang'e verilen izin kabul edildi.
Bail granted, subject to conditions as per application.
Talep kabul edildi. Konu, başvuru şartlarına uyuyor.
Granted, it was from the school psychologist, who was concerned that an 8 year old would spend every recess creating it.
Doğru, okul psikoloğu 8 yaşında bir çocuğunun bütün teneffüslerini, bunu yapmak için harcamasından endişelendiği için yapmıştı.
I have been granted Pembroke and the command of Wales.
- Pembroke ve Galler'in idaresi bana verildi. - Hayır!
Grant granted.
Ödülü kazandınız.
We were granted access to Callie's e-mails this morning.
Bu sabah Callie'nin e-posta hesaplarına erişimimize izin verildi.
Well, granted my emotions were off.
Duygularımın kapalı olduğunu hesaba katarsak tabii.
Rich people take things for granted.
Zenginler mal kıymeti bilmezler.
And in a twist legal pundits will be talking about for years, the judge granted bail for the alleged head of the Southie crime family, Paddy Doyle.
Yargıç kefalet kararı verdi. Southie suç örgütünün başı olduğu iddia edilen Paddy Doyle özgür.
I have seen the wizard and he granted my wish.
Büyücüyü gördüm ve o da dileğimi gerçekleştirdi.
Do not take me for granted.
Beni hafife alma.
You know, I got a lot of friends like you, stealing for bare essentials... sleeping in rooms with no heat, under paper-thin blankets, and bitter as hell at folks like the Drexlers for what they take for granted every day.
Biliyor musun, senin gibi temel ihtiyaçları için hırsızlık yapan buz gibi odalarda kağıttan ince battaniyelerin altında uyuyan ve de Drexlerlar gibilerin her gün nasıl rahat yaşadıklarını görüp sinirlenen bir sürü arkadaşım var.
Okay, permission granted
Tamam, tamam. İzin verildi.
Oh, my God. A marriage so perfect that I could take it for granted for years suddenly explodes.
Evlilik o kadar mükemmeldi ki yıllardır çantada keklik sayıyordum ve birden infilak etti.
Granted, the iron railing that passed through him had a say.
Diyelim ki, demir çubuk içinden geçtiğinde söyleyecek bir şeyi vardı.
My primary concern with being granted tenure is living with an insanely jealous roommate after the fact.
Kadro aldıktan sonra asıl endişelendiğim şey olaydan sonra acayip kıskanç bir ev arkadaşıyla yaşayacak olmak.
Dawson has expensive tastes, granted, but I managed to talk him down.
Dawson'ın pahalı zevkleri var. Ama ben adamla konuştum.
Granted, Jeffrey looks amazing when he broods, but this has got to stop.
Evet, Jeffrey derin derin düşünürken müthiş görünüyor ama bu artık bir son bulmalı.
Y-you take him for granted.
Sanki onu çantada keklik olarak görüyor gibisin.
We've been granted permission but, where are we going to find a guy with all these qualities?
İzni aldık ama bu niteliklerde sağlam birini bulmalıyız.
Your subpoena's granted.
Celbiniz kabul edilmiştir.
What are you saying, that I'm taking you for granted?
Ne diyorsun yani seni çantada keklik sandığımı mı?
It's just me not taking you for granted.
Seni çantada keklik saymayan ben.
I've been taking you for granted.
Seni çantada keklik sanıyordum.
I expect the freedom of movement granted to me by the constitution, et cetera.
Ben anayasa tarafından tanınan hakkımı kullanmak istiyorum.
Do not take me for granted.
Beni çantada keklik sanma.
Permission granted.
- İzin verildi.
But annulment can only be granted with a papal brief - in the gravest of circumstances.
Ama fesih sadece papalık talimatıyla gerçekleşir... En ağır şartlar altında.
Granted.
Kabul edildi.