English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Grass

Grass translate Turkish

4,498 parallel translation
Lauda very aggressive on Hunt there, forcing the McLaren onto the grass.
Lauda Hunt'un uzerine cok agresif gidiyor,... McLaren'i cimenlere gitmeye zorluyor.
He runs wide onto the grass.
Viraji donerken kendini cimenlerin uzerinde buluyor.
Let's pick bamboo grass.
- Ağabey, bambu otu toplamaya gidelim!
I want to pick bamboo grass.
Bambu otu toplamaya gidelim!
I'd like to lie in dry grass that scratches because of the sun, and is full of insects and stones!
Güneş yüzünden kaşındıran, taş ve böceklerle dolu kuru yeşil çimene uzanmak istiyorum.
Let me guess. It was a good road, smooth, full of photogenic reflections, with perfectly cylindrical trees on both sides. Fresh grass, cows in the fields, worm-eaten gates, flowering hedges, apples on apple trees and piles of dead leaves.
Tahmin edeyim, güzel bir yoldu, pürüzsüz fotojenik yansımalarla dolu, iki yanda da kusursuz silindirik ağaçlarla birlikte taze çimen, inekler çayırlarda kurtçukların yediği kapılar, çiçek açan çitler elma ağaçlarında elmalar ve ölü yaprak yığınları
We've got a 120 milk cows that need that grass and clover.
Ota ve yoncaya ihtiyacı olan 120 tane süt ineğimiz var.
You ain't nothing but a goddamn snake in the grass.
Sinsi bir yılandan farkın yok.
Got any grass?
Otun var mı?
Snake in the grass.
Yılan çimende olsun.
The grass was her carpet... and the sky was her blue vaulted ceiling.
Çimenler halısı,... gökyüzüyse mavi kubbeli tavanıydı.
But I thought, on balance, I'd rather have the leverage and tell you to clear up the mess on the grass.
Ama her şeyi hesaba katarak bu koza sahip olup çimlerin üzerindeki pisliği temizlemeni söylemeyi tercih ettim.
And some grass...
Ayrıca biraz çim.
Grass?
Çim mi?
Queen of the Andals and the First Men, Khaleesi of the Great Grass Sea,
Andalların ve İlk İnsanların Kraliçesi, Büyük Ot Denizi'nin...
She made it out of grass she picked.
Dışarıdan topladığı çimlerden yaptı.
The earth will remember you as it remembers the grass and the forests.
Yeryüzü hatırlayacak çimleri ve ormanları anımsayacaksın.
I'm new to the network and new to the show, but at Fox, I was the guy who kept Grass on the air for more than one season, and...
İnternet ağında ve dizide yeniyim. Ama Fox'ta Grass'ı bir sezondan fazla yanında tutan bendim, ve ve Cult'u düzeltebilecek bazı belirlediğim fikirlerim var.
sparse furniture... we'll use artificial grass for the flooring... and on that wall a mounted TV.
Az eşyalı. Yer için yapay çimen kullanırız. Duvara da bir televizyon monte ederiz.
Here, we'll have the reception... we'll use artificial grass for the flooring... the rest we'll leave sparse... and a wall mounted TV over there.
Burada resepsiyonumuz olacak. Yerler için yapay çimen kullanacağız. Gerisini boş bırakacağız ve duvara da televizyon monte edeceğiz.
Such a seaming track, you don't see so much of grass.
Saha çok kötü, fazla çim yok.
♪ She's a painted daisy ♪ I'm the blue grass underneath
# Bir boyalı papatya var # altındamavi çim değilim
A wild grass seed.
Yabani ot tohumu.
Out of control like those fucking grass fires they always light.
İnsanların her zaman çıkardığı dur durak bilmeyen lanet ot yangınları gibi.
He's just feeling the grass.
Çimeni hissediyor.
He's not just been eating grass, he's been smoking it.
Otu sadece yemiyordu, aynı zamanda tüttürüyordu.
Blood on grass.
Çimde de kan var.
This grass, it is so... it's so green!
Çim o kadar yeşil ki!
Tall grass whipping at our legs.
Çimlerin bacaklarımıza değişini.
I usually cut the grass about once a week, every 10 days.
Genelde 10 günde bir çimleri keserim.
On the grass.
Çimlerin üzerinde.
Stay and watch our men kill each other over a blade of grass?
Kalıp Adamlarımızın birbirini öldürmesini mi izleyelim? bir ot parçası için?
Don't let the grass grow under you, Sarah.
Çekingenliğini üzerinden at ve vakit kaybetme Sarah.
And go munch grass with your two nannies!
Git nenenle çim biç.
Cuts the grass so high it never looks done.
Uzun otları kes, asla bitmemiş gibi görünüyor.
- Grass? - No... Feather...?
- hayır... tüy...?
Have you seen Leaves of Grass?
Leaves of Grass kitabımı gördün mü?
- Did you grass me up, though, Swifty?
Kimseye söyledin mi, Swifty?
No, he didn't like cow and horses, didn't like rain, didn't like green grass, didn't like sunshine, blue skies.
evet inek ve atları sevmezdi, yağmuru sevmezdi, yeşil çimenleri sevmezdi, günışığı vemavi gökyüzünü sevmezdi
The grass in the field is tall.
Her yerde çayır çimen.
♪ The grass is always greener ♪
* Çimler daha da yeşil gelir *
" It's covered in grass and dirt and mud.
"Çimle, pislikle ve çamurla kaplandı."
I want to lie down in the grass. I don't want to wake up.
Çimenlere uzanmak istiyorum.
Went to the park and laid down in the grass?
Parka gidip çimenlere uzanmak mı istedin?
No cutting grass.
Çim biçme yok.
And up here there's no flattened grass or slippage.
Burada hiç düzlenmiş çimen veya kayma izi yok.
He came out to me our senior year. It was at night, and we were sitting in the grass, And I remember he got really serious all of a sudden,
Geceydi, çimenlerin üzerinde oturuyorduk, birdenbire ciddileştiğini hatırlıyorum.
If there's any way to bottle or bring in just the smell of summer... the scent of flowers... and of rain and of green grass and of rivers.
Yazın kokusunu çiçeklerin kokusunu yağmurun ve yeşil çimlerin kokusunu... ve nehirlerin kokusunu bir şişenin içinde getirebilecek bir yol olsaydı..
When I get back to New Zealand the first thing I long to do well first, first thing is go through the Botanic Gardens and just touch the grass and smell the flowers.
Yeni Zelanda'ya gittiğimde yapacağım ilk şey botanik bahçelerine gidip çimlere ve çiçeklere dokunup, koklamak olacak.
Walk barefoot in grass.
Çimlerde yalın ayak yürümek.
Just going to sit down here in the grass for a while until you de-escalate.
Şiddetin yatışana kadar çimde oturacağız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]