English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Grating

Grating translate Turkish

111 parallel translation
Lash him well to a grating.
bir pencere kapağına onu iyice bağlayın.
- Yes, get that grating up right away.
- Hemen kapağı kaldırın.
Now, Smollet, pick up that grating over there.
Şimdi, Smollet, oradaki ızgarayı al.
Put back the grating.
Izgarayı yerine koy.
There must be no grating of the blade on the plate.
Tabakta bıçak gıcırtısı olmamalıdır.
Holes with steel grating.
Çelik mazgallı delikler.
The grating of the door bolt was like a sword stroke to my ears.
Kapı sürgüsünün çıkardığı ses, kulaklarıma kılıç saplanması gibiydi.
The marvelous, invisible women of Agramonte, who hid their beauty and ardor behind the grating... pardon me... behind the slats of bashful shutters.
Agromonte'nin olağanüstü görünmez kadınları... güzelliklerini ve ateşlerini demir parmaklıklar ardında gizlerler - affedersiniz - sunta kepenklerin ardında.
Let's have him on the grating.
Hadi onu biraz aşındıralım.
Open this grating.
Parmaklıkları hallet.
Then my heel got caught in the subway grating.
Sonra topuğum metro parmaklıklarına takıldı.
My fiancé had a name that was grating to the ear
# Nişanlımın bir adı vardı ki Tırmalardı kulağımı #
Use the tool I showed you and take the grating off.
Aleti, sana öğrettiğim gibi kullanarak parmaklığı çıkart.
[GEARS GRATING] Gears need a little oiling, I guess.
- Dişlilerin yağlanması gerek.
Will it go right down the grating?
- Deliğe dökülmez mi?
The worst was... the grating of the ice skates... behind me on the ice.
En korkuncu ise arkamdaki buzun gıcırdayan patinaj sesiydi.
It hears through the grating Of its living prison pen
Ve kendi ormanlarının Canlı hapishanesinde.
- Remove the grating.
- Mazgalı kaldırın.
They rigged up this fan beneath the grating out on 53rd.
Cadde'deki ızgaranın altına bir vantilatör koydular.
The grating dauphinois?
Gratin dauphinois mı?
And always there was the wind... the ever present wind, constantly grating on the nerves.
Rüzgarın varlığı ise her dem bakiydi ezeli rüzgar sürekli olarak sinirleri harap ediyordu.
He's got such a grating voice.
Gıcık bir sesi var.
Please, Mr. Kass, that's becoming rather grating.
Lütfen, Bay Kass, Bu çok rahatsız edici.
It's more of a steel grating... that allows material to sluice through so it can be collected and exported.
Daha çok demirden yapılmış hayvanların ilerleyip işe yarar parçalarının toplanıp paketlendiği bir şerit.
And can you by no drift of conference get from him why he puts on this confusion grating so harshly all his days of quiet with turbulent and dangerous lunacy?
Bir yolunu bulup söyletemiyor musunuz neden düştüğünü bu garip hallere? Neden bu taşkın, bu delice karamsarlıkla zehir ediyor kendini, rahat günlerini?
Nasty cheese-grating accident as a young man.
Bir genç adamın başına gelebilecek küçük bir kaza.
I notice you're grating that carrot at a 45-degree angle.
O havucu 5 derecelik açıyla rendelediğini fark ettim
You've done enough grating for one night!
Bu gecelik yeterince rende yaptınız.
Admiral Leyton may be somewhat grating and inflexible at times but for a man of his accomplishments a man of his distinguished record to commit treason?
Amiral Leyton bazen biraz ters ve inatçı olabilir ama onun gibi başarılı, mükemmel sicili olan bir adamın vatan hainliği yapması?
You and your stupid, grating voice.
Sen ve aptal, kulak tırmalayıcı sesin!
- You can be a little grating.
- Bazen sinir bozucusun.
Tomorrow at 9 : 00 he's grating parmesan.
Yarın 9'da parmesan rendeleyecek o.
75 feet below is a grating, that disperses the light of the sun into its energy components.
25 metre kadar altımızda Güneş'ten gelen ışığı enerji bileşenlerine ayıran bir ızgara var.
The grating would look like this, and would break the sunlight into its different colours.
Izgara buna benziyor. Güneş ışığını farklı renklere arıyor.
Breached the structure at the grating.
Binaya parmaklıklardan girildi.
On this perfectly tuned instrument you yourself can hear how grating is the E flat prelude from the Wohltemperierties Klavier.
Bu akordu mükemmel enstrümanda Wohltemperierties Klavier'den mi bemolün kulak tırmaladağını sen de duyabilirsin.
Keep grating till you hit bone.
Kemiklere gelene kadar rendelemeye devam et.
"Cannery row in Monterey in California is a poem, a stint, a grating noise."
"Monterey, Kaliforniya'daki konserve fabrikası bir şiir, bir sınır, ses getirecek bir yapıt."
He knocked on the grating as if he knew this place very well.
Sanki burayı çok iyi biliyormuş gibi davranıyordu.
I felt all the bone go, all grating and everything and I knew it was broken then.
Tüm kemiklerimin çekildiğini hissettim, ve o anda anladım ki bacağım kırılmıştı.
Sounds like him - at least the loud, grating parts.
Ona benziyor - en azından bağırıp çağırması kısmı.
Make sure he closes the grating.
Bak bakalım, kapak açık kalmasın.
He's so grating about it.
Çok göze batıyor.
No, you just have a very grating voice.
Hayır, iç gıdıklayıcı bir ses tonun var.
Dr. Mckay... so wonderful to hear your grating voice again.
Doktor Mckay... sesinizi tekrar duymak harika.
- There is more grating left.
Tabakta kalmayacak.
Then he can't beg at the grating for money from passers-by.
- Böylece parmaklıklara gelip geçenlerden para dilenemez.
Frequency of your voice is grating.
Sesin kulağımı tırmalıyor.
Still, she spent that Friday morning grating cheese and greasing a pan and laying in macaroni because her eldest daughter was sick.
Ama yine de cuma sabahlarını ; peynir rendeleyip, kap yağlayarak, ve makarnayı yerleştirerek geçirirdi... Çünkü büyük kızı hastaydı.
They are grating on my nerves!
Sinirlerimi bozuyorlar!
You mean, a grating?
Parmaklık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]