English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Gravestone

Gravestone translate Turkish

161 parallel translation
'Tis only the gravestone holding him down, I will swear.
- Onu orada yalnız mezar taşı tutuyor.
It's an open grave and I stand by the gravestone looking down into it.
Açık bir mezar ve mezar taşının başında duruyorum ve içine doğru bakıyorum.
- But is there a name on the gravestone?
- Mezar taşının üzerinde isim var mı?
I see what you mean, the gravestone's down there.
Ne demek istediğinizi anladım, mezar taşı aşağı düşmüş.
on the gravestone of that innocent white boy to salvage the life and freedom
yazıp hayatını ve özgürlüğünü kurtarmak isteyen ben değil
The gravestone was covered with moss
Mezar taşı yosun ile kaplıydı.
And on the gravestone we can carve :
Ve mezartaşlarında şu oymalar olacak :
Yes... I'll write it on her gravestone to comfort her.
Oldu, karımın mezar taşına "huzur içinde yat" yazınca ödeşiriz.
I was admiring your gravestone the other day.
Geçen gün mezar taşınıza bakarken hayran kaldım.
Look, isn't that a nice gravestone?
Bak, güzel bir mezar taşı, öyle değil mi?
Look, sunshine, at this lovely gravestone.
Bak, şu hoş mezar taşının üstüne gün ışığı vurmuş.
This gravestone recalls his fellowmen.
Bu mezar taşı, yurttaşları anısına.
This must be the night when the fingerprints I've left... on my Father's gravestone mournfully dissolve.
Parmak izlerimin babamın mezar taşında... kederle eridiği gece olmalı bu.
It'll look great on his gravestone in Arlington : " Here lies John Rambo, awarded the highest medal of honor.
Bu, Arlington'daki mezar taşına çok yakışacak.
It was for a marble gravestone for mother.
Annemin mezar taşı içindi.
- This gravestone artist's a pain.
Şu mezar taşı ustası kafamızı şişirdi.
- An interesting gravestone - with no inscription.
Yaptığın özel bir iş var mı? Yazısı olmayan bir mezar taşı yapıyorum.
No one but a member of the household could vandalize a gravestone and it remain in place.
Ev halkından birisi dışında, hiç kimse yerdeki bir mezar taşına böyle bir vahşet uygulamaz.
"I'll pay you back" will be written on your gravestone!
Mezat taşında bile "Paranı ödeyeceğim" yazacak.
Strictly cash on the gravestone.
Mezar taşından para kazanıyor.
I never knew no bum buried under a gravestone.
Serserilerin mezar taşı olduğunu bilmiyordum.
I'm gonna get you that gravestone that you always wanted.
Hep istediğin mezar taşını alacağım.
But then their laughter turned to tears as they stood before a gravestone.
Ama kahkahaları gözyaşına dönüşmüş mezar taşımın başına duruyorlardı.
I need no gravestone.
Mezartaşına ihtiyacım yok.
The will disappears and she takes his secret to the gravestone.
Vasiyetname yok oldu ve annen de sırrını mezara götürdü.
If I die, put it on my gravestone, that all he needed was the "R."
Eğer ölürsem mezartaşıma, ihtiyacı olan tek şey "R." harfiydi diye yazın.
Troy, I brought with me the gravestone... of author and troubled soul, Edgar Allan Poe.
Troy, yanımda yazar ve kederli bir ruhu olan Edgar Allan Poe'nun mezar taşını getirdim.
My mom does gravestone rubbings.
Annem mezar taşı süslemelerini kopyalar.
I was burying my pet canary, and I made a gravestone out of a paper plate... and I wrote on it -
Kanaryamı gömüyordum. Kağıt tabaktan bir mezar taşı yapmıştım. Üzerine şöyle yazmıştım :
She didn't even get a gravestone, didn't wanna spend the money.
Mezar taşı bile koydurmadı, cebinden üç kuruş çıkmasın diye.
Herod's men... they smashed the gravestone I made.
Herod'un adamları. Yaptığım mezar taşını kırdılar.
Dad, knocking over a gravestone is bad luck.
Baba, mezar taşı devirmek kötü şans getirir.
'Forever.'Sounds like a gravestone. "
'Daima.'Mezartaşı gibi geliyor "
No she didn't say "like a gravestone."
Hayır, "mezartaşı gibi" demedi.
He pointed to a gravestone.
Mezartaşlarından birini gösterdi.
We had a funeral and a coffin and a gravestone.
Bir cenaze, tabut ve mezar taşı vardı.
Well that'll make him a good fucking gravestone, won't it?
Bundan ona güzel bir mezar taşı olur değil mi?
- I'll see you later, then. - Suppose that gravestone was in code.
- Varsayalım bu mezartaşı kodlanmış olsun.
I'm gonna buy my wife a new gravestone.
Ben karıma yeni bir mezar taşı alacağım.
But I won't even get my name on my gravestone.
Fakat mezar taşımın üzerinde bir ismim bile olmayacak!
So what name, my good sir, do I carve on your gravestone?
Adınız ne? Mezar taşınıza ne yazayım beyim?
A gravestone!
Mezartaşı mı?
This gravestone confirms your maps.
Bu mezar taşı sizin haritalarınızı doğruluyor.
Her family has a right to know where her gravestone is.
Ailesinin mezar taşının nerede olduğunu bilmeye hakları var.
It's where they unveil the gravestone.
Mezar taşının üzeri açılıyor.
I need a gravestone for a girlfriend.
Bir kız arkadaşım için mezartaşı lazım.
There's a gravestone in the caravan.
Karavanın içinde mezar taşı var.
- What gravestone?
- Ne mezar taşı ya?
That gravestone there :
Şuradaki mezartaşı :
I imagine it's a pet's gravestone.
"Huzur İçinde Yatsın" Evcil hayvan mezarlığı sanırım.
When I die, put it on my gravestone :
Hangisini isterseniz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]