English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Griddle

Griddle translate Turkish

72 parallel translation
Say, you certainly have a way with the griddle!
Sacda harikalar yaratıyorsunuz!
And they laughed at me when I sat down on the griddle.
Sacın başına ilk geçtiğimde bana güldüler.
- Griddle cakes!
- Üzümlü kek!
Grease on the griddle.
Tavaya yağ olacaktım.
Drier than a grasshopper on a hot griddle.
Kızgın tavadaki bir çekirgeden bile daha çok susadım.
The grits on the griddle, the corn's on the pone.
Azim un ufak, mısır ekmek oldu.
Well, Julie is sitting on a hot griddle waiting for your miracle.
Julie sıcak bir ızgaranın üzerinde, senin mucizeni bekliyor.
Might have griddle marks on my ass!
Kıçımda ızgara izleri olabilir!
Ha-ha, look, the old griddle.
Şu eski tavaya bak!
I can smell trouble like shit on a griddle.
Belanın kokusunu hemen alırım.
I'm sitting on the griddle for seven fuckin'months.
7 aydır ipin ucunda yaşıyorum.
Somebody's got something on the griddle.
Birisi tavada bir şeyler yapıyor.
Eventually, I'll run the whole griddle, including, of course... cold sandwiches and soups.
Sonunda bütün kızartma işlerini yapacağım soğuk sandviç ve çorba dahil olmak üzere.
I know. Six burners and a griddle.
Biliyorum, Altı brülör ve ızgara.
Something's cookin', I'm at the griddle
Bir şeyler pişiyorsa, bir yanında benim parmağım vardır
The batter is right there, Frank. You can't pour batter onto a griddle?
Hamuru fırına veremiyor musun?
Pan-fry, griddle, boil, bake. Roasted.
Tavada, ızgarada, kaynatarak, fırında, ateşte.
Roy at the griddle, Irma right behind him with the batter.
Roy saçta krepleri kızartıyor, Irma elinde hamur kabıyla hazır bekliyordu.
Crazy as mud-bugs on a griddle...
Kafayı iyice sıyırmış herifler...
Batter pies? Griddle hoppers?
Izgarada zıplayanlardan mı?
Man, what would I do without my Mike Tyson Griddle?
Mike Tyson burgerim olmazsa ben ne yaparım?
I needed a big wooden spoon to dip hotcake batter onto the griddle.
Kek hamurunu tavaya atmak çin büyük bir tahta kaşık gerekiyor.
Something's cooking, I'm at the griddle
Buffy asla böyle bir şey yapmamıza izin vermezdi.
Well, how about through the griddle marks.
Şey, peki bu kızartma izleri için ne dersin.
I want the griddle.
Tavaları istiyorum.
I've been slaving over a hot griddle all morning for you.
Bütün sabah sana bunu hazırlamak için uğraştım.
Milk. Okay, now, Ryan, fire up the griddle. And, Sandy, beat until smooth.
Tamam, Ryan şimdi saplı ızgarayı yak, ve Sandy tamamen karışıncaya kadar çırp.
Yeah, Taylor sent Kaitlin a griddle from France.
Taylor Kaitlin'e Fransa'dan saplı ızgara yolladı.
Well, because the griddle's too hot. It gets burned.
- Çünkü tava çok sıcaktır, yanar.
I hope you know how to operate a griddle,
Umarım yemek pişirmekten anlıyorsundur.
The batter's right there by the griddle.
Malzemeler fırının yanında duruyor.
Some day we're all going to be fried like fritters on a griddle.
Bir gün hepimiz börek gibi kızaracağız.
'Cause that was just a faulty griddle.
Çünkü bu hatalı bir tost.
Boy, you're gonna keep this flapjack on the griddle, aren't you?
Bu konuyu ısıtıp ısıtıp önüme koyacaksın, değil mi?
Fresh off the griddle.
Tavadan yeni çıktı.
Do you know there is something about an American diner griddle that turns out eggs that rival even the greatest boite du dejeuner in all of Paris.
Amerikan lokantalarında yumurtayla yapılan gözlemenin Paris'teki en iyi yemeklerle yarıştığını biliyor muydun?
Goddammit, Buckman! You romancing my griddle cakes again? No, Granny!
Buckman yine keki mahvettin!
Look at your little griddle cake jump-off with the little syrup.
Şu şerbetli küçük keke bak sen.
- I'll throw another puffin on the griddle for you.
- Sizin için tavaya bir martı daha atayım.
With all due respect for what she has been through, Tony, how could EJ think that living off the griddle is a better option than having us protect her?
EJ'in başından geçenlere saygım sonsuz ama..... nasıl oldu da bizim onu korumamızdansa kendini tavaya atmanın daha doğru bir fikir olduğunu düşündü.
The ex-Cytron guy I've been calling for weeks, finally got back to me, and we're meeting at the Griddle Cafe, 3 : 30 this afternoon.
Haftalardır aradığım eski Cytron'lu adam nihayet beni aradı bugün öğlen 3.30'da Griddle Cafe'de buluşacağız.
So the fact that you got your job back... does that mean your meeting at the griddle yesterday...
İşini geri almış olduğuna göre, dün Gridde'daki toplantın...
( Projector and camera shutter clicking ) The ex-Cytron guy I've been calling for weeks finally got back to me. We're meeting at the Griddle Cafe, 3 : 30 this afternoon.
Haftalardır aradığım eski Cytron'lu adam nihayet beni aradı bugün öğlen 3.30'da Griddle Cafe'de buluşacağız.
The guy you met with at the Griddle Cafe yesterday... He was a plant.
Dün Griddle Cafe'de görüştüğün adam, tutulmuş biriydi.
And be sure to lock up the door and set the alarm, turn off the A / C, check the burners, check the griddle... And clear off the cold table.
Kapıları kapatıp alarmı aktif hale getirdiğinden emin ol klimayı kapat, ocağı kapat, ızgarayı kontrol et ve masaları temizle.
Still hot off the griddle!
Hala sıcak, ocaktan yeni aldım!
I see you left your hormone spigot running, griddle boy.
Hormon seviyen yükseldi.
- A griddle pan.
- Döküm tava?
With my griddle of justice... I am the waffler. With my griddle of justice...
Adaletin çelik ızgarasıyla düşmanın beynini ezerim ya da işte böyle, yakarım.
I'm telling you, Ray, she's great at that griddle.
Izgarada çok başarılı.
A griddle has a will of its own.
Tavanın kendi iradesi vardır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]