English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Grievance

Grievance translate Turkish

245 parallel translation
Did you bear anyone a grievance?
Kin beslediğiniz birisi var mı?
You had no grievance against Frankie McPhillip?
Frankie McPhillip'e karşı kin beslemiyor muydunuz?
I allowed a personal grievance to interfere with my duty.
Görevimi kötüye kullanarak, kişisel bir şikayete göz yumdum.
And you're the only one with a grievance against Mr. Grandmorin.
Ve Bay Grandmorin'e karşı bir nefreti olan bir tek sen varsın.
These men have come here with a legitimate grievance.
Bu adamlar buraya yasal bir şikayette bulunmaya geldi.
You're a deserter because you have a legitimate grievance against your democratic government.
Sen kaçaksın çünkü, açıkça kendi devletine kin besliyorsun.
He's the third person against whom the murderer holds a grievance.
Katilin kin tuttuğu üçüncü kişi o.
Look, it's none of my business, but, why this exclusive grievance against Baxter?
Bak, beni ilgilendirmez, ama Baxter'e karşı bu kadar çok kin tutman neden?
I'm meeting with the Grievance Committee.
Şikayet Komitesiyle toplantı yapacağım.
Is that your grievance?
Sıkıntın bu mu yani?
Grievance?
Sıkıntı mı?
I have no personal grievance against you.
Seninle kişsel bir sorunum yok.
I'll know his grievance or be much denied.
Ya derdini anlar. ya da yerim azarı.
Mr. Cable, at the plant did he voice any grievance or discontent about his work there?
Bay Cable, fabrikada işi hakkında bir şikayet veya hoşnutsuzluk dile getirdi mi?
The men have worked continuously for a period of nearly five years, under war conditions, suffering from a deep sense of grievance because they have not been rewarded by the state equally with ex-mine workers employed in government factories.
Erkekler yaklaşık beş yıl boyunca, savaş koşullarında çalıştılar ve, hükümet madencileriyle eşit şekilde, ödeme alamadıkları sebebiyle, sürekli şikayet ettiler..
When someone died with a grievance, the soul wouldn't leave.
Biri kin içinde öldüğü zaman, ruhu çürümüş bedeninden çıkamaz.
- Everyone with a grievance is busy.
- Yarası olan her şapşal iş başında.
Yeah, but, well, uh, surely you must have some kind of personal grievance against the laws of this state?
Sizce bu yaptığınız kanunlara aykırı mı değil mi? Şahsi düşünceniz?
You know Mr. Wilson I really don't think that you've got any great grievance against this extraordinary league.
Bu sıradışı kulüpten çok fazla şikayetçi olacağınız bir durum göremiyorum Bay Wilson
We have a legitimate grievance.
Şikayetimiz meşru.
I'd like to file a grievance against Guard Dog Security.
Bekçi Köpeği Güvenlik aleyhine şikayetim var.
- What's your grievance?
- Şikayetin nedir?
We'll file a grievance with the union!
Seni sendikaya şikâyet edeceğiz!
I pray to God that if I ever have a grievance, I would have just a little more self respect.
Ben herhangi bir konuda yakınmak isteyecek olursam, biraz olsun haysiyetli davranmamı sağlaması için Tanrıya dua ediyorum.
Thwarted ambition a sense of grievance, that's my diagnosis.
Ket vurulmuş tutku dertlenmesi, benim teşhisim bu.
I'll tell my captain to expect your grievance.
Kaptanıma sizden bir şikayet gelebileceğini söyleyeceğim.
They apparently have a grievance with Q.
Q ile bir husumetleri var gibi görünüyor.
I got a meeting with some cockamamie shareholder grievance committee.
Birkaç önemsiz hissedarın sorunlu heyetiyle bir toplantım var.
Your grievance is with me, Brewer, and with no one else.
Senin derdin benimle, Brewer, başkasıyla değil.
YOU GOT A GRIEVANCE?
Senin bir şikayetin mi var?
A real grievance can be resolved.
Gerçek bir acı çözülebilir.
Wait a minute. Lam a man with a legitimate grievance and a legitimate position.
Ben kayda değer bir acısı olan ve kayda değer bir pozisyonu olan biriyim.
Actually, I was gonna file a grievance with the union.
Aslında, sendikaya şikayette bulunacağım.
You are not the one with a grievance
Acı çeken sen değilsin
File a grievance with the Economic Office. It's your right.
Ekonomi dairesine şikayette bulun, bu senin hakkın.
The difference is I got a grievance against the government.
- Fark şu, hükümete gıcığım var.
I'll know his grievance or be much denied.
Ya derdini öğrenir, ya da azarı yerim.
- You have a grievance?
- Bir şikâyetin mi var?
All are people who have a grievance with the current government.
Bütün insanlar şuan ki hükümetten şikayetçi.
I'll know his grievance, or be much denied.
Ya derdini öğrenir, ya da azarı yerim.
- Yeah, I got a grievance.
Evet, bir şikâyetim var.
Evidently, the Ranger players... filed some kind of grievance with the players'union,
Belli ki, Rangers oyuncuları... Oyuncular Birliği'ne bir takım şikayetlerde bulunmuşlar ve...
I'll do that sheriff, but Cavin seemed to have a grievance of his own.
Konuşacağım şerfif fakat Cavin'de biraz kindarlık vardır.
The petition of grievance against you... by Mr. Redding has been upheld.
Bay Redding tarafından aleyhinize açılan dava görüşüldü ve bir karara bağlandı.
Been my experience that when one is being pursued tenaciously it's because the pursuer has a strong grievance.
Tecrübelerime göre, biri ısrarla takip etmeye devam ediyorsa genellikle takip ettiği kişiye karşı şikayetleri olduğu içindir.
I'm filing a grievance with the Delta Quadrant Boxing Commission!
Bir şikayet üzerine Delta Çeyreği Boks Komisyonu tarafından görevlendirildim!
He's filing a formal grievance.
Resmi bir şikayette bulunuyor.
I'd gone to the Vegan mines to investigate a grievance by a miner.
Madencilerin şikayeti üzerine araştırma yapmak için vegan madenlerine gitmiştim.
"lingers something of a grievance"
Beni öptüğün anki his şikayet edemem.
I'm filing a grievance with the ABA.
Bu sözlerinizden dolayı, öğleden sonra sizi Baro'ya şikayet edeceğim.
- Anyone have a grievance? - She was a fine young woman.
Sylvia'ya kinli olan biri var mıydı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]