English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Grifter

Grifter translate Turkish

248 parallel translation
That grifter owed me two months'rent.
O üçkağıtçının iki kira borcu var.
Every grifter and mooch in town'll be after that five grand.
Kentteki her dolandırıcı ve beleşçi o paranın peşinde olacak.
- Did you get a good look at the grifter?
- Yankesiciye iyice bakabildiniz mi?
Elmer the Grifter.
Üçkağıtçı Elmer.
- No class grifter would've done it.
- Hiçbir kaliteli dolandırıcı bunu yapmazdı.
Because if he ever finds out I can be beat by one lousy grifter... I'll have to kill him and every other hood... who wants to muscle in on my Chicago operation.
Çünkü eğer uyduruk bir dolandırıcıya yenildiğimi öğrenecek olursa onu ve benim Chicago işlerime göz koymuş diğer bütün adamları öldürmem gerekir.
You're talking about a guy who'd kill a grifter... over a chunk of money wouldn't support him for two days.
İki günlük harçlığı bile olmayacak kadar para için birini öldüren bir adamdan bahsediyorsun.
This is a nickel-and-dime grifter we're after, Doyle.
Adam birkaç kuruş için hırsızlık yapan biri, Doyle.
Pretty fair grifter in her time.
Zamanında bayağı iyi bir tırnakçıydı.
No sense in bein'a grifter if it's the same thing as bein'a citizen.
Sıradan bir vatandaşla aynı olacaksan dolandırıcı olmanın anlamı yok.
She's a grifter, just like her brother.
O da kardeşi gibi sahtekar.
From grifter parents and grandparents.
Herhalde ana-babalar ve ataları da öyleydi.
They'll spawn grifter kids.
Çocukları da öyle olacak.
I'm just a grifter, Tom.
Ben sadece küçük bir dolandırıcıyım Tom!
You want to be a grifter?
Dolandırıcı mı olmak istiyorsun?
A grifter, Yes
Dolandırıcı, evet.
The old grifter's Dodge nightgown and the ice bucket, and she just got in the wrong room by mistake
Eski usul bir hile geceliği ve buz kovası, ve yanlışlıkla başka bir odaya girdi.
Spenser was a sleazy grifter who said he had a lot of money.
Spenser, çok parası olduğunu söyleyen adi bir dolandırıcıydı.
" Combining technical wizardry with the guile of a grifter,
Teknik dehasıyla bilinen hırsızlık yöntemlerini birleştiren,
- That guy was a grifter.
- O adam bir dolandırıcıydı.
The truth is, she fell so crazy in love with you in one day that the little grifter decides to shit-can the deal she cuts with me, take off with you the man of her dreams!
Gerçek şu, bir gün içinde sana o kadar çılgınca aşık oldu ki benimle yaptığı anlaşmayı bozmaya karar verdi, seninle kaçmaya rüyalarının erkeğiyle!
I'll tell you who he is. He's a grifter.
O bir kan emici.
I'll have this grifter arrested!
Bu serseriyi tutuklatacağım!
You sell the phone to some grifter.
Telefonu bir dolandırıcıya sat.
Boxer, mascot, astronaut, imitation Krusty, baby-proofer, trucker, hippie, plow driver, food critic, conceptual artist, grease salesman, carny, mayor, grifter, bodyguard for the mayor, country-western manager, garbage commissioner, mountain climber, farmer, inventor, Smithers, Poochie, celebrity assistant, power plant worker, fortune cookie writer, beer baron, Kwik-E-Mart clerk, homophobe and missionary.
Boksör, maskot, astronot, çakma Krusty, kamyoncu, hippi, saban sürücüsü, gurme, kavramsal sanatçı, makine yağı satıcısı, karnaval görevlisi, belediye başkanı, üçkağıtçı, belediye başkanı koruması, country-western müdürü, çöp işleri, dağ tırmanıcısı, çiftçi, mucit, Smither's, Poochie, ünlü asistanlığı, elektrik tesisi çalışanı, kısmet kurabiyesi yazıcısı, bira kralı, Kwik-E-Mart tezgâhtarı, homofobik ve misyoner.
You're a good grifter, man.
Çok iyi bir dolandırıcısın.
I mean, the guy's a career-grifter.
Demek istediğim, adam kariyer sahibi bir dolandırıcı.
- The best grifter I ever knew.
- Tanıdığım en iyi üçkağıtçı.
But you're also known as Darlene Lewis, married briefly to a grifter.
Ama sen Darlene Lewis adıyla da tanınıyorsun, kısa süre önce bir düzenbazla evlenmişsin.
But if you want to be a grifter... don't have anything in your life you can't walk away from in a second.
Fakat dolandırıcı olmak istiyorsan hayatına, çekip gitmen gerekeceğinde tereddüt edeceğin bir şeyleri sokma.
The sweetest con of all is to con another grifter.
Dolandırmanın en tatlısı, başka bir dolandırıcıyı kafalayınca olur.
You talking about the grifter's jinx?
Dolandırıcı uğursuzluğundan mı bahsediyorsun?
She's a grifter?
O bir dolandırıcı mı?
I have left every grifter I have ever met... in my wake.
Karşıma çıkan her dolandırıcıyı içeri tıkmayı başardım.
He knew that Danny was a grifter now, and he wanted my opinion.
Danny'nin dolandırıcılık yaptığını biliyordu, ve düşüncemi sordu.
Every grifter he's sent away made the same mistake : They all thought that they could outthink him.
İçeri attığı bütün adamlar aynı hatayı yaptı onu alt edebileceklerini düşündüler.
I'm a grifter, just like you.
Tıpkı senin gibi, ben de bir dolandırıcıyım.
"Dana your girlfriend's a grifter!" I mean... she's happy, I can't!
"Dana kız arkadaşın bir dolandırıcı!" Yani... o mutlu, yapamam!
- Old-time grifter.
- Eski dolandırıcılardan.
And if he knows enough to take convincer money off a good grifter like Harry... that's what he's done.
Ve Harry gibi bir dolandırıcının parasına el koyabiliyorsa ki yaptığı şey de buydu.
- Yes, I want a letter signed by you... apologizing for underestimating me and stating uncategorically... that I'm the better grifter. You lot can witness it. Eddie, paper on the bar, squire.
- Evet, altında imzan olacak ve beni hafife aldığın için özür dileyerek tartışmasız senden daha iyi bir dolandırıcı olduğumu yazacaksın.
The serpent was the first grifter.
Yılan, ilk dolandırıcıdır.
It's okay, all right, listen, he's a grifter...
Sorun değil, tamam mı, dinle, o da bir üçkâğıtçı...
- Once a grifter, always a grifter. - No, Mickey.
Eskiden dolandırıcıysan her zaman öylesindir.
And drafted in another grifter to impersonate a police officer.
Ve aramıza bir polis şefi olarak dolandırıcının tekini soktu.
So last week, one of his regulars gets too sauced, runs his mouth off about his glory days as a grifter.
Geçen hafta, devamlı müşterilerinden biri sarhoş olup, görkemli dolandırıcılık günlerini anlatmış.
Oh, The general recruited me... on a recon mission to track down my sister, the grifter, in Europe.
General, dolandırıcı kardeşimi bulmam için bana Avrupa'da keşif görevi verdi.
A curse. To every grifter's crew I've ever met.
Karşılaştığım her dolandırıcı takımlarındaki lanet.
If the top grifter's authority was challenged by someone in the crew there was a test.
Liderin otoritesi gruptan biri tarafından sorgulanırsa... -... bir sınav yapılırdı.
They began who was arguing about who was the better grifter.
Kimin daha iyi dolandırıcı olduğunu tartışıyorlarmış.
The truest test of a grifter's skill.
Dolandırıcı yeteneklerinin en gerçek testi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]