Grind translate Turkish
1,113 parallel translation
You think I just use people, just grind'em up.
İnsanları kullandığımı düşünüyorsun.
Yeah, why go back to the daily grind of being a lifeguard?
Tabii ya, ne diye monoton cankurtaranlık günlerine dönesin?
I'm gonna grind you up!
Seni biçeceğim!
Grind them under your heel like cigar butts.
Ayağınızın altında izmarit gibi ezin.
I had to grind him down, but he finally accepted my terms.
Biraz kasmam gerekti, ama sonunda şartlarımı kabul etti.
But his bulldozer is now in a long slow grind to the sea.
Buldozeri ise ; denize açılan, uzun ve monoton bir yolculukla karşı karşıya.
You got the staff and the money to grind us into the ground.
Bizi toprağa gömecek kadar adamın ve paran var.
But I can say this much. You have it within your means to grind your husband into the ground.
Kocanızı yerin dibine geçirmek sizin elinizde.
And after a while, it started to grind him down.
Bir süre sonra bu iş Onu ezmeye başlamıştı.
Well, I don't know about anybody else, but I've got a hankering for a nice cream-cheese - and-coffee-grind sandwich.
Sizi bilmem ama benim canım, krem peynirli ve kahve taneli güzel bir sandviç istiyor.
[Engine Starts, Gears Grind]
[motor çalışır, vitese takılır..]
[Gears Grind]
- Untranslated subtitle -
Does Pour grind?
Bana mı?
- Grind, naturellement!
- Kesinlikle!
You've gotta use a palette and practically grind the stuff in.
Onları doldurmak için palet ve boya kullanmalısınız.
Believe me. I have no ax to grind here.
İnan bana, bunun gerçekle uzaktan yakından ilişkisi yok.
She's trying to grind me down.
Beni aciz bırakmak istiyor, biliyorum.
- Ma'am, would you like me to grind French or Viennese... for the tableau vivant tonight?
H-Hanımefendi, ben Fransızca veya Viyana için öğüt istiyordum... Tablo vivant için bu gece.
Don't grind your teeth, you'll ruin your smile.
Dişlerini gıcırdatma, gülümsemen bozulacak.
Grind'em up. That's what we do.
Onları paramparça edeceğiz, aynen öyle.
I want to live with her... But without the daily grind.
Onunla yaşamak istiyorum ama günlük sorumluluklar olmadan.
I just want to live with you, without the daily grind.
Seninle yaşamak istiyorum günlük sorumluluklar olmadan.
- Oh, it just seems like that you had the biggest axe to grind with Travis.
- Görünüşe göre Travis'le en çok siz sorun yaşıyormuşsunuz.
I won't let this corroded metal monster grind me into the dirt!
Bu çürümüş metal canavarın beni pisliğe gömmesine izin vermeyeceğim! Hava kararır kararmaz gidiyorum.
Well, in that case, you can grind mine up right now.
O zaman benimkini şimdi ezebilirsin.
They grind up the coffee beans and put it in!
Kahve tanelerini öğütüp içine koyuyorlar!
Well, you've won this round, Simpson... but I'll grind you into the earth like a bug!
Bu raundu sen kazandın Simpson... ama seni bir böcek gibi ezeceğim!
If I came across mineralised clay I'd grind it up in my teeth to enrich the soil.
Mineralli kile denk geldiğim zaman toprağı zenginleştirmek için dişlerimle ezdim.
- You know, daily grind.
- Her günkü sıkıcı şeyler.
If ya have any emotions left, grind them to the dust.
İçinizde duygu kalmışsa, onları atın gitsin.
- I grind my own beans.
- Kendim çekiyorum.
A modern-day Pat Garrett with a deadly ax to grind.
Öldürücü baltasını bileyen günümüzün Pat Garret'ı.
You gotta work on their dreams... get them out oftheir daily suburban grind for a few hours.
Onların hayalleriyle oynayacaksın... sıkıcı günlük yaşamlarından birkaç saat kurtulmalarını sağlayacaksın.
If you want to help, you can grind the beans for me.
Yardım etmek istiyorsan, fasulyeleri övütelim.
The hospital can ´ t grind to a halt just because Helmer wants a lieing.
Helmer birkaç saat daha uyuyacak diye koca hastahane bekleyemez.
- Grind their skulls to powder.
Kafataslarını toza dönüştürmek istiyorum.
Yes, soon we Skrulls shall grind the Earth beneath our heel.
Evet, yakında bizim Skrulls topluluğu Dünyaya eziyet etmeye başlayacak.
If we all did what was In our hearts, the world would grind to a halt.
Herkes kalbinin dinlediğini yapsa idi dünya berbat bir yer olurdu.
Sometimes we got together to bump and grind....
Bazen buluşup birşeyler yapardık...
They put it into a machine and grind it up.
Hepsini makinaya atıp kıyıyorlar.
Once you're in gear, get going, or you're just gonna grind metal on metal.
Vitese takınca gitmelisin, yoksa metal metali törpüler.
He likes to grind us every year about this time.
Her yıI bu aralar ensemizde boza pişirir.
I'm about to use this tool to grind down the bone in your toe.
Parmağınızdaki kemiği bu aletle kesmek üzereyim.
Back to the everyday grind.
Olağan angaryaya geri döndük.
You know that Nanette from "Pet Chat" she had a real axe to grind!
Buldum Evcil Hayvan Sohbeti'nden Nanette. Sana kin besliyor olabilir!
I shall grind you into powder.
Seni un ufak edeceğim.
I grind my teeth.
Dişlerimi gıcırdatıyorum.
And they'll grind you down slowly but surely.
Seni de ağır ağır muhakkak ezeceklerdir.
Gentlemen, I have no axe to grind.
Beyler, ben kimseye diş bilemiyorum.
You grind them between your teeth.
Onları dişlerinin arasında öğütüyorsun.
He will grind us to dust!
Bizi un ufak edecek!