Groomsmen translate Turkish
88 parallel translation
Your groomsmen found Lilli's horse on the road.
Seyisiniz Lilli'nin atını yolda bulmuş.
Have you sized up the groomsmen?
Sağdıçlara baktınmı Jules?
Edward was supposed to take this down to the groomsmen.
Edward bunu sağdıçlara götürmeliydi.
groomsmen's last-minute preparations to make.
Sağdıçların son dakika ayarlamalarını yapıyorduk.
The groomsmen over here, and we'll have the bridesmaids come up and...
Sağdıçlar şurada, nedimeleri de şuraya...
Chelsea, I would like you to meet... one of my groomsmen, Seth Winnick.
Chelsea, seni sağdıçlarımdan biri ile... tanıştırmak istiyorum, Seth Winnick.
- I do groomsmen.
- Ben de nikah şahitleri olurum.
If it isn't the two groomsmen of the apocalypse.
Bu ikisi kıyamet gününün habercileri değilse eğer.
I have something for my groomsmen, two fine gentlemen I chose to stand by me on the most important day of my life.
Sağdıçlarım için bir şeyim var, hayatımın bu en önemli gününde yanımda durmaları için seçtiğim iki hoş beyefendiye.
Here's the seating chart and Spencer's list of groomsmen.
İşte oturma düzeni ve Spencer'ın sağdıç listesi.
Jim just wants a groomsmen meeting before the wedding.
Jim sağdıçlarla konuşmak istiyor.
I thought we'd be groomsmen.
Sağdıç olacağız sanmıştım.
I found out one of my groomsmen had an emergency and can't make it.
Sağdıçlarımdan birinin acil bir işi çıkmış ve gelemeyecekmiş.
- One of the groomsmen fell out.
- Sağdıçlardan biri çıkmış.
As the best man, don't you think my tux should stand out from the other groomsmen?
Şimdi, sağdıç olarak acaba benim smokin diğer smokinlerden farklı mı olmalı?
Hey, check this one out, right, this brother caught his fiancée bent over pulling a train with his groomsmen.
Şuna bak, adam nişanlısını nikah şahitleriyle yatakta yakalamış.
Like, the groomsmen can wear kilts.
Mesela, damatlar iskoç eteği giyebilir mi.
Hey, you know, that reminds me of the groomsmen outfits.
Bu bana sağdıç kıyafetlerini hatırlattı.
- Being one of Josh's groomsmen.
- Ne için? - Josh'ın sağdıçlarından olmam için.
- The groomsmen, for starters.
- Kim gibi? - Öncelikle sağdıçlar.
In the church gardens where your parents got married. All the bridesmaids and groomsmen, flowers everywhere.
Annenlerin evlendiği kilisenin bahçesinde, nedimeler ve sağdıçlar, her yerde çiçekler.
Hey, Richard, no offense, but you got some ugly groomsmen.
Gücenme ama sağdıçların çok çirkin.
Listen, one of my groomsmen got food poisoning so you're gonna have to walk down the aisle with uncle fred.
Dinle, sağdıçlarımdan birisi yiyecek zehirlenmesi geçirmiş, dolayısıyla törende Fred amca ile yürüyeceksin.
Delinda, when your groomsmen are vodka, peppermint schnapps, and kahlua, An annulment is the right thing to do.
Delinda, sağdıçların votka, nane likörü ve kahve likörüyse doğru olanı evliliğin iptali.
I mean, he alreadyhad enough groomsmen, so he made me an usher, but just to think I could be involvedin the ceremony in any way.
Hali hazırda sağdıçları olduğundan beni yer gösterici yaptılar, ama bence böyle de seramoniye dahil olabilirdim.
Okay, groomsmen, you can take off your bags.
Pekala sağdıç, keseyi çıkartabilirsin.
Honestly, that has to be the most random collection of groomsmen in the history of weddings.
Aslına bakarsan tarihteki en karışık erkek evi bu olsa gerek.
He was one of my groomsmen.
Düğünümde sağdıçlardan biriydi.
It looks like we're going to end up being groomsmen...
Bu iş bizim sağdıçlığımızla bitecek gibi görünüyor.
We were just talking about the groomsmen.
Sağdıçlardan bahsediyorduk.
Groomsmen, it's an open bar.
Sağdıçlar, bar açık.
Just the groomsmen... and Muffin.
Sadece sağdıçlar ve Muffin.
Yeah, the groomsmen are missing, too.
Evet, sağdıçlar da kayıp.
- We're his groomsmen and...
Bizler onun sağdıçlarıyız.
You know the blood we found on our groomsmen, Jack and Sean?
Jack ve Sean üzerindeki elbiselerdeki kanı biliyorsun.
I found the same thing on one of the groomsmen, Jack Williams.
Aynısını Jack Williams'ın üzerinde buldum.
Well, if the groomsmen took it, what did they do with it?
Eğer sağdıçlar bunu yürüttülerse resmi ne yaptılar?
However, there is evidence that our vic tussled with both our groomsmen.
Bununla beraber kurbanımızla ve sağdıçlarımız ile ilgili delil var.
My groomsmen.
Sağdıçlarım.
I got to get presents for the groomsmen.
Sağdıç için hediyeleri almam gerek.
Hmm. Those groomsmen got up to something last night, but it was not in the bar.
Bu damatın adamları dün gece bir şeyler yapmış ama barda değil.
Your husband and his groomsmen were smoking cannabis last night, likely on the roof.
Kocan ve adamları dün gece esrar içiyormuş muhtemelen çatıda.
Hmm. So, Mohit and the groomsmen go up to the roof just to smoke a doobie?
Mohit ve sağdıçlar çatıya ot çekmeye mi çıktı?
Where the groomsmen wore shorts?
Sağdıçların şort giydiği yerden?
I got to make sure the groomsmen are in their monkey suits.
Herkesin maymun kostümü giydiğinden emin olmalıyım.
Would you like to just choose another partner from the present groomsmen just in case, or shall I just appoint one for you?
Hazırda bulunan diğer sağdıç adaylarından birini her ihtimale karşı seçmek ister misin yoksa senin yerine ben birini seçeyim mi?
Oh, royal groomsmen duties are vast.
Kraliyet sağdıcının dünya kadar işi oluyor.
Show field groomsmen how devastating our retaliation is the enemy.
Düşmana kırsaldaki misillememizin ne kadar yıkıcı olduğunu gösterin.
The groomsmen have to wear kilts.
Sağdıçlar da etek giyiyor.
The florist, the dress... the relatives the travel arrangements... the motels, the bridesmaids... the groomsmen, the gowns.
Çiçekçi. Gelinlik. Akrabalar.
To the hottest groomsmen. Hey!
En seksî sağdıçlara.