Group translate Turkish
22,871 parallel translation
Darnell was affiliated with a group called the Zyklon brotherhood.
Darnell, Ziklon Kardeşliği denen bir gruba bağlıydı. - Zik.. ne?
And furthermore, it suggests Mr. Darnell's association with a known terrorist group.
Dahası, Bay Darnell'in bilinen bir terör örgütüyle ilişkisini gösteriyor.
Most of them live in a group of old apartment complexes on the same city block, and they own all the buildings.
Çoğu aynı blokta bulunan eski apartmanlarda yaşıyor ve binaları satın almışlar.
You'll organize group rides, social mixers, advance demos of our new models.
Toplu motor sürüşleri, sosyal ortamlar organize edeceksiniz yeni modelimizin demosunu geliştireceksiniz.
Which group?
Hangi grup?
After the war, we'll have an entire group of loyal Harley-Davidson enthusiasts, men to went to hell and back on a machine that they know inside and out, that they love.
Savaştan sonra, sadık Harley Davidson hayranları grubu olacak. Cehenneme gidip içini ve dışını bildikleri, sevdikleri makineyle geri dönen adamlardan oluşacak.
That means, group rides, social mixers, clubs!
Yani, toplu sürüşler, sosyal ortamlar, klüpler demek!
Once a month, a rescue group brings in a bunch of puppies for the kids.
Kurtarma ekibi bir ay önce çocuklar için köpek yavruları getirdi.
How do you like the group?
- Grubu nasil buldun?
I've been with this group for a short time, and I am still struck by how wonderful all of you are.
Bu grupla birlikte kısa bir süredir birlikteyim ve bu harika insanların arasına nasıl geldiğimi düşünüyorum.
- Group hug.
- Grup sarılması.
- Group hug!
- Grup sarılması!
Group hug!
Grup sarılması!
I've never seen a more pitiful group of would-be soldiers in my life!
Gördüğüm en zavallı grupsunuz! Güya asker ol "acaksınız"!
Hey, how's the study group going, Angela?
Çalışma grubu nasıI gidiyor, Angela?
But I'm a lose cause, and... Well, I... I dropped out of my group.
Ama umudum yok ve gruptan ayrıldım.
Yeah, I wanted to talk about our study group.
Evet, çalışma grubumuz hakkında konuşmak istedim.
- What group?
- Ne grubu?
Will you have Nina check the other patients in Jennie's chemotherapy group?
Nina'ya, Jennie'nin kemoterapi grubunu da kontrol etmesini söyler misin?
- called the Victim Advocacy Group.
-... gönüllü olmuş. - Onları biliyorum.
- I know them. Yeah, I interviewed a murder victim's family who had a woman from that group with them.
Evet, bir kurbanın ailesiyle yaptığım bir görüşmede, o gruptan bir kadın da onlarla birlikteydi.
After he was sober, he started volunteering with that victims group.
İçmeyi bıraktıktan sonra, kurban grupları için gönüllü çalışmaya başladı.
Another elite group.
Başka bir seçkin grup.
Call Josh here about the support group, all right?
Destek grubuna katılmak için Josh'ı ara, tamam mı?
My blood group and this blood from the blood bank are same.
Kan gurubum ünitenin içindekiyle aynı.
I ran the New York City Marathon the fastest of anyone in my age group, and don't back down from a challenge.
New York City maratonunda kendi yaş grubumdaki herkesten daha hızlıydım. Mücadeleden kaçınmam.
You have a really fantastic group of people here.
Burada gerçekten harika bir arkadaş grubunuz var.
But messing with Mother Nature could be catastrophic, so a group of us are trying to save the animals.
Ama doğa ananın işine karışmanın sonuçları felaket olabilir. Bizden bir grup hayvanları kurtarmaya çalışıyor.
A group of Chinese investors hired me to broker a deal with the Colombian government to allow for the construction of several refineries.
Bi grup Çinli yatırımcı Kolombiya hükümetiyle bazı rafinerilerin inşaatını yapabilmek için arabuluculuk yapmamı istiyolar
They're a good group.
İyi bi grup aslında.
Although I thought it was just gonna be the core group, so I wasn't prepared.
Her ne kadar çekirdek grupla olacağımızı düşünmüş olsam da hazırlıksız yakalandım.
Although I was gonna make a toast, kind of just for the core group.
Sadece çekirdek gruba kadeh kaldıracaktım.
Okay, now that I have the core group here, I want to say something.
Pekala, çekirdek grup burada olduğuna göre bir şey söylemek istiyorum.
The core group is dead.
Çekirdek grup öldü.
I hope it's just the core group.
Umarım sadece çekirdek grup oluruz.
Rawdon has another group he's been working from the inside.
Rawdon'ın içerde birlikte çalıştığı bir grup daha var.
Two things, fellas... check your motives and please share any ideas or impulses with me or somebody else in the group.
İki şey var arkadaşlar ; nedenlerinizi kontrol edin ve benimle ya da grupla ilgili bütün fikirlerinizi ve düşüncelerinizi paylaşın.
The only black kid in group with the drugs?
Gruptaki tek siyahi çocuğun uyuşturucu satması?
Oh, we-we've really gotta stop group texting each other.
Birbirimize grup mesajları atmayı cidden bırakmalıyız.
Checkings, savings, joint accounts my safety deposit boxes and my shares at the Carissimi Group.
Çekler, birikimler, ortak hesaplar bankadaki kasalarım Carissimi Grup'taki hisselerim.
Elliot didn't just drain your money. He drained the Carissimi Group funds.
Elliott sadece senin paranı çalmamış, Carissimi Grup fonlarını da boşaltmış.
Did I tell you there was a woman in my AA group that went missing?
Size alkolikler gurubunda kaybolan kadını anlatmış mıydım?
She was in your AA group.
Adsız alkolikler grubundaydı.
Only half a connection with one of them. Carol Fincher was in Yann's AA group.
Carol Fincher, Yann'ın Adsız Alkolikler gurubundan.
We're here to coalesce as a group.
Buraya birlikte bir şeyler yapmak için toplandık.
A team is "a group of persons associated with a joint action."
Takım, bir grup insanın.. .. ortak eylemlerle bir araya gelmesidir.
You slip out of the country for a secret meeting with the leader of a terrorist group.
- Gerçekten mi? Terörist bir grubun lideriyle gizlice buluşmak için ülkeden sıvışıyorsun.
He's CEO of Wilcox Pharma Group, developer of medical products including a vaccine for the Nibori virus!
Kendisi Wilcox İlaç Grubun CEO'su içinde Nibori virüsü aşısının da olduğu tıbbi ürünler geliştiriyor.
Luckily, my company, Wilcox Pharma Group, has a vaccine to prevent further spread.
Şanslıyız ki şirketim Wilcox İlaç Grup, daha fazla yayılmayı önleyecek bir aşıya sahip.
[group] Yes, Chef.
- Emredersin şef. - Emredersin şef.
Okay, so, what, we'll need more group therapy between you and the archangels if we want to have a shot?
Tamam şimdi diğer baş melekler olaya dahil olur mu diye bir terapi konuşması daha mı yapacağız?