Grouse translate Turkish
144 parallel translation
Well, if you thought it necessary, I'm not going to grouse.
Şey, eğer gerekli olduğunu düşündüysen, bunu dert etmem.
- The grouse is very nice, sir. - Mm-hm.
Orman tavuğu çok iyidir, efendim.
I can grouse about the food and the C.O. And anything I blame please.
Yemekler hakkında istediğimi söyleyebilirim. İstediğim şeyi suçlarım.
- Why shouldn't I grouse?
- Niye söylenmeyecekmişim?
The office bottle hadn't sparked me up... so I'd taken out my little black book and decided to go grouse hunting.
Ofisteki şişe, keyfimi yeterince gıcırdatamadığından kara kaplı defterimi çıkarıp keklik avına koyulmaya karar verdim.
Yes grouse of course.
Evet, keklik, elbette.
No grouse here sir for the last forty years.
Burada hiç keklik yok, efendim, son elli yıIdır böyle.
No grouse?
Hiç keklik yok mu?
- Shoot grouse, fish for salmon, bathe in Kiloran Bay, picnic at Pig's Paradise.
- Keklik avlamak, somon balığı tutmak Kiloran koyunda yüzmek, Domuz Cenneti'nde piknik yapmak.
- Always some grouse.
- Hep homurdanacak bir şeyler bulur.
Anything about us grouse hunting in the Vienna Woods?
Viyana Tepelerinde dağ tavuğu avladığımıza dair bir şey var mı?
The traditional grouse hunt!
Geleneksel orman tavuğu avı!
Cor! Stuff a grouse.
Hoppa.
And after an hour's repose, the piper wakes us to the tune o'"Awa'to the Grouse"
Ve bir saat dinlendikten sonra, gaydacı bizi... eski " Orman tavuğu için dışa'" melodisiyle uyandırır.
and awa'we go to the memorial grouse shoot.
... ve biz dışa'orman tavuğu avı merasimine gideriz.
B-But surely the grouse are not in season?
F - Fakat şimdi kesinlikle orman ta-tavuğu mevsimi değil?
Whenever a McTarry dies, the grouse come into season.
Ne zaman bir McTarry ölse, orman tavuğu mevsimi olur.
Ah, well. A little b-beauty sleep before the grouse shoot, perhaps?
Ah, Belki, tavuk avından önce küçük bir gü-güzellik uykusu iyi olur
♪ If it should chance to be ♪ We should see Some harder days ♪ Empty-larder days Why grouse?
zor günlerimiz de olabilir, aç kalabiliriz, ne fark eder?
Terry Grouse.
Terry Grouse.
Grouse.
Orman tavuğu.
At home in England, I'd be shooting grouse.
İngiltere'de orman tavuğu avlıyor olurdum, şimdi.
- Grouse...
- Orman tavuğu...
I don't care if he's in Scotland shooting grouse!
İskoçya'da keklik avlıyor olsa bile umurumuzda değil!
There was turtle soup, curried chicken... salmon... venison steaks... filet de sole in truffle sauce... artichokes with pear peppers... and Scotch grouse in whiskey.
Kaplumbağa çorbası, köri soslu tavuk somon balığı geyik bifteği mantar soslu fileto biberli enginar ve viskili İskoç kekliği.
I have shot grouse in Scotland and quail in North Carolina.
İskoçya'da kaz, Carolina'da bıldırcın avladım.
Grouse-Moor Hotel. - Inspector Clouseau. - Leaving?
Grouse-Moor Hotel'i.
Mm, this grouse is superb.
- Yaban kazı enfesmiş.
That is so grouse.
bu sızlanmak gibi.
"Grouse shooting begins."
"Orman ördeği avı başlamıştı."
The bartavelle is almost a wood grouse.
Bartevel, neredeyse orman tavuğu kadardır.
Longneck finch, speckled grouse, Baltimore oriole... great egret, hammerhead woodpecker, brown thrush.
Uzun boyunlu ispinoz benekli keklik, Baltimore sarı asması gri balıkçıl, çekiç başlı ağaçkakan ve kahverengi ardıçkuşu.
They let you race a yacht? Well, they grouse about it, but, uh, they really don't have much choice.
Biraz söylendiler ama fazla seçenekleri yoktu.
The red grouse.
Su çullukları.
We make do with the wood grouse, with a flavour, it is piney.
Biz çamlıklardan çıkanlarla yetinmek zorunda kalıyoruz.
Uncle Harry, I'm really sorry about your hand.I think I'm not going to take grouse shooter as a career
Amca, elin için çok üzgünüm. Sanırım keklik avında kariyer yapamayacağım.
- Grouse.
- Grouse.
A grouse pecking its seeds today... will be under glass tomorrow.
Onun tohumları gagalama bir tavuğu bugün... yarın cam altında olacak.
Actually, you know, I don't know if I've ever seen a grouse.
Ben hiç bir orman tavuğu gördüğüm ettik Aslında, bilirsin, ben bilmiyorum.
I'm pretty sure they were grouse.
Ben onlar tavuğu vardı eminim.
We'll be dining on fresh grouse before the end of the day.
Biz günün sonunda önce taze tavuğu üzerinde yemek olacak.
I had grouse in my dreams, hundreds of them.
Ben rüyalarımda bunlardan yüzlerce orman tavuğu vardı.
Gaggles, gaggles of grouse.
Gaggles, tavuğu gaggles.
There's grouse to be groused.
Groused gereken tavuğu var.
Grouse aren't nocturnal, Joel.
Grouse, Joel gece değil.
All I want right now is a moment of direct gun sights into a grouse.
Ben şu anda tüm istediğim tavuğu direkt silah manzaraları bir an olduğunu.
A grouse.
Bir tavuğu.
That's about the best a grouse can expect... if a fox or coyote or a weasel doesn't get him first.
Bu bir keklik bekleyebilirsiniz iyi hakkında... Bir tilki veya çakal veya bir gelincik onu ilk almazsa.
I thought we'd go out to Little Kagamil, shoot some grouse for our dinner.
Dışarı çıkarız diye düşünmüştüm Küçük Kagamil için, Akşam yemeği için orman tavuğu avlarız diye düşünmüştüm.
The Squire's in Long Neddry for the grouse season.
- Üzgünüm. Beyefendi, keklik avı için Long Neddry'de.
Identical to the courtship dance of the sharp-tailed grouse.
Sivri kuyruklu ormantavuğunun kur yapma dansıyla aynı.