Grows translate Turkish
2,896 parallel translation
And each new skill you acquire is shaping the way it grows.
Ve edindiğiniz her yeni beceri beyninizin gelişimini şekillendirir.
She grows up on a military base, her big brother is the poster boy for perfection, and she's just trying to figure it out, make up her own rules.
Çocukluğu askeri tesislerde geçti. Abisine bakacak olursan, her şeyi düzen intizam içindeydi. Ama, kardeşin düzenini daha yeni yeni kurmaya uğraşıyor ve kendi hayatına şekil veriyor.
My weird ingrown toenail that grows in two directions.
Tuhaf, batık tırnağım iki farklı yöne doğru büyüyor.
Ivory Fong, a Chinese-Jamaican who has no messengers anymore but grows one strain - - seedy, but cheaper.
Çinli-Jamaikalı Ivory Hong. Artık aracısı yokmuş. Tek bölgede çalışıyormuş.
- He grows on you.
- Sana yetişir.
He grows on you.
Gittikçe daha çok beğeniyorsun.
I did not see this coming. It is through being wounded power grows and can, in the end, become tremendous.
Yaralı olduklarından güçleri arttı ve sonunda çok büyük bir hale geldi.
Also, um, I know that it's a long shot, but I sent Daniel Day-Lewis "The Blue Rose," along with a note and a rosebush that only grows in Ireland.
Ayrıca, biliyorum ufak bir ihtimal ama Daniel Day-Lewis'e "Mavi Gül" ü gönderdim, yanında bir not ve sadece İrlanda'da yetişen bir gül ağacı ile birlikte.
It says here the tulip poplar, or liriodendron tulipfera, grows to 70 feet and has beautiful flowers.
Burada yazdığına göre lale kavağı, ya da liriodendron tulipfera, 21 metreye kadar uzayabilir ve çok güzel çiçekleri vardır.
I'm raising two kids and furthering my career, and he's still trying to figure out what he wants to be when he grows up.
Ben iki çocuk yetiştiriyorum ve kariyerimi ilerletiyorum ve o hala büyüdüğünde ne olacağına karar vermeye çalışıyor.
♪ It grows... ♪ This town just can't stop burying teenagers.
Bu kasaba gençleri gömüp duruyor.
A boy grows up in Haven, he plays baseball for the Sea Dogs or the Cutters.
Haven'da büyüyen çocuklar Sea Dogs ya da Cutters'a girebilmek için beysbol oynar.
So, a forest grows a building. Why would it do that, Lily?
Ormanın teki bir bina büyütmeye karar veriyor.
And as it grows, it becomes more intelligent, more self-aware, and ever more conscious of how alone in the world it is.
Kendi büyüdükçe zekâsı da büyüyor. Farkındalığı olan, dünyada ne kadar yalnız olduğunun bilincinde bir varlık haline geliyor.
Anorexics have hair that grows on their backs.
Hem anoreksiyası olanların sırtında kıl çıkıyor.
Hate grows.
İşte öfke böyle büyür.
¶ Where nothing ever grows
* Hiçbir şeyin yetişmediği *
¶ Nothing ever grows
* Hiçbir şeyin yetişmediği *
When he grows up, my son wants to be Zorro.
Oğlum büyüdüğü zaman, Zorro olmak istiyor..
She grows prettier every day, does she not?
Gittikçe güzelleşiyor, değil mi?
My son Blake wants to be a sailor when he grows up.
Oğlum Blake'te, büyüyünce denizci olmak istiyor.
Take care of this bow until my child grows.
Çocuklar büyüyene kadar yayı sana emanet ediyorum.
"... so when love grows to reach the desire of unfinished endurance, or when friendship becomes so strong that it begins to fear its end,
"... aşk, bitmemiş dayanma arzusuna ulaşmak için büyüdüğünde ya da dostluk çok güçlü olduğunda,... bitecek diye korkmaya başlarsın,
The king grows weary.
Kral sıkıldı. Çekilebilirsin.
Stage three grows out of the increasing freedom, that people gain in stages one and two, as they have more money and more time.
Evre Üç artan özgürlükten büyüyecek, insanların Evre Bir ve İki'den kazandıkları, daha çok paraları ve zamanları oldukça.
And I pray every night that she grows up to look just like you.
Ve her gece büyüyünce aynı sana benzesin diye dua ediyorum.
It grows on both sides of the brain so we'll be too scared to cross over.
Beynin iki tarafında birden büyüyor ki korkup onu geçemeyelim.
Yeon Do said that she wants to be an art teacher when she grows up.
Yeon Doo büyüyünce sanat öğretmeni olmak istediğini söylüyor. Mutlu noeller çocuklar!
For now, um, until it grows back.
Şimdilik ; bir daha büyüyene kadar.
♪ My power over you ♪ Grows stronger yet
Üzerindeki gücüm, giderek büyümekte.
♪ Grows stronger yet
Giderek büyümekte
Wikileaks grows stronger with each passing moment.
Wikileaks geçen her dakika gücüne güç katıyor.
When it grows up, it becomes a guide dog.
Büyüdüğünde sana rehberlik edecek.
You know what, Reagan? Not everybody grows up in a great house in Bay Ridge with a loving family to fall back on.
Reagan, herkes Bay Ridge'deki bir evde kendisine destek olacak bir aileyle büyümüyor.
If you kill one, another grows in its place?
Birini öldürürsen yerine bir başkası mı çıkıyor?
As it descends, the sea water around it freezes instantly and forms a sheath of ice, a brinicle that grows downwards towards the sea floor.
Alçaldıkça, etrafındaki su anında donuyor ve buzdan bir kılıf oluşturuyor. Deniz tabanına doğru ilerleyen bir sarkıt.
Camelot grows in power every day, Agravaine.
Camelot her geçen gün daha da güçleniyor, Agravaine.
- And moss always grows on...?
- Peki nerede olurlar?
Faith grows with us.
İnanç bizimle birlikte büyür.
And then he grows up, and he gets his shot with her, and...
Kardeşimle bir şansı vardı.
And what does the Mr. Wemmick who grows his own rhubarb say?
Peki, kendi rhubarbını yetiştiren Bay Wemminck ne derdi?
But then the girl grows up, falls in love with another girl, and then gets so jealous of her that she asks this hit man to kill her.
Ama kız büyür ve başka bir kıza aşık olur. Sonra onu kıskanır ve bu katilden, onu öldürmesini ister.
He's going to strangle us in our sleep when he grows up a bit.
Uyurken boğuverecek bizi azıcık daha büyürse. Yardım edin komşular!
Don't tell before it grows a bit.
Çocuk büyümeden, söyleme.
Father, Mehmet should come with us on campaigns when he grows up.
Baba, Mehmet de büyüyünce sefere giderken bizimle gelsin.
He'll become the Sultan when he grows up.
O büyüyünce sultan olacak.
~ It grows weaker after a time. ~ ~ It will be forgotten. ~
~ Hatırlayamıyorum bile.
Although, ironically, it grows better in a clay soil.
İronik olmasına rağmen, killi toprakta daha iyi büyüyor.
" As the heart grows older
Lâkin, heyhat! Yürek usul usul olgunlaşır!
For, you see, I have a magical map that shows me exactly where the smurf root grows!
Gördüğün gibi, bana Şirin bitkilerinin büyüdüğü yeri gösteren sihirli bir haritam var!
La Iglesia de Neustra Senora La Reina de Los Angeles. Does that mean your miss-tache grows long at night?
Bunun anlamı bayan bıyığı bir gecede uzar mı?