English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Grump

Grump translate Turkish

98 parallel translation
Happy birthday, old grump.
Doğum günün kutlu olsun, huysuz ihtiyar.
And every night when it got dark, his wife would put his 3 pretty little girls to bed real early, so he wouldn't grump at em'when he got home.
Ve her gece, hava karardığında karısı üç güzel kızını erkenden yatağa yatırırmış, ki çiftçi eve geldiğinde onlara huysuzluk yapmasın.
So one day that farmer looked around, and said to himself,'Farmer you're a grump! '
Birgün çiftçi bakınmış, ve kendi kendine demiş ki "Çiftçi, sen çok huysuzsun!"
I promise not to be a grump.
Söz, bir daha huysuz olmayacağım.
You can be quite a grump when you're being yourself.
Kendine geldiğinde tam bir suratsız olabiliyorsun.
- What a grump.
- Bu ne huysuzluk.
- Mr. Grump.
Bay Grump.
- Mr. Grump?
Bay Grump?
Don't be an old grump like me.
Baban gibi huysuz bir ihtiyara dönüşme.
Now don't make me out to be a grump.
Huysuz biriymişim gibi davranma.
Because you're an old grump.
Çünkü sen asık suratlı bir ihtiyarsın.
He could be a grump, a jerk a pervert, a cynic... some guy whose mind is intested with dark thoughts, a criminal
Huysuz, salak, sapık, alaycı, suçlu biri olabilir.
Stop it, you grump, you're always grumbling.
Homurdanmayı bırak
Hey, lighten up, grump.
Sakinleş, huysuz ihtiyar.
You need to get on that weekend job with me, Crunch and Grump.
Bu haftasonu yapacağımız kap-kaç işine sen de katılmalısın.
People thought he was a grump so he nicknamed himself "Happy."
Sadece öyle görünmüyordu. İnsanlar onun aksi olduğunu ve bunu kapatmak için kendine bu lakabı taktığını düşünüyordu.
You were such a grump. You were such a grump.
Çok huysuzluk ettin.
You were still a grump. You were still a grump.
Hala huysuzluk ettin diyorum.
Oh, don't be a grump. Gimme a zip.
İnat etme de şu fermuarı çek.
Grump.
Huysuz!
You're still retaining a lot of grump in these joints.
Hâlâ bu eklemlerde gerginliginiz var.
- What a grump!
- Bu ne surat!
You mean like : Snuffy, Grumpy, Dopey...?
Yani Snuffy, Grump, Dopey filan gibi mi?
You big old grump. Everybody... clap your hands!
Hep beraber, elleri çırpalım.
Oh, don't be a grump, Jerry.
Huysuz olma, Jerry.
My poor little grump.
Zavallı küçük.
You old grump...
Benim huysuz büyükannem.
- I'm going to the moon... -... and I'm bringing Mr. Grump.
- Aya gidiyorum ve Bay Grump'ı da götürüyorum.
Oh shushy-shushy grumpety-grump.
Oh homurdanıp momurdanıp durma.
You know, he can be a big old grump sometimes, but I hope you know how highly he thinks of you.
Bazen huysuz bir ihtiyar olabiliyor, ama sana değer verdiğini umarım biliyorsundur.
Give my favorite grump an 15 extra minutes and you can thank me later.
Bana homurdanmak için 15 dakika ver sonra teşekkür edebilirsin.
He's an old grump.
Yaşlı, huysuz adamın tekidir o!
I'm going to that old grump's house.
Şu huysuz adamın evine gideceğim.
Soria, you're an old grump.
Soria, sen yaşlı ve huysuz herifin tekisin.
I'll roll you another, you big grump.
Sana da bir tane sarayım, asabi herif.
She's been an infernal grump since Octavian left.
Octavius gittiğinden beri, berbat bir huysuz olup çıktı.
I'm the grump's wife Mary.
Oh! Ben huysuzun karısı Mary.
He's such a grump this week.
Bu hafta tam bir huysuzdu.
We must continue to search for Grumps.
"Grump'ları aramayı sürdürmeliyiz."
So they searched all day, but they were nowhere discover signs of Grumps.
"Böylece, bütün gün aradılar ancak hiçbir Grump izine rastlamadılar."
Ben's father, a rather convincing storyteller, his son convinced that existed Grumps.
Ben'in babası, daha doğrusu diğer bir öykücü Grump'ların var olduğuna oğlunu da ikna etmişti.
At what point in his youth, the ratio was superior to the imagination, when Ben concluded, that the world was Grump-free?
Çocukluğunun hangi noktasında Ben'in hayal gücü etkilenmiş ve dünyayı Grump olarak algılamasına neden olmuştu?
Ben had a great desire, for the chance to embrace and the search for the Grumps to resume.
Ben, içindeki başıboşluğu kucaklamak ve Grump arayışına kaldığı yerden devam etmek için baskın bir arzuya sahipti.
Instead, Ben asked himself, or the Grumps, Like their prehistoric friends, were extinct.
Ben'i asıl endişelendirense, eğer bu iki tür tarih öncesi dostlarsa Grump'ların türü de tükenmiş olmalıydı.
Ben knew that if anyone would go on a trip, finding Grumps craziness would look at.
Ben, bir başkasıyla birlikte yol boyunca Grump'ları aramanın aptalca görüneceğinin farkındaydı.
Nobody can say with certainty how Grumps looks.
Hiç kimse kesin olarak Grump'ların aslında neye benzediğini söyleyemez.
- What a grump.
Çık!
He's just a grump.
Büyükbaban biraz huysuzdur.
Grump.
Suratsız.
Get out of the grump.
Bu ruh halinden çıkmak için.
Don't be such a big old grump.
Bu kadar eski moda birisi olma.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]