English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Gunk

Gunk translate Turkish

145 parallel translation
I mean, they had stuffed goats and teepees and rocks and natural gunk like that.
Doldurulmuş keçiler, Kızılderili ağılları, kayalar ve doğal zamklar gibi şeyler vardı.
Honey, put some gunk on her back, will you?
Tatlım şu yapışkan şeyi sırtına sürersin değil mi?
These cigars have become just gunk, they seem straw.
Şimdiki purolar bok gibi. Samandan yapılıyor.
Can't you see I'm up to my armpits in gunk? Who is it?
Hayır, beni bu karmaşaya sürüklediği için hala baban.
That green gunk you call food?
O yeşil şeye yemek mi diyorsun?
You got gunk in there.
Yapış yapış bir şey var.
The thing is, the valve seemed stuck. It had this gunk on it like a pulmonary stenosis.
Üzerinde yapışkan bir madde vardı, akciğer damarı tıkanıklığı gibi.
Let me get that gunk off your face.
Şu şeyi, yüzünden temizleyeyim.
God, your skin is so luminous underneath all this gunk.
Evet. Tanrım. Onca katmanın altında derin ışıl ışıl parlıyor.
I can't stand meself before I floss all that gunk out of me teeth.
Ben de dişlerimi fırçalayıp diş etlerime sinmiş olan o pis kokuyu...
I've so much gunk under my nails, I look like I've been worming a pig.
Tırnaklarımın içi öyle vıcık vıcık ki, solucan arayan domuza benziyorum.
Do you see that, that wheel in there? There's like a glob of gunk.
Şurdaki tekerleği görüyor musun?
Oh, but he'll gunk'em all up.
Ama hepsini yapış yapış yapacaktır.
Get that gunk off your face.
Evet, " Sil şu vıcık vıcık şeyi suratından.
- Look at all that gunk.
- Amma vıcık vıcık.
You go upstairs, get my diaphragm, fill it up with gunk and we'll have eight minutes before I have to feed Vincent.
Yukari çik, diyaframimi al ve içini doldur sonra Vincent'i beslememe sekiz dakika kalir.
Can we find something, make something that'll dissolve this blue gunk?
O mavi yapışkan şeyi dağıtacak bir şeyler bulamaz mıyız?
Zhaan said this solvent should do the trick, but it's very strong, so I've got to get it only on the DRD gunk, not on your hand...
Zhaan bu solventin işe yarayacağını söyledi ama çok güçlüymüş. o yüzden eline değil, sadece DRD yapışkanına sürmem gerekiyor...
- That's what the gunk on the floor was.
Yerde bulduğumuz madde buymuş.
As soon as you clear that mucky gunk out of your ear... you'll go in the house and put it on.
Kulağındaki o pislikleri temizler temizlemez..... içeri giriyorsun ve bunu giyiyorsun.
There's large pieces of green mucus and gunk...
İçeride büyük parçalar halinde yeşil sümük ve...
Man, would you look at all that gunk.
Adamım şu yapışkan pisliğe bir bak.
Then he oozed this-this black gunk.
Sonra şu-şu siyah kusmuktan attı.
It's oozing some kinda gunk, dissolving the metal.
Metali eriten bir çeşit yapışkan madde salgılıyor.
They stick a tube down your throat and just suck out all the gunk and bile.
Gırtlağından hortum sokup tüm sıvıları dışarı çıkıyorlar.
So to avoid getting zapped themselves, bombardier beetles keep two chemicals apart in two chambers and only mix them to blast an enemy with their boiling-hot, smelly gunk.
Bu yüzden, kendi kendilerine zarar vermemek için, bombardıman böcekleri iki kimyasalı iki ayrı odacıkta tutar ve onları sadece, düşmanını ateş gibi sıcak ve pis kokulu bombasıyla kavurmak için karıştırır.
Only souvenir we got was the gunk on this blade.
Aldığımız tek hatıra bıçaktaki pislikti.
We have water, juice, Coke, the green gunk that Emma drinks, beer....
Su, meyve suyu, kola, Emma'nın içtiği yeşil çamur, bira...
I'm afraid the face you fell in love with was actually just a blob of living gunk... I bought with my tax refund.
Korkarım aşık olduğun yüz, vergi iademle aldığım kremin eseri.
Mr. Gunk has really been piling it on.
Bay Vıcık dağ gibi yığmış.
- Mr. Gunk.
- Bay Vıcık.
Mr. Gunk, please, you're making it nervous.
Onu telaşlandırıyorsunuz.
I'm gonna get a job and I'm gonna help Dad pay back Mr. Gunk.
İş bulup, babamın borcunu ödeyeceğim.
We just need to clean some of this gunk off the floor.
Bu pisliği yerden temizlesek yeter.
What's this gunk in his hands?
Elindeki vıcık şey de ne?
Every one of you guys except Clyde has a big wad of gunk in your mouth.
Clyde hariç her birinizin ağzında koca bir şişlik var.
Full of gunk. I know.
Ödle dolu, biliyorum.
- What's this gunk?
- Bu vıcık vıcık şey de ne?
With your arm and my head gunk, we're going right to the top.
Senin kolun ve benim beynimle doğruca zirveye ulaşacağız!
You could... clean the gunk out of Appa's toes?
Benim ne yapmam gerekli? Appa'nın ayak parmaklarını temizleyebilirsin.
Me wiping up gunk.
Yapışkanı temizlemek için.
Gunk in the trunk.
- Bagajda çöp. İyi değil.
I'm so sorry, Jamie. I didn't know I had you hanging upside down until that last layer of gunk came off.
Çok üzgünüm, Jamie son katman çamur çıkana kadar seni baş aşağı asmam gerektiğini bilmiyordum,
So we found some gunk in the revolver's forcing cone.
Silahın namlusunda vıcık vıcık birşeyler bulduk.
Nasty green gunk, but he loved them, ate them for breakfast.
Gıcık, yapışkan şeyler, ama çok seviyordu, ve kahvaltıda yiyordu.
The cancer cells are like the gunk that builds up in there.
Kanser hücreleri orada oluşan yapışkan şeyler gibi.
Once the gunk starts circulating, it can do a lot of damage to the whole engine.
Bu yapışkan şey dolaşmaya başlarsa, tüm motora zarar verebilir.
He's in a gunk.
O bir'bundam'.
If a guy funk is a gunk, then what's a girl funk?
Bunalımdaki adama'bundam'dersek, bunalımdaki bir kıza ne deriz?
This is about cleaning off gunk.
Pisliği temizlemekle bir ilgisi var.
A lot of gunk gets stuck in it.
Bir sürü şey üstüne yapışmış.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]