Gunshots translate Turkish
932 parallel translation
[Gunshots] It's a killing machine, essentially, and it takes on a master, and basically, you know, becomes its hit man.
Kanima aslında, bir usta tarafından kiralık katile dönüştürülmüş bir ölüm makinesi.
Indians never do what you expect. [MEN shouting ] [ GUNSHOTS]
Kızılderili asla bekleneni yapmaz.
Those were gunshots!
Bunlar silah sesi!
Did I hear gunshots?
Silah sesleri mi duydum?
A few gunshots'll do it every time, Mr. Trane.
Birkaç atış her zaman işe yarar, Bay Trane.
- Sabers and gunshots, Mr. Maboeuf!
- Kılıçlar ve kurşun sesleri Mösyö Maboeuf!
Mrs. Porter, did you hear any gunshots tonight?
Bayan Porter, bu gece silah sesi duydunuz mu?
Put down, hurry, put down ( Gunshots )
Acele edin, yakalayın onu!
( GUNSHOTS )
( SİLAH SESLERİ )
Gunshots in the street
- SOKAKTA PATLAYAN SİLAHLAR
But gunshots in the air scare the quarry away.
Ama silah sesleri avımızı korkutabilir.
Lets have that ring. ( Gunshots ) It's me, you fool.
Yüzüğü alalım artık Benim, salak.
After they were gone, I heard gunshots.
Gittikten sonra silah sesleri duydum.
- Nobody heard the gunshots either. - Was there more than one killer?
- Silah seslerini de kimse duymamış ki.
[GUNSHOTS]
( SİLAH SESLERİ )
- Gunshots were heard here last night.
Rahat! Bu gece silah sesleri duyulmuş.
- [Gunshots Continue] - Who's there?
Kim var orada?
- Rabbit crawl! - [Gunshots]
Sürünün!
Those gunshots will wipe us out.
O tüfekler bizi silip bitirir.
[GUNSHOTS]
[bam bam bam]
The man was killed in the dungeon, swept away by the water while the woman was killed by several gunshots...
Mahzende öldürülen adamın cesedi suyla beraber sürüklendi, gitti kadın birçok mermi ile vurulup ölürken...
( Gunshots ) - They're under orders.
Kabine'nin emirlerine itaatsizlik edemezler.
If it could be dispatched with a bullet, or better still, some kind of a gas... Undoubtedly, it is very small and any kind of bodily harm... especially from gunshots or explosives...
Eğer ona mermiyle zarar verilirse, ya da bir çeşit gazla... hiç şüphesiz, o henüz çok küçük ve vücudu çabuk zarar görebilir... özellikle ateşli silahlar ve patlayıcılardan.
Gunshots.
Silah sesi.
Some gunshots.
Birkaç el atıldı.
- Gunshots, monsieur.
- Silah sesi mösyö.
- Gunshots, Pop.
- Silah sesi baba.
Gunshots, Dickie.
Silah sesi Dickie.
What about the gunshots?
Peki ya silah sesleri?
What were the gunshots?
Silah sesleri neymis?
I heard gunshots.
Silah sesi duydum.
Anybody hear the gunshots?
Silah sesi duyan var mı?
There were gunshots.
Sonra ateş edilmiş.
[Gunshots ] [ Father Carlos] Michael.!
Michael!
He'll be killed. They'll all be killed. [Gunshots]
O öldürülecek Hepsi öldürülecek.
[GUNSHOTS] Hurry! Get into the plane!
Uçağa binin!
Jake, look out.! [Gunshots]
Jake, dikkat et!
Those are gunshots!
Bu bir böcek silahı!
- Are those gunshots?
- Bu silah sesi mi?
I'd, uh, drop them in the fire, and watch everybody jump, and they'd crack, and they'd go off like gunshots.
Ben, ah, onları ateşe atardım,.. ... ve herkesin zıplamasını izlerdim, sonra patlar ve sanki silah sesi gibi bir ses çıkartırlardı.
That sounded like gunshots.
Silah sesiydi sanki.
I just heard some gunshots.
Bir kaç el silah atıldığını duydum.
There was a time when it was full of screams and gunshots, of dogs'barking.
Çığlıkların, silah seslerinin ve köpek havlamalarının olduğu zamanlar da oldu.
( gunshots ) I will have your head!
Seni öldüreceğim!
- We did all but exchange gunshots.
- En azından birbirimizi vurmamıştık.
[Gunshots] Come and get it!
Gel de al!
Gunshots?
- Silah sesleri mi?
Gunshots!
çabuk
[Three Gunshots ] [ Alarm Bell Ringing ] [ Alarm Bell Continues Ringing]
- Beth!
I didn't hear any gunshots.
Gitmesi gerekirdi.
( GUNSHOTS )
[Silah sesi]