Gutsy translate Turkish
188 parallel translation
You're smart and gutsy.
Cesur ve zekisin.
He's a real gutsy guy.
Gerçekten gözü pek bir adam.
That was a very gutsy thing you just tried.
Bu denediğin çok cesurca bir hareketti.
I like gutsy guys.
Cesur adamları severim.
Gutsy. Holding up.
Metin olmaya çalışıyor.
You know, but gutsy.
Ama gözü pekte olacak.
- Gutsy lady.
- Cesur bayan.
I'll do the gutsy thing and call the post office and get Norm out of there.
Tamam dinleyin. Madem öyle yürek isteyen şeyi yapıp, postaneyi arayacak ve Norm'u oradan çıkartacağım.
Must be all the shit in the air that's making you so gutsy.
Havadaki tüm bu bok seni çok güzel yapıyor.
You're one gutsy virgin.
Sen çok cesur bir bakiresin.
That's what we need, some gutsy decisions!
İşte bize lazım olan da bu : Cesur kararlar almak!
Is it more gutsy to twice traverse a staircase in flames or to make a one-time leap into the mouth of a smoking volcano?
Yangına iki kez dalmak mı daha fazla cesaret gerektirir bir volkanın içine atlamak mı?
You were gutsy
Çok cesursun.
That was a gutsy decision, sir.
Bu çok isabetli bir karardı efendim.
I'll be unappreciated in my own country... but my gutsy blues stylings will electrify the French.
Kendi ülkemde takdir edilmeyeceğim belki ama benim gözüpek blues stilim Fransızları heyecanlandıracak.
Well, you boys always were gutsy.
Sizler her zaman cesaretlisinizdir.
Too bad I never much cared for gutsy.
Cesareti pek fazla takmamam ne yazık.
This is some gutsy babe.
Çok cesur kadınmış.
That was a real gutsy thing you did today.
Bugün yaptığın şey çok cesurcaydı.
Not to mention a gutsy one.
Cesaretlerinden söz etmiyorum bile.
In time to see you vault that cart. Gutsy move...
- O arabanın üzerinden atladığını gördüğüm zaman... cesurca hareket.
That was gutsy, huh?
- Bu cesurcaydı, huh?
You're a gutsy daredevil with a give -'em-hell attitude and a fourth-grade education.
Sen gözü pek, herkese dersini verebilecek ve 4.sınıfa kadar eğitimi olan birisin.
I think it's pretty gutsy.
Bence bu oldukça cesaret işi.
Yeah, this is a real gutsy call, Brent.
Cesur bir karar, Brent.
Off the record, that was one hell of a gutsy job.
Aramızda kalsın, sıkı bir iş yaptın.
I think that's wonderful! I think that's so gutsy!
- Özür dilemen gerek.
Gutsy speech!
Cesur bir konuşma..
That's gutsy.
Cesaret işi.
Gutsy move.
Cesur bir hareket.
I think that's so gutsy!
Müthiş!
Gutsy.
Cesursun.
It was gutsy and eloquent.
Cesur ve dokunaklıydı.
'Here lies Sarah Logan, gutsy and eloquent.'
"Sarah Logan burada yatıyor. Cesur ve dokunaklı."
He turned out to be a pretty gutsy guy.
Çok cesur bir adam.
- What you did is a very gutsy thing.
- Yaptığın şey çok cesurcaydı.
As one Jew to another, it's a gutsy thing to come in and step in.
Yahudi bir dostun olarak söylüyorum, bu yaptığın çok gurur vericiydi.
Out of the entire junior class, I've never met anyone so foolishly gutsy.
Cesur musun aptal mısın anlamadım.
Very gutsy, my neighbor.
Evet. Nasıl gidiyor canım?
Be gutsy, tell her personally!
Erkek ol. Git bunları Onun yüzüne söyle!
Say what you want about her, she's gutsy.
Hakkında ne söylersen söyle, aslında cesur bir kız.
That's pretty gutsy.
Halka açık yerde, büyük cesaret.
Gutsy question.
Pervasız bir soru.
It was gutsy. Thank you.
- Teşekkürler benim için biraz geç
It's also pretty gutsy of her.
Ayrıca çok da cesur biri.
She comes over here and grabs Ray's gun. Gutsy girl.
- Buraya gelip Ray'in silahını aldı.
You're gutsy.
Oldukça iyisin.
Jacking Sam braun's casino at roulette, that was gutsy and smart.
Sam Braun'un kumarhanesinde rulette hile yaptınız. Çok cesursunuz. Ve de akıllı.
Pretty gutsy.
Cesurca
Little doggie's really getting gutsy.
Vay!
It's a gutsy script, Andy.
Cesur bir senaryo Andy.