Gwendolen translate Turkish
141 parallel translation
Aunt Augusta... And Gwendolen.
Evet, Augusta teyze ve Gwendolen.
My dear fellow, the way that you flirt with Gwendolen... is perfectly disgraceful.
Gwendolen'le flört edişin çok rezil.
It's almost as bad as the way Gwendolen flirts with you.
- Onun seninle flört etmesi kadar kötü.
Anyway, I certainly can't see... you and Gwendolen being married.
Her neyse, Gwendolen ve senin evlenmenin mümkün olduğunu sanmıyorum.
My dear fellow, Gwendolen is my cousin... and before I allow you to marry her... you shall have to clear up this whole question of Cecily.
Gwendolen benim kuzenim. Onunla evlenmene izin vermeden önce, şu Cecily konusunu açıklığa kavuşturmalısın.
Now, if I manage to get her out of the way for 10 minutes... so that you may have an opportunity... for proposing to Gwendolen... may I dine with you at the Savoy tonight?
Şimdi, eğer ben onu on dakikalığına uzaklaştırırsam böylece sen de Gwendolen'e evlenme teklifi yapma fırsatı bulursun, o zaman seninle bu akşam Savoy'da yemek yiyebilir miyim?
Won't you sit here, Gwendolen?
- Buraya otur Gwendolen.
Gwendolen, you will accompany me. Certainly, Mama.
- Gwendolen, sen de bana eşlik et.
Gwendolen...
- Gwendolen...
You really love me, Gwendolen?
- Beni gerçekten seviyor musun Gwendolen?
Well, really, Gwendolen... I must say I think there are lots of other much nicer names.
Cidden, şunu söylemeliyim, bence çok daha güzel bir sürü isim var.
Gwendolen, we must get married at once.
Gwendolen, hemen evlenmeliyiz.
Gwendolen.
- Gwendolen...
Gwendolen, will you marry me?
Gwendolen, benimle evlenir misin?
Pardon me. Gwendolen. You are not engaged to anyone.
- Gwendolen, sen kimseyle nişanlanmadın.
- In the carriage, Gwendolen.
Arabada Gwendolen!
Gwendolen! The carriage!
Gwendolen, araba!
So. did you tell Gwendolen the truth... about being Ernest in town and Jack in the country?
Ee, Gwendolen'e, şehirde Ernest, kasabada Jack oluşunla ilgili gerçeği anlattın mı?
A girl with a simple, unspoiled nature like Gwendolen... could hardly be expected to reside in the country.
Gwendolen gibi bozulmamış yapısı olan bir kızın taşrada yaşamasını beklemek pek uygun değil.
I need hardly say I would do anything... in the world to ensure Gwendolen's happiness.
Gwendolen'ini mutlu etmek için ne gerekiyorsa yapmaya hazırım.
You don't think there's any chance of Gwendolen becoming... like her mother in about 150 years, do you, Algy?
Gwendolen'in 150 yıl içinde annesi gibi olması ihtimali yoktur sence, değil mi?
Ernest.
- Gwendolen!
Dear Gwendolen.
Sevgili Gwendolen.
Have you told Gwendolen that you have... an excessively pretty ward who's only just eighteen? No.
Gwendolen'e 18 yaşında çok güzel bir kızın vasisi olduğundan bahsettin mi?
Cecily and Gwendolen are perfectly certain... to become extremely great friends.
Cecily ile Gwendolen kesinlikle çok iyi arkadaş olacaklar.
Gwendolen, my darling.
- Gwendolen, sevgilim!
- My sweet wronged Gwendolen.
- Benim tatlı, kandırılmış Gwendolen'im.
Gwendolen, your common sense is invaluable.
Gwendolen, mantığın bir değeri yok.
- Gwendolen!
- Gwendolen!
I am engaged to be married to Gwendolen, Lady Bracknell.
- Ben Gwendolen ile nişanlıyım Lady Bracknell.
Gwendolen, the time approaches for our departure. We have not a moment to lose.
Gwendolen, gitme vaktimiz yaklaşıyor.
The moment you consent to my marriage with Gwendolen... I will most gladly allow your nephew... to form an alliance with my ward.
Gwendolen ile evliliğimize onay verdiğiniz anda, ben de yeğeninizin, vesayetim altındaki kişiyle evliliğine rızamı seve seve veririm.
How do you do? Gwendolen, my unfortunate brother. How do you do?
Gwendolen, talihsiz kardeşim.
My own Gwendolen.
- Gwendolen'im.
I always told you, Gwendolen... that my name was Ernest, didn't I?
Sana her zaman adımın Ernest olduğunu söylemiştim Gwendolen, değil mi?
It's your move, Gwendolen.
Sıra sende Gwendolen.
Your move, Gwendolen.
Sıra sende Gwendolen.
It's your move, Gwendolen.
Sıra sende Gwendolen. Şah.
You packed it. Gwendolen, I distinctly remember...
- Gwendolen, açık seçik hatırlıyorum.
You know, Wendy, nowadays, you simply cannot afford to dismiss people just because they're not one's sort.
Gwendolen, bu günlerde insanları sırf sana benzemiyor diye reddetmek kolayca yapılabilir bir şey değil.
Gwendolen, what are you doing here?
Gwendolen, ne işin var burada?
Oh, Gwendolen. Don't forget to send one to Aunt Beatrice.
Gwendolen, bir tane de Beatrice Hala'ya göndermeyi unutma.
Gwendolen distinctly said she'd join me on the beach and I come back and find her sitting there in that cafe.
Gwendolen açık bir şekilde benimle kumsalda buluşacağını söyledi sonra geri geliyorum ve onu kafede otururken buluyorum.
Gwendolen, I must ask you to either move to another table or else leave us alone.
Gwendolen, senden ya başka bir masaya geçmeni ya da salondan ayrılmanı istemek zorundayım.
Gwendolen, are you going to do as I say?
Gwendolen, söylediğim gibi yapacak mısın?
I am in love with Gwendolen.
- Gwendolen'e aşığım ben.
Gwendolen!
- Ernest, sevgili Ernest!
Good heavens, Gwendolen.
- Tanrım, Gwendolen!
Yes. To "Good heavens, Gwendolen."
- Evet, Tanrım Gwendolen.
Gwendolen, it's your move.
Gwendolen, sıra sende.
Really, Gwendolen.
- Yapma, Gwendolen.