Hace translate Turkish
38 parallel translation
"El que hace trofeos de los hombres" means "the demon who makes trophies of man."
"El que hace trofeos de los hombres" yani "insan başını anı diye saklayan şeytan."
- Que hace aqui?
- Que hace aqui?
- ¿ Qué hace aquí?
- Bir şey mi aradın?
He said you were'lo hace estupendamente'.
Senin için "lo hace estupendamente" dedi.
What I do hith ny hace is ny dusiness!
Yütüme ne yaptırdığım teni ilgilendirmez.
You're the on who said you could see all the wrinkles in ny hace!
Yütümdeki bütün kırıtıkları gördüğünü toyleyen tendin.
¿ Luis, me hace encontrado nuevo abogado ya?
¿ Luis, me hace encontrado nuevo abogado ya?
Hace tiempo me dijo que estaba en el negocio de la limpieza
Bir zamanlar, bana temizlik işinde olduğunu söylemişti.
¡ Perro feo, eso no se hace!
¡ Perro feo, eso no se hace!
Mr. Bennie, qu'hace est durmiendio.
Bay Bennie, qu'hace est durmiendio.
Mr. Bennie qu'hace?
Bay Bennie qu'hace?
Hey, Finn. You still owe me that report on...
Hey Finn, bana hala "Que hace en su persado" raporunu vermedin.
Desde hace mucho que no vienes.
Uzun zamandır uğramıyorsun.
¿ Por qué tú hace? I am so sorry.
Çok üzgünüm.
What hace kings that Privates have not too?
Peki kralların özel olmayan nesi var ki?
Dr.Warren's resident punctured the dura of your patient from this morning during waht should hace been a routine epidural.
Doktor Warren'ın asistanı, bu sabahki hastanıza rutin bir epidural uygulaması gerekirken gidip hastanın durasını delmiş.
¡ Asi se hace!
Evet, bunlar.
El bebé nació hace media hora y se encuentra perfectamente de salud.
Bebek yarım saat önce doğdu ve çok sağlıklı.
¿ Qué hace usted acá?
Ne işiniz var burada?
Una vez Al año no hace daño.
Una vez al año no hace daño
Alex, hace anos.
Alex, geç kaldın.
Que hace aqui?
Ne işin var burada?
The fact that Captain Ferris was a pilot suggested to me we could be dealing with HACE.
Yüzbaşı Ferris'in pilot olması bunun YİBÖ olabileceğini gösteriyor.
HACE?
YİBÖ mü?
Well, as I'm sure you remember, there was not a lot of Captain Holland left to examine, but his brain tissue did present vasogenic edema, capillary leakage and spongiosis of the white matter, and those are all consistent with HACE.
Eminim hatırlarsın Yüzbaşı Holland'dan geriye incelenebilecek bir şey kalmamıştı. ... ama beyin dokusunda vazojenik ödemle sızıntı vardı ve beyaz madde süngerleşmişti. Bunların hepsi YİBÖ'ye uyuyor.
It's possible- - if he was dropped off a plane at altitude in a wingsuit, that could certainly cause the onset of HACE.
Atlayış tulumuyla yüksekteki bir uçaktan bırakıldıysa olabilir. Bu YİBÖ'nün başalmasına neden olmuş olabilir.
Both victims of HACE.
İkiside YİBÖ kurbanıydı.
'Cause on top of the HACE,
Çünkü YİBÖ'nün yanı sıra biri Yüzbaşı Holland'ın parşütüyle oynamıştı.
But Holland has HACE just like Ferris.
Ama Holland'da Ferris'teki gibi TİBÖ vardı.
You thought the guy stroked out from HACE, right?
Adamın YİBÖ yüzünden kriz geçirdiğini düşünmüştün, değil mi?
Hace frío.
Soğuk.
Sucedió hace unos años.
Birkaç sene önce oldu.
Hace que uno se dé cuenta de lo afortunados que somos.
İnsana ne kadar şanslı olduğunu hatırlatıyor.
Hoy hace 40 años las luces de Janus se encendieron por primera vez. - Y durante 40 años ha significado la paz de la mente cuando amenazaba el peligro.
40 yıl önce bugün, Janus'un deniz feneri ilk kez yakıldı ve 40 yıl boyunca tehlikeli anlarda okyanusa güvenle ışık tuttu.
Hace que no pueda mas
Hace que no pueda mas
- We've lost friends... No Se lo Que hace con ellos.
Arkadaşlarımız kayboldu...
Hace muchos años. Hey.
Selam.