English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Hacky

Hacky translate Turkish

127 parallel translation
Just a quick game of hacky sack.
Çabuk bir yakalamaç oyunu.
Even if they missed that pair of squirrels running away with our hacky sacks one glance at the color of the snow would hint there might be some trauma.
Toplarımızı alıp kaçan birkaç sincabı kaçırmış olsalarda. Karın rengine tek bir bakış atman, bir travma olabileceğini hissettirecek.
I'm too old, too married and lost far too many hacky sacks.
Çok yaşlıyım, çok zamandır evliyim ve çok fazla top kaybettim.
I'm always up for some Hacky Sack.
Ben yardıma hazırım.
Because this town is under the stranglehold of a few tie-dyed "tree-huggers" who'd rather play Hacky Sack than lock up the homeless.
Çünkü bu kasaba evsizleri kapatmak yerine, Hacky Sacky rolü yapmayı tercih eden boyalı elbiseli çevrecilerin istilası altında.
The whack of a hacky sack. Drug of choice :
Oyuncak bebek sesi.
Anyway, theywere all talking about how hard it is... for my folks to get along with your folks... so Leonard suggested we get them all together... and next thing you know, Larry and Edward are playing Hacky Sack in the driveway... and your mom insists we stay for dinner and Pictionary.
Her heyse, bizimkiler uzun zamandır sizinkilerle takılmadıklarını söylediler. Leonard da hep birlikte olmamızı önerdi. Bundan sonra Larry ve Edward garajın önünde futbag * oynuyorlardı.
There's never Hacky Sack. There's never Pictionary.
Ama hiç futbag ya da Çiziktirmece oynamadılar.
That's so hacky.
Bu çok adice.
- Wrap it around the top of his Hacky Sack.
- Hayalarının etrafına sar.
He's-he's young and he's got long hair and a beard and a hacky sack.
O genç biri, uzun saçları ve sakalı var.
No, or was it the hacky sack circle at Capefest?
Yoksa Cape Şenliğindeki top sektirme ringinde miydin?
The U.N. Y. Hacky Sack Club is not a real priority for me.
New York Üniversitesi Hacky Sack Kulübü önceliklerim arasında değil.
It's just a little hacky... to go right for the member massage.
- Hemen masaj kısmına geçmek biraz basit gibiydi. Günün geri kalanında ne yapacaksın?
Hey, I was standing around minding my own business... when you bitches came along and ripped out my heart... for a game of hacky sack.
- Siz iki sürtük gelip kendi oyunlarınız için kalbimi param parça edene kadar ben kendi halimde biriydim.
Hacky sack? The final arena of unquestioned white domination.
Bu top oyunu beyazların üstünlüğünün kesin kanıtı.
He sold his Porsche, joined a cult and took up hacky sack.
Porsche'unu satıp bir tarikata katıldı ve top oynamaya başladı.
- You guys Hacky?
- Arıyorduk.
- Hacky! - What about Katie?
- Neden gelip buraya bakmıyorsunuz?
Now go back to the quad and resume your Hacky Sack tourney!
Kodesine geri dön de Hacky Sack turnuvana devam et!
- l have kept up with the hacky sack.
Sağlık topunu elimden asla bırakmadım. - Senin adına sevindim.
Vivisecting homeless people and playing Hacky Sack with their still-beating hearts?
Evsiz barksızlara canlı canlı otopsi yapmak ve hâlâ atan kalpleriyle yakartop oynamak mesela.
I always see you guys playing hacky sack over here after lunch.
Siz çocukları her öğlen burada bunu oynarken görüyorum.
So, come on, hacky-sacky.
Hadi, yap işini.
She's so pretty that, if your hacky sack were my private parts,
Kız çok hoş, eğer senin kum torban benim özel yerlerim olsaydı
Right, because I was talking about the hacky sack.
Öyle olmalı, zaten dizde top sektirmekten bahsediyordum.
He might need more of a hacky-sacking, poetry-reading, tie-dyeing kind of place...
Çuval yarışı, şiir okumaları, kravat boyamaları olan bir yere daha uygun.
God, it feels like she's playing Hacky Sack in there.
Aman Allah'ım içerde maç yapıyor sanki.
No, all I'm saying is if the light shines into my client's eyes, then your prune bag is going to be my new hacky-sack.
Hayır, demek istediğim eğer ışık müşterimin gözlerine gelirse, o zaman budala çantan yeni hacky-sack topum olur.
Your boys are riding shine, not a-riding ponies.
- Siz Hacky'misiniz? - Hacky! - Katie ne olacak?
I stopped wearing shoes and learned Hacky Sack to fit in at Berkeley. Then he learned French and learned the difference... between a Brie and a Camembert. Then he grew this little mustache in an effort to appear more French-like... but he's fair-haired, and it was kind of an above-lip disaster.
Mesela ayakkabı giymeyi bırakıp Berkeley'e uymak için de "Hacky Sack" öğrendim ve o da Fransızca öğrenip Brie peyniri ve Camembert peyniri arasındaki farkı öğrendi, ondan sonra biraz daha Fransız gibi görünmek için ufak bir bıyık bıraktı ve aslında sadece bıyık üstü bir felaketti.
Let me guess - - They dose up, bust out the didgeridoos, And start kicking around the hacky.
Dur tahmin edeyim eğer bundan aşırı dozda alırsan başka alemlerde dolaşmaya başlıyorsun.
I'm Much More Sensitive To People's Hearts Since My Heart Has Been Ripped Out And Kicked Around Like A Hacky Sack.
Kalbim yerinden sökülüp boş bir çuval gibi yerlerde tekmelendiğinden beri insanların kalplerine daha çok önem veriyorum.
See ya around, hacky sack.
Görüşürüz hoş sohbet.
The terrorist known as Phantom was spotted yesterday at a Hacky Sack tournament in Beirut.
Terörist, Fantom adıyla tanınıyor dün, Beyrut'taki bir Torba Topu turnuvasında görüldü.
"He's coming to hacky sack a certain scrappy Israeli who says he cuts hair, but really cuts terrorist."
"Huysuz bir İsrailliyi torba topu yapmaya geliyor Saç kestiğini söyleyen ama aslında terörist kesen birini."
He come to hacky sack, you take him out.
Torba topu için geliyor, onu haklarsın.
You still go to Hacky Sack!
Hacky Sack'e yine de gidecek misin?
We at Hacky Sack as much as the next guy.
Biz diğerleri gibi Torba Topu maçında olmak.
He tell us go to Hacky Sack so he can make it look like we burn each other's store.
Hepimizi Torba Topu turnuvasına topladı böylece birbirimizin dükkanlarını yakmışız gibi gösterebilecek.
Now her mine is squishy like a hacky sack.
Artık kafasından birkaç tahtası eksik.
¶ and sold'em as hacky Sacks later that day ¶
¶ günün ilerleyen saatlerinde sattım ¶
I only know hacky-sack.
Ben sadece hacky-sack oynamayı biliyorum.
Even her dreams are hacky.
Rüyaları bile etkilenmiş.
Look! I brought a hacky sack!
Bakın yanımda hacky sack de * getirdim.
Not frisbee. - Otto, don't you have a sack to hacky?
- Otto, senin gidip sektirecek bir şeyin yok mu?
- Interesting. 'Cause i might be worried If i was playing hacky sack a decade too late.
İlginç, ben eğer bu yaşta ayağımda top sektirsem bu kadar iyi olmazdım.
[Both laughing] - Do you see how often hacky sack takes his shirt off?
Vaughn'un ne kadar sık tişörtünü çıkardığını fark ettin mi?
Did you see that hacky sack wears an anklet?
Vaughn'un halhal taktığını gördün mü?
Wanna play some Hacky Sack later, maybe listen to Blues Traveler?
Daha sonra footbag oynamak ister misin? Belki Blues Traveler'ı dinlemek. - Tamam.
Uh, hacky sacks.
Toplarını.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]