English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Hagar

Hagar translate Turkish

90 parallel translation
I was thinking of some name like Hannah or Hagar or Hephzibah picking up where your mother left off.
Şöyle bir isim düşünüyordum, Hannah veya Hagar veya Hephzibah gibi annenin bıraktığı yerden devam edeyim dedim.
No. God brought Ishmael and his mother, Hagar, into a good land.
Tanrı İsmail ve annesi Hagar'ı iyi bir ülkeye getirdi.
With Sarai came also her handmaid... Hagar, the Egyptian.
Saray'ın yanında Mısırlı odalığı Hacar da geldi.
I give thee my handmaiden... Hagar the Egyptian... to be thy wife.
Cariyem Mısırlı Hacar'ı karın yapıyorum.
And Abram went in to Hagar and she conceived... and when it came near the time that she should bear a child...
Ve Abram Hacar'ın yanına girdi ve o gebe kaldı. Ve çocuğu doğurması yaklaşınca hanımı Saray gözünde küçüldü.
And an angel of God called to Hagar out of heaven... and he said unto her :
Tanrı'nın meleği göklerden Hacar'a seslenip ona şöyle dedi :
What aileth thee, Hagar?
Neyin var Hacar?
The man you're looking at is Erik Hagar who for years has collected vast sums of money supposedly for charity, most of which he keeps for himself.
Gördüğünüz adamın adı, Erik Hagar yardım adı altında yıllardır büyük meblağlarda paralar toplayıp bunları kendi için saklıyor.
Hagar's partner in these despicable activities is his wife, Catherine.
Hagar'ın bu iğrenç faaliyetlerindeki ortağı karısı Catherine.
The latest fraud of the Hagars is the collection of a million dollars which is supposed to build a new hospital wing.
Hagar'ın son dolandırıcılığında toplayacağı 1 milyon dolar ile hastahaneye ek bina yapması gerekiyor.
To get this money, the Hagars have invited a group of millionaires to spend the weekend on the estate in Montaigne on the French / Italian border.
Hagar, bu parayı almak için bir grup milyoneri Fransa-İtalya sınırındaki Montaigne'de haftasonlarını geçirmeye davet etti.
The mission, should you decide to accept it, is to recover the millions which Hagar and his wife have stolen from the needy and put a stop to their charity racket for good.
Eğer kabul ederseniz göreviniz, Hagar ve eşinin ihtiyacı olanlardan çaldığı milyonları kurtarmak ve bu hayır davetlerine bir son vermek.
Well, Hagar will do his best to convince her that his charity is.
Hagar, ondan bağış almak için elinden geleni yapacaktır.
You check out Hagar?
Hagar'ı inceledin mi?
What about Mrs. Hagar?
Bayan Hagar ne olacak?
"I've already given enough to Erik Hagar's charities this year."
"Erik Hagar'ın yardım kuruluşlarına bu yıl zaten yeterince para verdim."
- Hello, Mr. Hagar.
- Merhaba, Bay Hagar.
Why is she crying, Mr. Hagar?
Neden ağlıyor, Bay Hagar?
I'm Erik Hagar.
Ben Erik Hagar.
Take Mr. Hagar's car into the village and have it made right.
Bay Hagar'ın arabasını köye götürüp hemen düzgünce tamir ettir.
- I'm Catherine Hagar.
- Ben Catherine Hagar.
- You and Mrs. Hagar live here now?
- Siz ve Bayan Hagar burada mı yaşıyorsunuz?
Mr. Hagar, I am a very wealthy woman.
Bay Hagar, ben çok zengin bir kadınım.
Calling the police would be a mistake, Mrs. Hagar.
Polisi çağırmak büyük hata olur, Bayan Hagar.
I'm sorry, Mrs. Hagar, I needed the job.
Üzgünüm, Bayan Hagar, işe ihtiyacım vardı.
I'm worth millions, Mr. Hagar, but nothing can get me out of this chair.
Milyonlarım var, Bay Hagar fakat hiçbir şey beni bu sandalyeden kaldıramıyor.
No, no, no, Mr. Hagar, let it burn.
Hayır, hayır, Bay Hagar, bırakın yansın.
Now, just relax, Mr. Hagar.
Rahat olun, Bay Hagar.
- Who do you think, Mr. Hagar?
- Sizce kim olabilir, Bay Hagar?
Easy, Mr. Hagar.
Sakin olun, Bay Hagar.
What am I supposed to do about Mrs. Hagar?
Bayan Hagar'a ne yapmam gerekecek?
All right, Mr. Hagar, you've got a deal.
Pekala, Bay Hagar, anlaştık.
We'll be seeing each other again very soon, Mr. Hagar.
Çok yakında tekrar görüşeceğiz, Bay Hagar.
- Paul, have you seen Mrs. Hagar?
- Paul, Bayan Hagar'ı gördün mü?
Mr. Hagar.
Bay Hagar.
Mr. Hagar now owns the world's most-expensive car.
Bay Hagar, artık dünyanın en pahalı arabasına sahip.
I've returned Mr. Hagar's automobile.
Bay Hagar'ın arabasını geri getirdim.
- Mr. Hagar.
- Bay Hagar.
What sort of jail sentence do you think the Hagars are going to get?
Sence, Hagar ne kadar hapis cezası alır?
You got Hagar slacks, a pony-nub.
Ütülü pantolonlu atkuyruklu herif.
She had a handmaid, an Egyptian whose name was Hagar.
Bir hizmetçisi vardı Mısırlı biriydi, ismi Hacer'di.
Well, I'm also trying to patch things up between Van Halen and Sammy Hagar.
Van Halen ve Sammy Hagar'ın arasını da düzeltmeye çalışıyorum.
Mom won't let me read Hägar the Horrible.
Annem "Korkunç Hagar" ı okumama izin vermiyor.
Hagar.
Hagar.
Not that we blame you, especially since you told us Hagar wants a dozen more, just like'em.
Seni çuçladığımızdan değil, özellikle de bize, Hagar'ın onlardan bir düzine daha istediğini söyledikten sonra.
Hagar...
Hagar...
- Hagar!
- Hagar!
Hagar, how exactly did we meet?
Hagar, biz nasıl tanışmıştık?
Hagar, please, tell me you had this delivered.
Hagar, lütfen, dışarıdan sipariş verdiğini söyle.
We can't tell Crustacea the truth or Hagar will hate us.
Crustacea'ya gerçeği anlatamayız, yoksa Hagar bizden nefret eder.
And Hagar would be mine.
Ve Hagar benim olur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]