English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Hair's

Hair's translate Turkish

9,687 parallel translation
Yeah. Why's your hair so white?
Neden saçların bu kadar beyaz?
Boyd would not be caught dead near a beauty parlor, though I bet he's thrilled you get 10 % off his hair spray.
Boyd hiçbir surette güzellik salonuna adım atmaz. Ama saç spreyinde % 10 indirime havalara uçacağına eminim.
Listen, Nancy is... she's got very cool hair and a lovely face and...
Bakın Nancy'nin... Harika saçları ve çok güzel bir yüzü var.
Green eyes, maroon color hair, fair skin.
Yeşil gözleri, kahverengi saçları, bembeyaz teni varmış.
No, it's just my hair.
Postiş mi o? - Yok benim saçım.
She's got beautiful eyes and perfect hair.
O güzel gözlerini ve mükemmel saçları var olduğunu.
She's six years old, dark hair.
6 yaşında, koyu saçlı.
I'm fine as frog's hair.
Kurbağa kılı kadar iyiyim.
You got hair.
- Sen saçlısın.
I used to cut your mother's hair all the time.
Annenin saçını hep ben keserdim.
I mean, I'm glad your hair's not like that.
Yani, senin saçın öyle değil.
The hair, it's good.
Saçın, baya iyi.
An uncivilised, unsightly, filthy bore, with your tasteless clothes and with your hair like thistledown.
Medeniyetsiz, çirkin ve pis bir baş belasısınız o zevksiz kıyafetleriniz ve şeytanarabasına benzeyen o saçınızla.
if there's any fucking hair left on that poor little girl's head.
Kızın kafasında bir tel saçı kalmış bile olsa, o tele zarar gelmeyecek.
If she's playing with her hair, you go for a boob grab, squeeze tight.
Saçıyla oynarsa, göğüslerini elle, sıkıca kavra.
Hair's gone.
- Saçların gitmiş.
Oh, look, finally some songs about Rachel's hair extensions.
Bakın sonunda Rachel'ın postişleri hakkında şarkı söyleyeceğiz.
- Your hair's wet.
- Saçın ısak.
Well, there is a bump, but it's probably an ingrown hair or something.
Eh burada bir çıkıntı var, ama muhtemelen kıl yada saç dönmesi gibi bir şeydir.
What's with your hair?
Bu saç ne böyle?
No? Anyways, I love what you've done with Jane's hair.
Tamam neyse, Jane'nin saçlarını çok beğendim.
She did it to Jane's hair, too, and fairy godmother's not happy about it.
Jane'nin saçlarınıda bundan yaptı ve iyilik perisi hiç memnun olmadı.
Beware, forswear, undo Jane's hair.
Hazır ol olacaklara, dön Jane'nin eski saçlara.
But what is happening with Jane's hair?
Ama Jane'nin saçlarına ne olmuş öyle.
Medium built, 48 years old, bald patch, blond hair
Orta yapılı, 48 yaşında, kafasında kel bir bölge var, sarışın.
It's real hair.
Doğal saç.
What color's her hair?
Saçları ne renk?
Don't get anything on my hair. No.
- Saçıma bir şey sıçratma yeter.
You've got nice hair.
Ne güzel saçların varmış.
Yeah, but our hair's the same. Look.
Evet ama saçlarımız aynı, bak.
He's got more hair in his eyebrows than I have on my head.
Adamın kaşında benim kafamdan daha fazla saç var.
You get it in Mexico. It's more... hair more.
Daha çok, daha çok saç için.
I always think about the number of hair follicles on my mother's wrist before I killed her.
Her zaman, annemi öldürmeden önce gördüğüm bileğindeki kıl köklerinin sayısını düşünürüm.
She's about 5'4 ", um, brown hair, real pretty girl.
162 boylarında, kahve saçlı, güzel bir kız.
Um, I know that you're acting out your father issues by dying your hair with that trashy peroxide and dry-humping that man on my couch but I don't think it's nice to expose your child to this behavior.
Babanla ilgili problemlerinden dolayı saçını orospu sarısına boyayıp kanepemde o adamla sürtüştüğünü biliyorum. Ama bence çocuğunu bu tarz davranışlara maruz bırakman hoş değil.
- Which one? - Blue top, blond hair.
- Mavili, sarışın.
You have really good hair. You should, like, brush it.
Çok güzel saçların var, onlara özen gösterip taramalısın.
You think I dyed my hair too dark in that photo?
Sence fotoğrafta saçlarım çok mu koyu çıkmış?
Yes, the Reverend had bought some of my hair on Craigslist, and we started emailing, and I just thought he had some real good ideas.
Aklında sahiden güzel fikirler olduğunu düşündüm. Donna Maria, Mutlu Hizmetçiler adlı bir şirkette çalışıyordun.
It's her hair ribbon.
Onun saç kurdelesi bu.
They can't touch a hair on Dewey Crowe's head, else it's harassment, on account of the civil suit that I won against the federals, particularly Raylan Givens.
- Dewey Crowe'un saçının teline dokunamazlar yoksa taciz olur. Federallere, özellikle de Raylan Givens'a açıp kazandığım hukuk davası yüzünden.
Nice choice. It's like the little black dress of pubic hair.
ÇalıIığın küçük siyah giysisi gibi.
He's gorgeous... but dumb as a box of hair.
Muhteşem biridir ama çok da kalın kafalıdır.
Evelyn took your hair dryer.
Saç kurutma makineni Evelyn almış.
Your hair's not that curly and your skin's not that brown.
Ne saçların kıvırcık ne de tenin bronz.
- He's got red hair.
- Saçları kırmızı.
Oh God, you look like a mentally ill Barbie doll, after I cut off my Barbie doll's hair.
Tanrım, Barbie bebeğimin saçlarını kestikten sonraki zihinsel özürlü Barbie görüntüsüne benziyorsun.
He's probably pulling his hair out somewhere, wondering where he screwed up.
Muhtemelen bir yerlerde saçını başını yolup nerede başarısız olduğunu düşünüyordur.
Didn't want to get my hair wet. There's no dryer.
Saçımı yıkamadım, kurutma makinesi yok.
You're the one who's having the amazing hair day.
Burada harika saçlara sahip olan tek kişi sensin.
Cassandra's like a chick magnet, and Baird, I'm pretty sure that hair is not army regulation.
Cassandra kız mıknatısı gibi, ve Baird, oldukça eminim ki o saçların askeriye ile hiçbir benzer yanı yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]