English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Hairdryer

Hairdryer translate Turkish

60 parallel translation
Can I still use my hairdryer, Papa?
Saç kurutma makinemi kullanabilir miyim baba?
Mum, buy me a hairdryer!
Anne, bana saç kurutma makinesi al!
"Jiffy Portable Hairdryer."
"Jiffy Taşınabilir Saç Kurutma Makinası"
Come along, drop this hairdryer or whatever it is.
Acele et de şu saç kurutucuyu ya da her neyse indir.
Sorry to mench, but if you've finished with the hairdryer
Saç kurutma makinasıyla işin bittiyse gönderebilir misin?
Which destroyed their chances of success? Well, people would keep taking your hairdryer
Başarı şanslarını yok eden uyumsuzluğun gerçek nedeni neydi?
The bastard walked out on me... stole my telly, two Picasso posters... and my hairdryer.
Aşağılık herif, beni terk etti. Televizyonumu, iki Picasso posterimi saç kurutma makinemi de çaldı.
About your flat in London... Won't you need a new television and hairdryer... all that stuff that your apostle ran off with?
Londra'daki daire için yeni bir televizyon ve saç kurutma makinesi gerekmiyor mu?
- Better than that poxy hairdryer.
- O dandik saç kurutucudan iyi.
Your mother's hairdryer blown up?
Annenin saç kurutucusu mu bozuldu?
- Can I borrow your hairdryer?
- Saç kurutma makineni alabilir miyim?
And for my friend Fanny, the hairdryer.
Ve arkadaşım Fanny için, saç kurutma makinesi.
How many smokes for the hairdryer?
Saç kurutma makinası kaç sigara eder?
- I have a hairdryer.
- Saç kurutma makinem var.
- lt was a hairdryer.
- Saç kurutma makinesiydi.
A hairdryer with a scope on it? "
" Bu da ne böyle?
Cos you're on a fucking hairdryer.
Çünkü sikik bir saç kurutma makinesi üstündesiniz.
A hairdryer fell into the bathtub.
Küvetine bir saç kurutma makinesi düştü.
Did you move my hairdryer?
Kurutma makinesini sen mi kaldırdın?
Next to hairdryer.
Kurutma makinesinin yanında.
Right, find a hairdryer.
Pekâlâ, bir saç kurutma bulalım.
And a hairdryer there.
Ve birde saç kurutma makinesi.
I brought the hairdryer, too.
Saç kurutma makinesini de getirdim.
With enough cheap wizz and a powerful hairdryer, I reckon I could beat that.
Ucuz, güçlü bir sprey ve kurutma makinesiyle, onu yeneceğimi düşünüyorum.
Hairdryer.
Saç kurutma makinası.
I'll lend you my hairdryer.
Sana saç kurutma makinamı vereyim.
And it was my hairdryer that did it, that electrocuted her, but I know I put it away.
Ölümüne de neden olan benim saç kurutma makinamdı. Ama ben de yerine koyduğumdan eminim
And then the hairdryer was plugged into here.
Ve saç kurutma makinası buraya takılıymış.
The famous killer hairdryer, the towel, and the rest of the stuff from her locker.
Ünlü katil saç kurutma makinası, havlu ve kızın dolabındaki ıvır zıvırlar.
It's uneven, just like the hairdryer.
Pütürlü, aynı saç kurutma makinasındaki gibi.
What, no hairdryer?
Nasıl, saç kurutucu yok mu?
Can you get my hairdryer from Petronela?
Petronela'dan saç kurutma makinemi de alabilir misin?
Isn't rain supposed to be better for the electricity? Like a hairdryer in the bathtub?
Küvette iken saç kurutma makinasını çalıştırmak kadar yaygın mı elektrik kesilmesi?
I need a shower and a decent hairdryer.
Duş almaya ve adam gibi bir saç kurutma makinasına ihtiyacım var.
That could be convenient, you know, if I need to use a hairdryer if I'm running late.
Kullanışlı olabilir, bilirsin,... geç kalmışsam ve saçlarımı kurutmam gerekiyorsa.
I remember sitting in a bathtub filled with water holding the plugged-in hairdryer over the water.
Su dolu küvette oturduğumu hatırlıyorum. Suyun üstünde, elektriğe takılı saç kurutma makinasını tutuyordum.
She died electrocuted by a hairdryer.
Saç kurutma makinasından elektrik çarpınca ölmüştü.
Here's me completely barren, ovaries as much use as Gail Porter's hairdryer.
Ana Yemek ama güvercin mi? sadece demek istediğim... güvercine güvercin yedirmek kültürel açıdan duyarsız.
I ran the vacuum, the hairdryer.
Elektrik süpürgesini, saç kurutma makinesini çalıştırdım.
I had to floor it, or Jimmy Buffett in the flying hairdryer would be drinking the victory beer.
Gaza basmalıydım ya da uçan saç kurutma makinesindeki Jimmy Buffett zafer birasını içiyor olurdu.
- Are there electrical outlets in the woods? ! - Like a hairdryer...
Neden beni dinlemiyorsun
It's a fucking hairdryer.
Saç kurutma gibi lan bu.
Hey. Hey. Uh, look, before I forget, here's Lily's hairdryer.
Unutmadan, Lily'nin saç kurutma makinesini vereyim.
Even that hairdryer that probably dried... the locks of Jules Verne's wife.
Hatta Jules Verne'nin karısının saçlarını kurutmuş şu saç kurutma makinesi.
The neighbours report hearing a hairdryer in the early hours of the morning.
Komşular sabahın erken saatlerinde fön makinesi sesi duyduklarını bildirdiler.
I need a new hairdryer.
Saç kurutma makinası lazım.
I told you I needed a new hairdryer.
Saç kurutma makinasına ihtiyacım olduğunu söylemiştim.
I mean, there's not many people like Shaun who'd be prepared to stand with a hairdryer over your crotch for half an hour before you have to go to a funeral.
Sen cenazeye gitmeden önce Shaun gibi saç kurutma makinesini yarım saat senin çatalına tutacak çok fazla insan yoktur.
I'm like a hairdryer, I am blowing so hard.
Ne dediğimi anlıyor musun? Tıpkı elektrik süpürgesi gibiyim.
How long before Jillian realizes there's no power for her hairdryer?
Jillan'in Fon makinasinin pilinin bittigini anlamasi sence ne kadar surer?
'Cause I need that for my hairdryer and my toothbrush.
Çünkü onu da saç kurutma makinası ve diş fırçası için kullandım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]