English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Hairpin

Hairpin translate Turkish

164 parallel translation
Young master, they want your hairpin
Genç efendi, sizin firketenizi istiyorlar.
It's gonna be dark going down on those hairpin turns.
Dağlardaki keskin virajlar karanlık olacak.
- You know them hairpin curves?
- Keskin virajların orada. - Nick, Nick —
You wouldn't have another hairpin, would you, I could use? - Oh!
Kullanabileceğim başka bir firketen yoktur, değil mi?
The coral hairpin in the gold lacquer box, the tortoiseshell comb and pins.
Altın kaplı kutudaki mercan saç iğnesi. kaplumbağa kabuğundan tarak ve iğneler.
- Hairpin, please.
- Firkete lütfen.
Are you sure you haven't got a hairpin?
Firketen olmadığına emin misin?
That you stabbed a man in the face with your hairpin.
Birinin suratına tokanı saplamışsın.
It's a hairpin.
Saç tokası.
You can thank me by dropping the hairpin first.
Evvela saç tokasını bırakarak, bana teşekkür edebilirsiniz.
When they'd get excited over her, she'd stab them with a hairpin.
Kıvama geldiklerinde saç tokasını sapladı.
Blimey, they nearly collided at the Gasometer hairpin.
Gasometer virajında neredeyse çarpışıyorlardı.
Hairpin bend on the right.
Sağa U dönüşü yap.
Here he comes around the hairpin.
İşte keskin bir dönüşten çıkıyor.
Two bottles of hairpin, please.
İki kutu saç boyası lütfen.
Going into the hairpin bend we get a ding-dong struggle between Schnellfahrt and Rimspoke.
Viraja girerken Schnellfahrt ve Rimspoke arasında çetin bir mücadeleye şahit oluyoruz.
A hairpin.
Bir firkete.
Do you have a hairpin?
- Saç tokan var mı?
I'd find your hairpin and save it
Saklamak için saç tokanı arıyordum.
Then use this hairpin... to seek instructions from your elder
O nedenle bu saç iğnesini... silah gibi kullanacağım!
With a hairpin.
Saç tokasıyla.
muddy foot marks, any cigar end, or dropped glove, hairpin?
çamurlu ayak izi, bitmiş sigara izmariti, düşürülmüş eldiven, saç tokası gibi izler gördünüz mü?
The lawyer had a hairpin between his thumb and his index finger.
Avukatın başparmağı ile işaret parmağı arasında bir toka vardı.
Their most trivial action may mean volumes, or their most extraordinary conduct may depend upon a hairpin or a curling tong.
Onların en saçma hareketlerinin bir anlamı vardır. Ya da en sıra dışı davranışları bir saç tokası ya da bigudi ile alakalı olabilir.
He could fix a computer with a hairpin and a piece of duct tape.
Bir iğne ve bir parça bantla bir bilgisayarı tamir edebilir.
I should have warned you about that hairpin back there.
Seni o keskin viraj konusunda uyarmalıydım.
May I have a hairpin, please?
Bir toka olabilir miyim, lütfen?
A hairpin.
Bir toka.
I think he wants your hairpin.
Galiba tokanı istiyor.
Yes. Sixteen foreign dollars for a hairpin!
Bir saç tokasına on altı dolar!
Frankly, I don't need another hairpin.
Açıkçası yeni bir saç tokasına ihtiyacım yok.
The hairpin should be better placed for a girl to find the right husband.
Doğru kocayı bulabilmek için bir kızın tokasını doğru yerleştirebilmesi gerekir.
That she had stuck a hairpin in his belly.
O karnına saç tokasıyla vurdu.
To stick a hairpin in the rooster... As if the other fellow wouldn't notice.
Kimse farketmeden horoza... bir toka takar.
Aeryn, my module is a research craft, it's not built for hairpin maneuvers.
Aeryn, benim modülüm bir araştırma uçağı, dar alanda kısa manevralar için tasarlanmadı.
Hey, I know this hairpin.
- Her bir deliğe bakaca... Hey! Bu saç tokasını tanıyorum.
Sir, I swear to you... I would never take so much as a hairpin from this household.
Yemin ederim bu evden bir tek toka bile almadım ben.
In the hairpin, that fight for the lead continues.
Liderlik savaşı hala devam ediyor.
I stole a hairpin and picked the lock, baby.
Bir toka çaldım ve kilidi açtım, bebek.
Jesse comes barreling around that hairpin.
Jesse keskin virajı dönmüş geliyordu.
When I was going through my wardrobe... I found an extra hairpin on the floor.
Gardrobuma doğru giderken... yerde fazladan bir saç tokası buldum.
I can't find my hairpin.
Saç tokamı bulamıyorum.
I've lost my hairpin.
Tokamı kaybettim.
D'you have anything sharp... knife, hairpin, anything that'd puncture the skin on these walls?
Keskin bir şeyin var mı? Bıçak, saç tokası, bu duvarlardaki deriyi delebilecek herhangi bir şey?
You don't have a hairpin, do you?
Saç bağın yokmu senin?
With which girl's hairpin?
Hangi kızın tokasıyla?
I came out to look for my sister's hairpin.
Kız kardeşimin saç tokasını aramaya çıktım.
- A pair of scissors or a hairpin?
- Makas veya toka filan?
- I have a hairpin.
- Bir saç tokam var.
And my hairpin.
- Ve saç tokam.
A ruridama hairpin?
Şirin bir saç tokası nasıl olur?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]