Halliday translate Turkish
87 parallel translation
Hello, Halliday.
Merhaba Halliday.
Well, I was in London at the Savoy and I got old Halliday's call and I come straight down.
Savoy'daydım, Halliday'den telefon aldım hemen geldim.
Captain Halliday, Royal Army Medical Corp.
Yüzbaşı Halliday, Kraliyet Ordusu Sıhhiye Müfrezesi.
- Halliday.
- Halliday.
Captain Halliday, sir.
Yüzbaşı Halliday.
- Tony, this is Mark Halliday.
Tony, bu Mark Halliday.
- Tomorrow evening, Halliday the American boyfriend, and I will go out to a stag party.
Yarın akşam, Amerikalı erkek arkadaş Halliday ve ben bir davete gideceğiz.
I'll bring Halliday back for a nightcap.
Halliday'i de getireceğim, karımı birlikte bulacağız.
When you get back with what's-his-name, Halliday...
Halliday denen adamla geri döndüğünde...
When I come back with Halliday, I'll use my own key to let us in.
Halliday'le birlikte geri döndüğümde kendi anahtarımla içeri gireceğim.
- lnspector, this is Mark Halliday.
Mark Halliday.
Halliday. As you were with Mr. Wendice last night, you may help us.
Dün gece Bay Wendice'le beraber olduğunuza göre bize yardımcı olabilirsiniz.
Mr. Halliday, Mr. and Mrs. Wendice are coming to my office now to make their statements.
Bay Halliday, Bay ve Bayan Wendice ifade vermek üzere ofisime geliyor.
- Mr. Halliday, come with us.
- Bizimle gelmenizi istiyorum.
You received a letter from Mr. Halliday.
Bay Halliday'den bir mektup almıştınız.
You remember Mr. Halliday's letter?
Bay Halliday'in mektubunu hatırlıyor musunuz?
And I wrote those two blackmail notes and I kept Mr. Halliday's letter and planted it on the body.
İki şantaj notunu da ben yazmışım. Bay Halliday'in mektubunu saklayıp onu cesedin cebine koymuşum.
- Mr. Halliday.
- Bay Halliday.
I hope Mr. Halliday's not waiting outside to see me.
Umarım Bay Halliday dışarıda beni beklemiyordur.
Inspector Hubbard. It's me, Mark Halliday.
Müfettiş Hubbard, benim, Mark Halliday.
You'd better prepare yourself for a surprise, Mr. Halliday.
Kendinizi bir sürprize hazırlayın Bay Halliday.
Well, Mr. Halliday, have you got it?
- Bay Halliday, anladınız mı?
That was his little mistake because Swan had done exactly as you suggested, Mr. Halliday.
İşte burada yanılmıştı. Çünkü Swann aynen sizin öngördüğünüz gibi yaptı Bay Halliday.
the Youngers....
Kimse de öldürülmeyecek. Doc Halliday, Clantonlar, Youngerlar...
Mrs. Halliday just painted them.
Bayan Halliday onları yeni boyadı.
It's a housewarming present from Mrs. Halliday.
Bayan Halliday'den yeni evinize hoş geldiniz hediyesi.
- My friend, Jessica Halliday.
- Arkadaşım Jessica Halliday.
Halliday's been given a case of hock for Christmas.
Halliday, Noel için bir sandık beyaz Alman şarabı dağıtıyor.
A Mr is here. Gordon Halliday to see it, Mr. Poirot.
Bay Gordon Halliday adında biri, sizi görmeye geldi, Bay Poirot.
"Monsieur" Gordon Halliday?
Mösyö Gordon Halliday mi?
- The Australian Gordon Halliday?
- Avustralyalı Gordon Halliday mi?
The Monsieur Halliday it is here to be advised and not to advise.
Mösyö Halliday, buraya tavsiye vermeye değil almaya geldi.
Of all, of all.
Lafı bile olmaz, Mösyö Halliday.
The Poirot does not treat this type of subjects, Mr. Halliday.
Poirot insanlardan kurtarma işinde değil, Mösyö Halliday.
The Poirot has not for custom potential husbands veto, Monsieur Halliday.
Poirot, potansiyel kocaları korkutma işinde değildir, Mösyö Halliday.
- One abates, Monsieur Halliday.
- Sakinleşin, Mösyö Halliday.
Halliday, my friend, it is not a question of money.
Halliday, dostum, para sorun değil.
You. Halliday said to me what you. Carrington it was taking with her a travel suitcase blue, with immense jewels.
Bay Halliday'in söylediğine göre yanındaki mavi çantada bir sürü mücevher varmış.
- You. Halliday arrived already.
- Bay Halliday gelmiş.
Mr. Halliday.
Bay Halliday.
Monsieur Halliday, my deep feelings.
Mösyö Halliday, kaybınıza çok üzüldüm.
The most interesting thing, Mr. Halliday, the fact is that it was bringing this with him.
İlginç olan ise şu ki Bay Halliday, yanında bunlar vardı.
I want to give him a chat, Mr. Halliday.
Sizinle konuşmak istiyorum, Bay Halliday.
- Lament, Monsieur Halliday.
- Korkarım ki öyle, Mösyö Halliday.
We found the jewels at the home of the Mr. MacKenzie, Mr. Halliday.
Mücevher kutusunu MacKenzie'nin evinde bulduk, Bay Halliday.
Poor person Monsieur Halliday.
Zavallı Mösyö Halliday.
I'm already in love with Johnny Halliday.
Johnny Halliday'i seviyorum.
You know, I don't love Johnny Halliday anymore.
Artık Johnny Halliday'i sevmiyorum.
Marsha Haliday, new client, 10 : 00.
- Marcia Halliday, yeni müvekkil.
I'm Elaine Vassal.
Bayan Halliday.
Halliday Doyle Tambul Williams Stegman Frenchie Clarkson they stopped them at El Alamein.
Halliday... Doyle... Tambul...