Hammering translate Turkish
329 parallel translation
I heard him hammering, packing everything up.
Her şeyi tuz buz ettiğini duydum.
- Keep hammering that waterline.
- Su hattında taarruza devam edin.
In the meantime, keep hammering, especially Fenner.
Bu arada, vurmaya devam, özellikle Fenner'a.
The boys are restless about McLaren still hammering their rackets.
Çocuklar McLaren'in baskınlarından tedirgin.
Big chimneys, black smoke hammering noise and work, and more work.
Büyük bacalar, kara dumanlar çekiç gürültüsü ve çalışma ve daha da çalışma.
We've got to keep hammering at this man until we smash him!
Onun işini bitirinceye kadar bombardımana devam etmeliyiz.
- Hammering on opening night!
Açılış gecesinde çekiç sesleri!
I kept hammering into him that she was with another man... so he'd go into one of his jealous rages, and then I'd tell him where she was.
Onu Lola'nın başkasıyla olduğuna inandırdım böylece kıskançlık krizine girecekti, sonra onun nerede olduğunu söyleyecektim.
And the rain hammering like that on the window made it good to be in there.
Ve cama çarpan yağmurun sesi insanı orada bulunduğuna memnun ediyordu.
Why are you hammering away at that quarrel in the bedroom?
Neden hâlâ tartışma üstüne gidiyorsun?
I kept hammering the same spot!
Sürekli aynı noktaya çalıştım.
Aren't they ever going to finish hammering up that post office?
O postaneyi hiç bitiremeyecekler mi?
For hammering at my gate for days?
Yoksa günlerce kapımı aşındırdığın için mi?
Who can sleep with all that hammering?
Bu çekiç sesinde kim uyuyabilirki?
No, he's not hammering now.
Hayır, şu anda yumruklamıyor.
You've been hammering on the wall.
Duvarı yumrukluyordun.
He pulled a gun on me when I found out why he was hammering on the wall.
Duvarı niçin yumrukladığını ortaya çıkardığımda bana silah doğrulttu.
Hammering on the wall?
Duvarı yumruklamak mı?
Nothing, but that hammering on the wall made a lot of noise.
... önemli değil, şu çekiç gürültüsü yüzünden.
And this voice kept hammering me about the prophecy!
Ve bu kehanetin sesi beni durdurdu!
And after that you'll go on hammering?
- Ya tekrar vurmanız gerekirse?
And that big ape I saw hammering the stakes, he was from the Himalayas? .
Tabi şu çivileri yere çakan koca maymun da Himalayalardandı.
Because hammering... at night... makes a ruckus
Çünkü bütün gece çekiç sallamak çok gürültü çıkarır.
Sure wouldn't mind hammering a nail into that.
çivi çakmayı düşünmediniz değilmi.
Well, maybe hammering a nail into the hardware widow would be the kindest thing in world for her, huh?
tamam, çivi çakmak iyi olabilir daha kibar birşey olabilir mi?
What are you hammering at...
Ne çekiçliyorsun...
You're always hammering on that locked door.
Hep o kilitli kapıya vuruyorsun.
Your hammering sounds like a goat pooping on a drumskin.
Çekiş sesleriniz kulağıma sanki davula sıçan keçi boku gibi geliyor.
Sweetie, they are hammering as fast as they can.
Tatlım, olabildiğince hızlı vuruyorlar.
I'm attempting to save you from possible embarrassment, after the way you've been hammering at the government.
Hükümetin çok üzerine gittiğini görünce, seni muhtemel bir utançtan kurtarmak istedim.
On Gold, while one unit was hammering at a strongpoint for eight hours, another was oft the beach in 40 minutes.
Gold sahilinde bir birlik, 8 saattir bir direnek merkezine saldırırken diğeri 40 dakikada sahilden atılmıştı.
( narrator ) Before the end of 1943, the Allies were hammering at Kesselring's Winter Line.
1943 sona ermeden önce Müttefikler, Kesselring'in Kış Hattı'nda hırpalanıyordu.
Outside the hospital, they were drilling and hammering.
Hastane dışında inşaat çalışması vardı.
I heard its beak hammering the skull
Gagasıyla tavuğu parçalıyordu.
So I was hammering away... my legs trembling, when a drop from the roof hit me right here like a spike stabbing me.
Sonra işte icraata başladım. Çatıdan ufacık damla düşse kurşun gibi geliyor ve bacaklarım titriyor.
Could I have a little more hammering here? !
Çekici biraz daha sert vurun, az geldi!
You've been hammering at me ever since we got on the plane!
Uçağa bindiğimizden beri başımın etini yedin.
[Hammering] I was planning a little merci soirée for the people in the building.
Bu binadakiler için küçük bir parti plânlıyordum.
[Hammering] Hannibal, do you mind?
Hannibal, müsaade eder misin?
Hear the hammering and the nailing.
Biri sürü çekiç ve çivi sesi duydum.
The hammering woke me.
Çekiç sesleri uyandırdı.
Is that Fransson hammering?
Çekiçle vuran Fransson mu?
Look and see if Fransson's hammering.
Pencereden bir baksana.
With a hammer Hammering spikes
Çekiçle Çivi dövebilir
It's an awful lot of digging and hammering early in the morning.
Sabahleyin o kadar kazı, ses çok kötü.
I could always encourage you by hammering this cold steel... into your fibula.
seni cesaretlendirebilirim.
Would you hold the goddamn hammering, please?
Şu lanet çekiç sesini keser misiniz, lütfen!
Would you hold the goddamn hammering, - please?
Şu lanet çekici keser misiniz, lütfen!
Would you please, for the love of God, and your own body, hold the hammering?
Lütfen... Allahaşkına ve kendiniz bedeniniz aşkına, kesin şu sesleri!
Would you please hold the goddamn hammering?
Lanet çekiç seslerini keser misiniz lütfen!
( Hammering )
- Bu taraftan.