Hammock translate Turkish
310 parallel translation
Slung in a hammock through the bush.
Hamakta sallanıp çalıların içinden.
A few days ago you said something about sending me back to Saigon, in a hammock through the bush.
Birkaç gün önce, beni hamağa koyup çalıların içinden Saigon'a göndermekten bahsediyordun.
Bring on the hammock and the coolies, will you?
Hamak ile işçileri ayarlar mısın?
And a man who's been two years at sea should know how to lash his hammock.
İki yıldır denizlerde gezen hamağını bağlamasını bilmeli.
Get into your hammock before I put you over a gun!
Çabuk hamağına, yoksa canına okurum!
Said she'll leave the hammock on the porch, and will the children return it when they're through stealing it?
Hamağını kapının önüne bırakacakmış, çocuklar çaldıktan sonra... -... geri getirebilirler miymiş?
The porch hammock fireflies.
Veranda, hamak, ateşböcekleri.
We'll make a hammock out of my coat and carry her.
Ceketimi sedye gibi yapıp onu taşıyalım.
They'll probably sling a hammock
Ama yanılıyor. Bir hamak falan olmalı.
I'd come home and find a stranger sleeping on the sofa in the living room and one on the hammock in the porch and one...
Eve geldiğimde oturma odasındaki kanepede uyuyan yabancı birini görürdüm ya da sundurmadaki hamakta ya da...
You just lie there in a hammock while three of them fan you.
Üçü seni yellerken hamakta uzanıyordun.
The stairs are behind the hammock.
Merdivenler hamağın arkasında.
Got a hammock rigged up for you in the bomb bay.
Bomba kapağının yanında bir yer hazırladım.
A plastic hammock?
- Plastik bir hamak? - Evet.
Say, Linus, while I was lying in that hammock I got a great idea.
Linus, hamakta yatarken aklıma harika bir fikir geldi.
You'd better crawl back into that hole in your hammock.
Sen de artık hamağına dönsen iyi olur.
In my country, instead of your ugly black umbrella... you'd wear a sombrero and... spend your breaks in a hammock.
Benim ülkemde, senin o çirkin şapkanın yerine sombrero takarlar ve boş vakitlerini hamakta geçirirler.
Of course, for a true test of bodily coordination, I think there's nothing better than lying in a hammock, but I suppose that would only appeal to those of you who enjoy living dangerously.
Kuşkusuz, bedensel eşgüdümün doğru bir testi için, hamakta uzanmaktan daha iyi bir şey olmadığını düşünüyorum, fakat sanırım bu sadece aranızdan tehlikeli yaşamdan hoşlananlara cazip gelecektir.
I was dreaming that a band of pirates wanted to take over my hammock. No, I just have some mail for you, Captain.
Rüyamda, korsanlar hamağımı ele geçiriyorlardı.
Gonna plant roses in me hammock, are you?
İçime güller dikecek.
I'm sleeping in a hammock.
Hamakta yatan benim.
A hammock.
Hamak.
I was hanging on until I could get to the hammock on the veranda..... over the rainforest and still-water beach.
Kendimi, yağmur ormanı ve sakin sahilin üstündeki verandadaki bu hamağa atıncaya kadar dayanıyordum.
Honey, just lie down the hammock.
Tatlım sen hamağa uzan.
He'd lie out in that hammock and drink and sing all night long.
Dışarıdaki hamakta yatar, gece boyunca içip şarkı söylerdi.
You think I like being tied in this hammock..... trussed up like a hog in a slaughterhouse?
Hamakta bağlanmak, mezbahadaki domuz gibi paketlenmek hoşuma mı gidiyor?
No, who wouldn't like to atone for the sins of themselves..... and the world if it could be done in a hammock with ropes..... instead of on a cross with nails?
Hayır, çarmıhta çiviler yerine ipten bir hamakta olabiliyorsa günahlarının kefaretini ödemekten kim memnun olmaz ki?
I like parties, rooster fights my hammock and my shack
# Partileri, horoz dövüşlerini, hamağımı ve barakamı severim.
Hammock doesn't look too big to me.
Hamak bana çok büyük gözükmüyor.
You'll think of something better while lying in a hammock at your beautiful country house.
Bu güzel kır evinde hamağında uzanırken daha iyi bir şeyler düşünürsün.
Once he was sleeping in a hammock... and I set fire to his... Portuga, can I say "ass"?
Bir keresinde hamağında uyurken onun şeyini ateşe vermiştim.
Dindinha came out running and was mad at him... she said she was tired of telling him not to smoke in the hammock... and he had burnt the paper she still hadn't read.
Dindinha koşarak geldi ve çıldırdı... "Sana kaç kez hamakta sigara içme dedim." diye bağırıyordu. Ve sonra kağıdı yaktı, okumadı bile.
He's always lying around here in a hammock.
Hep hamağında yatar durur. Zarifliğinden dolayı ona profesör deriz.
or in a hammock?
yoksa hamakta mı?
Let's put her in the hammock.
Hadi, onu hamağa taşıyalım.
Lying in a cozy hammock... is a job for Michalak, Oh, they did lament...
Sıcak hamakta söylemek yalan... İşidir Michalak'ın, Ah, yaptılar yas tutarak...
Matheson Hammock.
Matheson Hammock.
- A hammock?
- Hamak mı?
How do we do it in a hammock?
Hamakta nasıl yapacağız?
Was it you, me or the hammock?
Senden mi, benden mi, hamaktan mı?
- I vote for the hammock.
- Bence hamaktan.
Oh, a hammock.
Bir hamak var.
I lost it in a hammock.
Onu bir hamakta kaybetmiştim.
Up in Albany I saw a beautiful hammock. I think I'll buy it next trip and we'll hang it between those two elms there, huh?
Albany yakınında çok güzel bir hamak gördüm gelecek sefer onu almayı düşünüyorum.
Make love in a hammock!
Bir hamakta seviş!
- What did you say after "hammock"?
- "Hamak" tan sonra ne demiştiniz?
Sprocket and I will have to give up our hammock in the attic, right?
Sprocket ve ben tavan arasındaki hamağımızdan vazgeçeceğiz, değil mi?
Otherwise your ass goes in a hammock to Miami.
Yoksa popon Miami'ye bir hamakla gider.
I was in a hammock, mourning the anniversary of your passing.
Bir hamakta senin vefatının yıldönümünde yas tutuyordum.
That bougainvillea is parched, and someone should do something about that hammock.
- Biri birşey yapmalı buna.
My wife went bowling, and I was sort of testing out this new hammock, listening to the game.
Ben de yeni hamağı test ediyordum.