Handy translate Turkish
2,705 parallel translation
It'd come in handy in this weather.
Bu havada iyi gider.
We will be out shortly to check your tickets, so please keep them handy.
Kısa süre içerisinde biletlerinizi kontrol edeceğiz lütfen biletlerinizi elinizde bulundurun.
I knew this was gonna come in handy.
Bunu bulacağımızı biliyordum.
- Oh, it feels good to be handy, you know.
- Oh, işe yaramak iyi bir his, biliyorsun.
- And he's handy.
- Becerikli de.
It might come in handy.
İşe yarar diye düşündüm.
It might come in handy.
İşe yarar dedim.
We find that having hostages around can be real handy.
Rehineleri elde tutarsak yararlı şekilde kullanabilmenin yolunu buluruz.
And there are days, let's just say, when wearing a baggy polyester robe comes in handy.
Ve bazı zamanlarda bol bir polyester elbise giymek, işe yarayabiliyor.
- Handy for reading!
- Kitap okumak için iyi ortammış!
Oh, this might become handy.
- Belki bu yararlı olabilir.
Oh, look how handy you are all of a sudden.
Vay, birdenbire yetenekli oluverdin.
Thistrick comes really handy when my phone stops working.
Telefonum çalışmayınca böyle masaya vuruyorum, sonra çalışıyor.
THAT'S HANDY.
Bu pratik.
" and I thought the enclosed might come in handy.
Bunun işinize yarayabileceğini düşündüm.
It comes in pretty handy, though, if I'm in some strange guy's house.
Tanımadığım adamların evindeyken bayağı yararlı oluyor bu.
It's not big enough for the Jeep, but it may come in handy.
Cip için yeteri kadar büyük değil, ancak işe yarayabilir.
She's handy.
Becerikliymiş.
Look, Paula and I love each other, but two people living together, it's unnatural. And while our children are basically snot silos with bb guns, they do come in handy as a buffer.
Bak, Paula ve ben birbirimiz seviyoruz, ama iki kişinin bir arada yaşaması doğaya aykırı ve çocuklarımız bilye tabancalı sümük depoları olsalar da, tampon olarak işe yarıyorlar.
A handy at greenhouse doesn't make him your boyfriend.
Serada el ele tutuşmuş olmanız onu senin erkek arkadaşın yapmaz.
I've got a low centre of gravity which is quite handy when you're playing sports like football and stuff bec...
Çok işe yarar bir ağırlık merkezim var, dengede rahat durabiliyorum... sen futbol falan oynarken deng- -
And your psychology degree is going to come in handy.
Psikoloji diploman da elimizin altında olacak artık.
It's mostly footage of me watching dailies, but every once in a while it comes in handy.
Çoğu günlük çekimleri izleme görüntüm, ama arada işe yarıyor.
That shaking shit might come in handy.
O sallanması işe yarayabilir.
I'm not handy Bob here. Kristina, just take this.
sadece tut şunu.
So he mounted the TV up there, pulled it out over the top of them, but I guess he wasn't too handy, because he used the wrong screws.
O yüzden yukarıya televizyon monte etmiş, tam tepelerine uzatmış, ama sanırım elinden iş gelmiyormuş çünkü yanlış vidalar kullanmış.
It's a handy little tool, this, for letting all your friends know what you've been up to.
Bu küçük kullanışlı alet arkadaşlarına neyin peşinde olduğunu gösteriyor.
I'm building up an image here that'll come in handy later, if you know what I'm saying!
Senin imajını oluşturmak için çalışıyorum, ileride işine yarar ne demek istediğimi anlamışsındır.
Knew this would come in handy.
- Bir gün işe yarayacaklarını biliyordum.
Come in real handy around here.
Şansa gerçek bir usta emrinizde.
Well, that could be mighty handy.
Epey işe yarar değil mi?
So you might want to keep your sunglasses handy, because Juanita is going to be dazzling.
Gözlüklerini yanına alsan iyi olur çünkü Juanita sahnede ışıldayacak.
- Jesus Christ. - Wow. - Oh, my gosh, is that a over-the-pants handy?
Bu halde hatunla mı takılıyor?
It can come in handy.
Çok işe yarayabilir.
On the other hand, comes in handy, because I made quince tart.
İsabet oldu, ayvalı tart yapmıştım.
Well, as you can see, I'm handy with a blade. Who are ya?
Gördüğün gibi kılıçta ustayımdır.
Yes, that'll come in very handy.
Evet oldukça işimize yarayacak.
That's handy.
Pratikmiş.
Come in handy.
Kullanılabilir.
Donald Handy?
Donald Handy?
The'Handy Man'.
'Handy Man'.
Are you feeling handy, man?
Elinden her iş gelir mi?
You were quite handy back there.
Orda oldukça iyi iş çıkardın.
V tech. This could come in handy.
Ziyaretçi teknolojisi.
Carter's old-school crap finally comes in handy.
Carter'ın modası geçmiş çerçöpü sonunda işe yarıyor.
Well, it'll come in handy.
İşine yarayacaktır.
This may come in handy.
Bu giderek kullanışIı olmaya başladı.
A lot of you that don't understand much about a rope, you'll find out I can stop him, and that's gonna come in handy for you, Dan.
Ayağındaki ip hakkında fikri olmayanlar bu yolla onu durdurabildiğimi fark edeceklerdir. Bu da senin yararına olacak Dan.
Gee, she's a handy kid.
Tanrım, yetenekli bir çocuk.
I though it might come in handy for your friends.
Arkadaşlarına lâzım olur diye düşündüm.
Pretty handy with a mop, too.
Yerleri de iyi silerim. Buraya da lazım aslında.