Hangers translate Turkish
187 parallel translation
I asked for hangers.
Hangarlara.
I would it might be hangers till then.
Şimdilik kılıf mılıf demekle yetinelim.
With hangers.
Askılarıyla beraber.
Well, the mattress is soft and there's hangers in the closet and stationery with Bates Motel printed on it in case you wanna make your friends back home feel envious.
Yatak yumuşak ve dolapta askılıklar var ve arkadaşlarınızı kıskandırmanız için üzerinde "Bates Motel" yazan antetli kağıtlar.
There are coat hangers. Here's the armchair.
Askılık burada, koltuk da burada.
And put those hangers back.
O askıları da geri bırak.
Why are there never any hangers in French hotels?
Niçin Fransız otellerinde hiç elbise askısı bulunmaz?
Boy, what weird coat hangers!
Ne kadar garip askılar!
It was just impossible to get any work done because of the hangers-on.
Asalaklar yüzünden doğru düzgün iş yapmak imkansızdı.
- Do you have extra hangers?
- Sen de fazla askı var mı?
It's on two hangers on the left side of the closet.
Dolabın sol tarafındaki ikinci askıdaydı.
I've heard about the hangers-on here.
Burada takılanlar olduğunu duymuştum
And he maintained a circus-like entourage of assistants, distant relatives and assorted hangers-on.
Asistanları, uzak akrabaları ve üzerinden geçinenlerden oluşan bu sirk benzeri ortamı sürdürmeye niyetli görünüyordu.
And when I open the closets and I see all those empty clothes hangers...
Elbise dolabını açıp boş askılıkları gördüğümde ise...
Moochers, hangers-on.
Otlakçılar, parazitler.
Now, bend the hangers.
Şimdi, askıyı bük.
Bend the hangers.
Askıyı bük.
Why not gold hangers?
Neden parlak duvar kağıdı olmuyor?
I bought some of those hangers you like so much.
Sevdiğin askılıklardan aldım birkaç tane.
I don't like hangers.
- Askıları sevmiyorum.
It's hangers that clothe you, and it's hangers that feed you!
Seni giydiren de, karnını doyuran da o askılar!
It's hangers that pay for the Farchadat camera, for crying out loud!
Kameranın parasını veren de onlar!
What kind of hangers you make, Dave?
- Ne tür askılar yapıyorsun? - İşte.
"This gold hanger honours your sale of one million hangers to the Holiday Inn."
Bu ödül Holiday lnn'e sattığı bir milyonuncu... - askının şerefine verilmiştir.
500, 000 hangers a day.
Günde 500 bin askı.
You know what that means, 500, 000 hangers a day at 4 cents a hanger?
Bunun anlamını biliyor musun? Günde 500 bin askı.
A lot of hangers.
Çok fazla askı var.
850 million Chinese... 200 million hangers every year, minimum.
Her yıl en azından 200 milyon askı.
The more hangers, the more responsibilities.
Askı yok, sorumluluk yok. Yarım saat bile dayanamazdın.
It's hangers that clothe you!
Seni besleyen o askılar, seni giydiren o askılar.
It's hangers that feed you! You're giving me a headache, Max!
- Başımı ağrıtıyorsun Max.
Two of you will have to sleep hung on hangers on a hook on the wall.
İçinizden ikisi, duvara çengellenmiş askılarda uyumak zorunda kalacaksınız. - Ne harika bir fikir!
They're crepe-hangers.
Herşeye kötü tarafından bakarlar.
They think it's some vulgar scandal... and I must explain,'; no, it's only my sister screaming... and only two hangers-on of ours she has brought here for no reason. "
Bunun görgüsüzce bir skandal olduğunu düşünecekler ve benim de ; "Hayır, bu sadece benim kardeşimin çığlıkları ve hiç sebep yokken iki tane beleşçi getirmiş yanında hepsi bu." diye açıklama yapmam gerekecek.
Hangers?
Mandallar nerede?
The hangers, the bar, the shelves, and in its place, install a series of hooks.
Çengeller, demir çubuklar, raflar, hepsinden. Bunların yeni askı koyacağız.
Wire hangers.
Askılar.
All the hangers are uni-directional.
Tüm askılar aynı yönde.
And to keep the show's animators, editors... staff and hangers-on from leaking the solution... two completely different endings were produced.
Ve şovun animatörlerinin, editörlerinin, ve diğer çalışanlarının bilgi sızdırmasını önlemek için iki farklı son yazıldı.
By the time he woke I had 10 freshly ironed shirts neatly hung on hangers.
Uyandığı sırada, 10 gömleğini ütülemiş ve dolabına asmıştım.
The carriages, sir, are the hangers.
Takım, yani kılıf mılıf efendim.
- I would it might be hangers till then. - Ah, ha!
Şimdilik kılıf mılıf demekle yetinelim.
Due to his tenuous grasp of English and the fact that his mother's name is Pearl, I was forced to flee his establishment amid a shower of coat hangers.
Ne yazık ki İngilizceyi az bilmesi ve annesinin isminin İnci olması nedeniyle dükkândan ve askılardan kaçmak zorunda kaldım.
You know, those wire hangers crease everything.
Bilirsin, tel askılar her şeyi buruşturur.
The doors are of the hangers in the dining room, ma'am.
Yemek salonundaki kapılar söküldü hanımefendi.
I need these hangers separated ASAP.
Bu askıların en yakın zamana ayrılması gerekiyor.
Well, the mattress is soft, and there's hangers in the closet and there's stationery with "Bates Motel" written on it just in case you want to make your friends back home envious.
Evet, yakalar yumuşaktır, ve dolapta askılar mevcut ve, üzerinde "Bates Motel" yazan zarflar var belki arkadaşlarınıza bir şey yazmak isterseniz diye.
- The carriages, sir, are the... hangers.
- Takım dediğiniz nedir? - Takım, yani kılıf mılıf, efendimiz.
You don't like hangers?
- Askıları sevmiyor musun?
No. No, I make hangers.
- Hayır ben askı yaparım.
Real wooden hangers.
Şuraya bak!