English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Hardened

Hardened translate Turkish

430 parallel translation
" You hardened witch!
" Seni adi cadı!
My learned friend has referred to her behavior as hardened.
Arkadaşım onun davranışını sert olarak nitelendirdi.
I've seen too many hardened arteries dragged out to make a first-night holiday.
Sahneye çıkan birçok eski sanatçı gördüm.
But one gets hardened.
Ama insan zamanla katılaşıyor.
I hardened my heart.
Kalbimi taşlaştırdım.
And the king was troubled by an evil spirit so that he cried... out in the night and so could not sleep with his heart hardened.
Krala bir cin musallat olmuş geceleri feryat figan etmeye başlamış, uyuyamaz olmuş ve yüreği katılaşmış.
However, all hardened criminals are cruel and vicious.
Şu var ki, tüm kaşarlarmış suçlular zalim ve ahlâksızdır.
Haven't I seen him, sitting beside the hardened sulphur pit... playing his weird horn, as if to lure the monster... back from death to do his evil bidding.
Söylediklerine göre, sertleştirilmiş kükürt çukurunun yanında oturmuş... canavarı cezbedip ona kötü teklifini sunmak için... garip borusunu çalıp duruyormuş.
She's young, not hardened as we are.
O daha çok genç, bizim kadar pişmiş değil.
"Battle-hardened doughboys fresh from epic-making triumphs..."
"Savaşın sertleştirdiği piyadeler efsanevi zaferlerle..."
I'm a battle-hardened veteran.
Ben sıkı ve deneyimli bir savaşçıyım.
A hardened killer.
Azılı bir katil.
His face hardened.
Yüzünde sert bir ifade vardı.
Hardened by strap of the rifle.
Tüfek kayışı omuzumda nasır yaptı.
But I hardened my heart.
Bundan dolayı kalbim sertleşti.
- Freezing, but I'm becoming hardened.
- Buz gibi, ama kendime geldim.
No one knows better than I do that you're essentially a very kind person, and that only life and all these political circumstances have hardened you.
Aslında ne kadar merhametli olduğunu benden daha iyi bilen yoktur. Hayat ve tüm bu siyasî şartlar seni katılaştırdı.
You're a girl, but you've become so hardened.
Kız olmana rağmen böylesine duygusuzlaşmışsın.
And God smote the land with all manner of plagues, but still Pharaoh's heart was hardened.
Tanrı ülkeye her türlü musibet verdi ama Firavun'un kalbi yine de katılaştı.
I would not let his people go because your serpent's tongue hardened my heart.
Yılan dilin kalbimi katılaştırdığı için o kavmin gitmesine izin vermedim.
Naturally, we don't want to be put in a position of encouraging hardened criminals.
Doğal olarak, kaşarlanmış suçluları teşvik etme durumuna sokulmak istemeyiz.
Will crush the hardened wretch of the polluted infinite abomination, and rain on him a deluge of fire and brimstone!
Sonsuz nefretini yağdıracak Bir ateş tufanıyla!
When my pale, hardened skin was revealed, I realized I had power within me that I'd never known about.
Kaskatı olmuş soluk tenim ortaya çıktığında içimde, daha önce hiç farkında olmadığım bir güç hissettim.
With a hardened heart, you refuse to submit to the Holy Church.
Katılaşmış bir kalple, kutsal kiliseye boyun eğmeyi reddediyorsun.
Too old to be a juvenile delinquent, too young to be a hardened criminal.
Çocuk suçlu olabilmek için yaşlı, kaşarlanmış suçlu olabilmek için de gençsin.
I've never in all my life seen a soul as hardened as yours.
Hayatım boyunca senin ruhun kadar katılaşmış bir ruh görmedim hiç.
Now that our hour of liberation is at hand, you scrape the barrel hoping to find non-violent, pacific men, men hardened by suffering, yet willing to pardon the outrage.
Cehennemin dibinde aradığınız özgürlüğümüzün saati geldi. Sakin ve barışsever insanları bulmayı dileme zamanı. Acıya dayanıklı ve fakat zorbalıktan da uzak insanları.
He should have known better than to reveal my identity to a hardened criminal like you.
Kimliğimi senin gibi bir suçluya söylemekten daha iyisini yapamaz mıydı?
We hardened criminals follow your career with great interest, Inspector.
Bizler kariyer yapmanızı sağlayan suçlularız Müfettiş.
Your shoulders are still too soft, they haven't hardened with corn.
Omuzların hala çok yumuşak, onlar mısır ile sertleştirilmemiş.
This obstinate king, this man of blood whose heart God has hardened, can no longer be trusted for in prodigious treason, he has revealed himself to be a traitor.
Bu dik kafalı krala, Tanrı'nın kalbini taşlaştırdığı bu insana artık güvenilemez. Çünkü muazzam bir ihanet içinde, hainliğini gözler önüne serdi.
After a trial, with judges and a jury and hard words spoken against your friend and humble narrator he was sentenced to 14 years in Staja Number 84-F among smelly perverts and hardened prestoopniks.
Hakimler, jüri ve dostunuz ve naçiz anlatıcınız hakkında ağır konuşmaların olduğu bir duruşmadan sonra pis kokulu sapıkların ve kaşarlanmış mahkumların arasında 84-F numaralı devlet hapishanesinde 14 yıla mahkum oldum.
Rubber hardened, and string remained confident.
Lastik sertleşti, tel güvenli devam etti.
I see... the whole thing has hardened you.
Görüyorum ki! Bütün bu şeyler seni katılaştırmış.
God, in His kindness, forgives the most hardened sinners.
Sonsuz bağışlayıcı olan Tanrı en ağır suçları bağışlar.
Gino became a cold, hardened and unscrupulous killer, a foregone conclusion.
Gino ise soğuk kanlı bir katildi. Kasti olarak cinayet işlemişti ve pişmanlık duymuyordu. Sonuç önceden belliydi.
Your Honor, members of the jury, for two days, we've heard of Strabliggi, the hardened criminal, and his 10 years in prison.
Sayın Başkan, Sayın Jüri üyeleri,.. ... iki gündür burada Gino Strabliggi'nin sabıkasından ve 10 yıllık hapis hayatından söz ediliyor.
You get used to anything... easily hardened to other suffering.
Her şeye alış. Diğer acıları kolayca kanıksa.
It's hardened steel.
Sertleştirilmiş çelik.
I felt how it grew... how it hardened...
Aletinin büyüdüğünü ve sertleştiğini... hissedebiliyordum...
Colonel Faulkner, two years of sorting gall-stones at St Vincent's hospital have hardened my heart.
- Albay Faulkner,... St Vincent hastanesinde geçirdiğim iki sene hem yüreğimi katılaştırdı, hem de moralimi bozdu.
Swords are hardened through fire, not words, your holiness.
Kılıçlar ateşle sertleşir, lafla değil Peder Hazretleri.
Because what has hardened will never win.
Çünkü katılaşan hiçbir zaman kazanmaz.
You look uglier. You've hardened.
Sen çirkin ve kalpsizsin.
You are a hardened adventurer and a vicious swindler... who had absolutely no moral compunction in borrowing the diamond from Madame Arlena and of substituting a paste copy.
Siz tecrübeli bir maceracısınız. Ve acımasız bir dolandırıcısınız. Bu yüzden Madam Arlena'dan... elması ödünç alırken ve elbette bir kopyasını yerine yerleştirirken... hiçbir ahlaki suçluluk duygusu hissetmediniz.
Will the shell be completely hardened by then?
Zırh, o zamana kadar katılaşmış olacak mı?
Why, think how hardened you'd become.
Ne kadar kabalaşacağını bir düşün.
You're hardened, Joe.
Çok kötüsün Joe.
And would it be true to say, Mr. Parker... that for a good many years now you have made your living... solely as a hardened professional criminal?
Ve şunu söylemek doğru olur mu Bay Parker uzun yıllardan beri hayatınızı sadece profesyonel suçlu olarak kazanıyorsunuz?
On the inside, one and three-quarter inch... thick plastic, case-hardened inner mold.
İçeride ise, 4.5 santim kalınlığında kalın plastik, sert iç kalıp.
But again, Pharaoh's heart was hardened.
Fakat... Firavun'un kalbi yine katılaştı.
harder 533

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]