He's got a lot on his mind translate Turkish
31 parallel translation
He's got a lot on his mind.
Kafası işlerle dolu.
He's got a lot on his mind.
Aklında bir sürü şey var canım.
Come on. I mean, he's got a lot on his mind, right?
Aklında bir sürü şey var.
- Well, he's got a lot on his mind.
- Elbette, kafası çok meşgul.
He's got a lot on his mind.
Kafasında bir sürü şey var.
Ah, he's got a lot on his mind.
Aklında bir sürü şey var.
- He's got a lot on his mind.
- Kafası çok meşgul olmalı.
Maybe he's got a lot on his mind.
Belki de kafasında çok şey vardır.
He's got a lot on his mind.
Canı sıkkın.
He's got a lot on his mind.
Kafası çok meşgul.
He's got a lot on his mind right now.
Şu anda düşüneceği çok şey var.
He's got a lot on his mind, Johnny.
Şu sıralar aklında çok şey var Johnny.
- Well, he's got a lot on his mind.
Bir sürü isi var.
He's got a lot on his mind after a show, okay?
Gösteriden sonra aklında çok şey olur, tamam mı?
He's got a lot on his mind.
Aklı çok karışık
He's got a lot on his mind.
Aklında bir sürü şey var.
He's got a lot on his mind right now. What?
Kafası çok dolu.
Well, yeah... he's got a lot on his mind, Dad.
Evet ama çok derdi vardı baba.
All right, he's got a lot on his mind.
Aklında çok şey var.
I think that he's got a lot on his mind.
Kafasında çok şey var sanırım.
He's got a lot on his mind.
Kafasında bin türlü tilki dönüyor, çok endişeli.
He's just got a lot on his mind, and I don't want him to get hurt.
Aklında birçok şey var ve onun incinmesini istemiyorum.
He's probably just got a lot on his mind.
Aklında binbir türlü şey var.
But... ... he's got a lot on his mind.
Ama zihni çok dolu.
Well, I mean, priests are an uptight bunch and he's got a lot on his mind.
Demek istediğim rahipler çok gergin oluyorlar ve onun kafası da çok dolu.
He's got a lot of things on his mind.
Aklında bir sürü şey var doğrusu.
All he says is that, uh, he's got a lot on his mind, and that I need to cut him some slacks.
Tek söylediği, yapacak bir sürü işi olduğu ve... -... yakasından düşmem gerektiği.
He's got a lot on his mind - the fights here, your mom, he's really upset about what happened to you...
Onun aklında çok şey var - Kavgalar burada, annen Gerçekten sana olanlar hakkında çok üzüldü...
He's just got a lot on his mind.
Bu aralar kafası çok dolu.