He's like a brother to me translate Turkish
57 parallel translation
He's almost like a big brother to me.
Ağabeyim gibi kanım kaynadı.
He's like a brother to me.
Benim için bir kardeş gibidir.
He's like a brother to me
O benim kardeşim gibidir
He's like a brother to me, Lord.
- O benim kardeşim gibidir, Efendimiz.
Let me tell you a story... about a little fat boy that nobody loved... and all the other kids, they used to make fun of him... and they would pick on him... and they used to say that he talked funny and stuff... and he had a twin brother... and everybody said... that he didn't look anything like his twin brother... but he wanted to.
Sana kimsenin sevmediği küçük şişman çocuğun hikayesini anlatayım. Bütün çocuklar onunla dalga geçip onun komik konuştuğunu söylüyormuş. Çocuğun bir de ikizi varmış.
A junior student. He's like a brother to me.
Küçük kardeşim gibidir!
He's like a brother to me.
- Kardeşim sayılır o.
Miguel, he's like a brother to me.
Miguel, o bana bir kardeş gibidir.
But for me... he's like an elder brother. He's like a parent to me.
O babası gibi biridir.
He's been like a brother to me.
Bana abilik yaptı.
He's called Rafa. I want you to meet him, he's like a brother to me.
Adı Rafa. Onunla tanışmanı isterdim.
He's like a little brother to me.
Kardeşim gibi.
He's like a brother to me.
Benim kardeşim gibidir.
Ho-jin said he's lucky to have a brother like me.
Ho-jin, benim gibi bir kardeşi olduğu için "şanslıyım" derdi.
He's more like a brother to me.
Kardeş gibiyizdir.
I've known him since I was 7. He's like a brother to me. Anything else would be much too confusing.
Onunlabaşka bir şey çok kafakarıştırıcı olurdu.
He's like a brother to me.
O benim kardeşim gibi.
He's like a brother to me.
Benim için kardeş gibidir.
He's like a brother to me.
Biz kardeş gibiyiz.
He's like a big brother to me.
Benim için bir ağabey gibidir.
He's like a brother to me.
Bir abi gibi.
He's like a brother to me, all right?
O benim için kardeş gibidir, tamam mı?
He saved my life. He's like a brother to me.
Benim için kardeş gibidir.
He's like a brother to me.
Kardeşim gibidir o.
I mean, he's more like a brother then he is a cousin, you know. Not to mention the fact that he gave me an out from a relationship that otherwise probably would have meant my sex-related demise.
Seks açısından felaketime yol açacak bir ilişkiden kurtulmamı sağladığını da unutmamak lazım.
He's like a brother to me.
O, benim için kardeş gibi.
The avatar, why, he's like a little brother to me!
Ona kardeşim gözüyle bakıyorum.
I know he's your brother, but I'd like to remind you that for my last birthday, you gave me a mug that said happy Bat Mitzvah.
Biliyorum o senin kardeşin ama seni uyarmak isterim, geçen doğum günümde de bana "Bat Mitzvah" yazılı kupa vermiştin.
He's like the next Michael Jordan, so my brother told me he had to get a picture.
O sanki sonraki Michael Jordan. Kardeşimde bir fotoğrafı var.
He's always been like a brother to me.
O benim için daima bir kardeş gibi olmuştur.
David, he's... he's like a brother to me.
David, kardeşim gibidir.
Prince John brought me with him, hoping I might find a case of scrofula for him to cure, like his father did, to prove that he's the rightful King of England, not his brother Richard.
Prens John benden sıraca hastalığı olan birini bulmamı istedi, babası gibi onu tedavi edip İngiltere'nin gerçek Kral'ının kardeşi değil, kendisi olduğunu ispatlayacak.
Yeah, he's like a brother to me.
Evet, kardeşim gibidir.
Since my brother and I are both extremely anxious for me to get my own place- - me, because I'd like a sense of autonomy, and him, because he's a spiteful turd- -
- Gibi. Ağabeyim ve benim ikimizin de kendi yerim olması için fazlasıyla can attığımızdan beri... Ben can atıyorum çünkü otonomi hissini seviyorum, o can atıyor çünkü o bir kinci hergele.
He's like a brother to me!
Onu bir kardeş gibi görüyorum.
He's like a brother to me.
Benim kardeşim gibidir o.
He's like a brother to me.
Benim kardeşim gibi.
He's like a brother to me now and brothers fight sometimes.
Şimdi kardeşim gibi bir şey oldu ve kardeşler bazen kavga ederler.
Because he's like a brother to me.
Çünkü o benim kardeşim gibidir.
He's like a brother to me.
Benim kardeşim gibi o.
He's like a little brother to me, Ned.
Küçük kardeşim gibi görüyorum onu Ned.
He's like a big brother to me.
O benim için ağabey gibi.
He's like a brother to me.
Kardeşim gibidir.
He was like a - like a little brother, kid brother that was pushed on you, and - and when they - he's older than me by a few months, but I had to take care of him because he had nothing.
Üzerinize kalmış küçük erkek kardeşiniz gibiydi. Benden bir kaç ay büyüktü ama ona göz kulak oluyordum çünkü hiç bir şeyi yoktu.
Then seeing Dixon telling us about what he's been through, I realized that guy's like a brother to me.
Dixon'a bak. Bize anlatana kadar ne olduğundan haberimiz bile yoktu. O adam benim kardeşim gibi.
He's like a big brother to me.
Benim ağabeyim gibidir.
Anyway, Elijah's brother said he would donate and I figured you're like a sister to me, so...
Neyse, Elijah'ın kardeşi bağışta bulunacağını söyledi ve düşündüm ki sen de benim kardeşim gibisin. Yani...
He's like a brother to me.
Bana bir kardeş gibi.
- He's like a brother to me.
- Benim için bir kardeş gibi.
He's like a little brother to me.
Küçük kardeşim gibidir.
He's like a brother to me, I will see him whenever I want.
- Benim kardeşim gibi, istediğim zaman görüşürüm.